NECDET BULUZ
Irak Başbakanı Maliki’nin görevi bırakmasının arkasındaki gerçeklere kısaca bir göz atalım:
IŞİD, Irak’taki Sünni grupların desteğini alarak önce Musul’u, daha sonra da hedeflediği diğer bölgeleri kısa zamanda ele geçirmeyi başardı. Şii olan Maliki, ülkedeki Sünni aşiret ve gruplara görülmemiş baskı ve zulüm uyguluyordu. Bu nedenle Maliki Irak’taki Sünni aşiret ve grupların hedefinde oldu ve “İstenmeyen adam” konumuna geldi.
IŞİD’ın destek bulması, kısa zamanda büyümesi ve tehlikeli hale gelmesi bu nedenle olmuştur. Çünkü Irak’daki Sünni aşiret ve gruplar “Maliki görevini bırakmadığı sürece bu savaş sürer” tehdidinde bulundular. IŞİD’a destek verenler, daha sonra tehlikenin kendi kapılarını çalmaya başlaması ile IŞİD karşıtı oldular. Sünnileri de hedef alan IŞİD ile, daha önce destek aldığı gruplar da çatışmaya başladı.
IŞİD, daha sonra Erbil’i hedef alınca bilindiği gibi Amerika hava saldırıları ile bu terörist gruba darbe üzerine darbe indirdi. Kuzey Irak Kürtlerine destek vereceğini ve özellikle petrol bölgelerinin IŞİD’ dan korunması yolunda önlemleri artıracaklarını açıkladı. IŞİD’ı bitirinceye kadar da belirlenen hedefleri vuracaklarını açıkladı.
İş bu kadarla sınırlı kalmadı. Maliki’ye baskıyı artıran Amerika, istifa etmesini ve görevi yardımcısı Haydar el Abadi’ye bırakmasını sağladı. Çünkü ülkedeki Sünni aşiretler ve gruplar, şimdi IŞİD’a karşı birleşecekler. Böylece bu terör örgütünü bulunduğu bölgede boğacaklar. Buna Amerika’nın da havadan destek vereceği görülüyor.
Aslında daha da gerilere gidecek olursak, İran bile Maliki’nin görevde kalmamasını istiyordu. Bu konuda İran-Amerikan işbirliğinin var olduğunu da söylemeliyiz. İran’dan bu konuda açıklama üzerine açıklamalar yapıldı ama Maliki koltuğu bırakmamakta ısrar edince IŞİD’a destek de arttı. Şimdi ise rüzgârın tersine eseceğini görmekteyiz.
Hiç kuşkusuz burada öne çıkan Kürtlerin ve onların bekçiliğini yaptığı petrol yataklarının korunmasıdır. Amerika’nın IŞİD karşısındaki tavrının Fransa ve İngiltere tarafından da desteklenmesi, Kürt gruplara her türlü yardımın sağlanması bunu açıkça ortaya koyuyor. AB ülkelerinden Peşmergelere silah yardımına “yeşil ışık” yakılması da bu noktada önemsenmelidir.
Suriye’de ise PKK’nın kolu PYD ile PKK’lılar şimdi IŞİD karşısında psikolojik üstünlük sağlamış durumdalar. Burada daha güçlü olan Kürt grupların çatışmalarda IŞİD’a büyük kayıplar verdiğine de dikkat çekiliyor. Ancak, gerek Amerika ve gerekse Batı, Kuzey Irak’taki Kürt oluşumu ve petrol kaynakları ile ilgileniyor. Suriye’deki çatışmaların ise o kadar önemsenmediğini belirtmek istiyoruz.
Ezidilerin de IŞID’ın katliamlarından korunması amacı ile yola çıktıklarını söyleyenlerin, bugüne kadar IŞİD’ın katliamları ile karşı karşıya kalan Türkmenler konusunda niye kıllarını dahi kıpırdatmamış olmalarını da sormak gerekiyor.
Bizi de yakından ilgilendiren konuya geçelim:
Eğer iddia edildiği gibi IŞİD’a Türkiye destek veriyor, silahlanmasını sağlıyor, sınırdan rahatlıkla gelip-gitmesini sağlıyorsa, bu rüzgârın tersine dönmesinden Türkiye büyük zarar görecektir. Politikalarını IŞİD üzerine kuranların şimdi kara kara düşünmeye başladıklarını da söylemek gerekiyor.
Çünkü yapılan açıklamalarda IŞİD’ın savaşan kanadında çok sayıda Türk’ün olduğu söyleniyor. IŞİD militanlarını Türkiye’de rahatlıkla hareket ettiklerine parmak basılıyor. Türkiye’nin bölgede Sünni bir devletin kurulması için IŞİD’a destek verdiği iddia ediliyor. Bütün bunların ters yüz olması, Türkiye’nin bu politikasını da çökertmiş olacaktır.
Burada üç önemli konu başlığı var:
Birincisi koltuğa yapışan Maliki’nin gitmesi. İkincisi Amerika ve Batı’nın bölgede Kürtleri sonuna kadar koruma altında tutacağı. Üçüncüsü de Türkiye’nin iddia edildiği gibi IŞİD üzerine kurduğu politikaların iflas etmesidir.
Maliki’nin yerine gelen Abadi, birleştirici ve bütünleştirici olabilecek mi? Sünni aşiretler ve gruplar “Abadi beklenen adımları atarsa, IŞİD’ı kısa zamanda bitiririz” diyorlar. Abadi’nin oluşturacağı kabinede Sünni aşiretlere de yer vereceğini sanıyoruz.
Biz her zaman yazıyoruz, uyarıyor ve söylüyoruz. Ortadoğu’da kaypak ve kaygan zeminde politikalar yapılıyor. Yarının ne getireceğini göremiyorsunuz. Bu nedenle dış politika esnek olmalıdır. Tek düze ve geleceği belirsiz politikalar artık iflas etmiştir. Türkiye’nin bugüne kadar Suriye başta olmak üzere bölgede uyguladığı hangi politika hedefine ulaştı? Kaldı ki bu hatalı politikalar Türkiye’yi yalnıza bile itmiş bulunuyor.
Aslına bakılacak olursa Irak’taki gelişmeler Türkiye’yi ekonomik ve siyasi açıdan çok yakından ilgilendiriyor. Ancak, kendi iç sorunlarımıza odaklandığımız için dışarıyı gerektiği gibi takip edemiyoruz. IŞİD’ın Ira’da köşeye sıkışması ve darbe üzerine darbe yemesi, yine Türkiye’yi ön plana çıkarabilir. Baştan bu yana söylediğimiz gibi eğer iddialar doğru ise bu kez Türkiye IŞİD militanlarının akına uğrayabilir. Burnumuzun dibinde çok daha belirgin tehlikeler ile de karşı karşıya kalmış olabiliriz.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com