NECDET BULUZ
Cumhurbaşkanlığı görevi sona eren Gül’ün “Partime döneceğim” açıklamasının üzerine AK Parti içinde fırtınalar kopmuştu. Bir yandan Gül için “Aramıza gelmekten gurur duyarız” açıklamaları yapılırken, öte yandan partinin kurucusu için çok değişik senaryolar üretenler de oldu. Gül karşıtları amansız bir kampanya başlattı. Gül’ün etrafında olanlar ise bu kampanyada sessiz kalmayı ve beklemeyi tercih ettiler.
AK Parti içinde şimdi bütün hesaplar Gül olmaksızın yapılıyor.
Daha önce Gül’ün Parti Genel Başkanı ve Başbakan olması gündemdeydi. Sanıyoruz Eski Cumhurbaşkanı da bu hesapları yapıyordu. Kendi taraftarları ile kadro oluşturacak, partiyi yönetecekti. Ancak, son yapılan çalışmalar ve ard arda gelen açıklamalar Gül’ün önünün tamamen kapatıldığını gösteriyor.
Konuyu biraz daha açalım:
Önce, 2015 seçimlerine kadar AK Parti’yi Gül dışında bir Genel Başkan ve Başbakanın götüreceği hesapları yapıldı. 2015 seçimleri öncesi kongre yapılıp Gül’ün partinin başına geçip seçimlere de Başbakan olarak gireceği ve 2023 yılına kadar yöneteceği hesaplanıyordu.
Hesaplar birden değişti. Çünkü görebildiğimiz kadarı ile Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan ile Gül’ün arası göründüğü gibi iyi değil. Gül’ün Başbakan olması ile Erdoğan’ın hesapları bu nedenle ters dönebilir. Erdoğan’ın yönlendirdiği parti içindeki genç grup, şimdi Gül’e cephe açmış durumda. Bunu da “Parti içinde sorun yok, sorun var gibi gösteren çevreler var” diyerek kapatmaya çalışıyorlar.
Erdoğan’ın Baş Danışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, son yaptığı açıklamada Gül’ün önünün tamamen kapatıldığını gösteren bir tablo çizdi. Bu açıklamayı aynen sizlerle paylaşmak istiyoruz. Akdoğan daha önceki açıklamalarında da “Hiç kimseye diyet borcumuz yoktur “diyerek üstü kapalı Gül ve ekibine adeta meydan okumuştu.
“Belirlenecek isme geçici bir Başbakan ve yönetime geçici bir yönetim olarak bakmak doğru değildir. Haksızlık ve nezaketsizliktir. Belirlenecek ekip, neticede ortak akılla bir ekip çalışması yapacak ve bu süreci götürecek. Elbette Tayyip Erdoğan en tecrübeli siyasetçi. Onun siyasi dehası birçok problemin aşılmasını sağladı. O da ilk seçimde başarısız olacak bir dizayn içine girmek istemez herhalde. Türkiye’nin geleceği de biraz buna endeksli. 12 yıllık bir müktesebat, birikim var. Aynı hareket, aynı kadro ve ruhla, aynı dinamizmle 2015 seçimlerine de gidecek. Tek fark, hareketin lideri Cumhurbaşkanı olarak sürecin bir parçası olacak. 2015 seçimleri elbette önemli. Ondan sonra 4-5 yıllık kesintisiz bir dönem var. Ondan sonra hem genel seçimler, hem Cumhurbaşkanlığı seçimi aynı yıla denk geliyor. Güven ve istikrar içinde Türkiye çok ciddi hamleler yapabilir. Türkiye için altın yıllar olacaktır, 2015-2019 arası. “
Şimdi bu açıklamayı çok iyi analiz ettiğimizde artık AK Parti yönetiminde Gül ve ekibine yer olmadığını görürüz. Daha açıkçası Gül ve ekibi tasfiye edilmektedir. 3 yıllık partili olanların da dışarıda kalması ile parti yeni bir Genel Başkan, Başbakan ve yeni kadro ile yoluna devam edecek gibi görünüyor.
Bundan sonra Gül ve ekibi nasıl bir tavır alır, ne yapar bilemiyoruz? Ya parti içinde kalıp “Nasıl olsa bize ihtiyaç duyulacaktır” düşüncesi ile bekleyecekler, ya da dışarıda bir başka oluşumla partileşeceklerdir. Bu ihtimaller hayat bulur mu bunu da ilerleyen zaman içinde hep birlikte göreceğiz.
Ancak, ortada bir kırgınlığın olduğunu söyleyebiliriz.
Gül, Cumhurbaşkanı iken, AK Parti’nin aldığı hemen her kararın arkasında durmuş, kendisine gönderilen her kararı eleştirilmesine, baskı görmesine rağmen imzalamıştı. Bir noktada partisine, AK Parti Grubu’nun aldığı kararlara, Başbakan Erdoğan’a karşı vefasızlık göstermemişti.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Gül-Erdoğan görüşmesi sonrası “Artık Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım” diyerek koltuğu Erdoğan’a devretmeye hazır olduğu mesajını da vermiş ve bu konuda da bir vefa örneği sergilemişti. Eğer Gül, aday olmuş olsaydı, bugünkü tablo ortaya çıkabilir miydi? Bu da ayrıca tartışılması gereken bir başka konudur.
Gül’ün partiye yeniden dönüşünü yürekten isteyen, Genel Başkan ve Başbakan olarak partiyi götürmesinden yana tavır içinde olan AK Partililerin de bundan sonraki tavırları önemli olacak. Bu ekip, parti içinde “Üvey evlat” muamelesi görmek istiyor. Gül’ün Başbakan olması ile kendilerine de önemli yer bulacaklarını umut edenlerin de küskünler ordusu içinde yer alacaklarını sanıyoruz. Nereden bakılacak olursa olsun, AK Parti’deki durum eskisi gibi olmayacaktır.
Şimdi, Gül’ün partiye dönüşü ile geri planda kalması içine siner mi? Kendisine karşı yapılanları bir vefasızlık örneği olarak değerlendirir mi? Ya da “Bir karıştırıcı” olarak gündeme gelir mi? Şu günlerde suskunluğunu devam ettiren ve hiçbir açıklama yapmayan Gül’ün nasıl bir tavır içinde olacağını biz de bilemiyoruz.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com