NEER'DEEEN KILIÇDAROĞLU'NA

Atatürk, 9 Mayıs 1935’te CHP 4.Büyük Kurultayında  partililere hitabında “Uçurum kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar yıllarca süren savaş ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler. İşte Türk devriminin bir kısa özeti. Ulusa hizmet yolunda bütün varlığımızla çalışmak parti üyelerinin bozulmaz and’ıdır “diyordu.*
Bu andın bozulmaması için emperyalizme karşı ezilen bir ulusun Kemalist devriminden gelen CHP’nin çok dikkatli olması gerekiyordu.
Geri kalmış bir toplumda, bazı evreleri atlayarak toplumun evrimini hızlandırmayı, toplumun henüz ulaşamadığı bir aşamaya göre kurumları oluşturmayı, böylece gelişmiş ülkelerle aralarındaki açığı bir ölçüde olsun kapatmak zorunluluğunu;
Temel devrimci gücün yokluğunu ya da zayıflığını hesaba katarak, ideolojiye büyük ağırlık vermeli ve o ideoloji etrafında mütemadiyen iyi örgütlenmiş,bilinçli bir çekirdek güç oluşturarak telafi etmeye çalışmalıydı.

*
Olmadı,başarılamadı!
1960’larda Bülent Ecevit, Kemalist Devrimin bir üstyapı devrimi olmasının yüzeysel gelişme ve çağdaşlaşma sağladığını, devrime tanışık olmayan halkın demokratikleşme talebini 1946’da kazandığını savladı.
CHP bu karşı devrim ve populist savdan yürüyerek Ortanın Solu politikasıyla Kemalist Devrimin inkârında Sosyal Demokrasiye yöneldi.
Halbuki Sosyal Demokrasi o gün de, bugün de emperyalizmin sol ayağını temsil ediyordu.
Yıllar sonra Deniz Baykal,bir nebze arda kalan Lâik, Halkçı ve Cumhuriyetçi ilkelere  AKP iktidarının yoğun saldırısı üzerine Kemalist Devrimden yana ağırlık koydu.
Baykal gelişen islam burjuvazisi demokrasisine muhalifti ve bir kaset komplosuyla devrilirken “CHP’yi yeniden dizayn etmek isteyenlere fırsat vermek için istifa ediyorum” diyordu…

*
O sırada, küresel pazarların güvenliği için yakın gelecekten itibaren Arap İslam coğrafyasında da örnek olmasını teminen Türkiye’de AKP iktidarının oluşturmaya başladığı modelde;
Milli gelir ve reel hayat arasında oluşmuş derin uçurumda halkların tepkisi yönlendiriliyor ve yandaş sivil toplum örgütleri, sendikalar,medya ve anında harekete geçebilen kamuoyu oluşturma mekanizmalarıyla islamcı burjuvazi ve sermaye birikimi üzerinden yeni bir demokrasi anlayışı geliştiriliyordu.

*
CHP Kemal Kılıçdaroğlu ile yeni sürece başlarken, Ankara Cumhuriyet Savcılığı Baykal’a yönelik komployu örgüt işi kapsamına aldı.
Soruşturulan fakat bir ilerleme sağlanmayan komploda Kılıçdaroğlu’nun çevresindeki CHP’lilerin, komplonun arkasındaki gerçeğin ortaya çıkmaması için her şeyi yaptıkları söyleniyordu…

*
Üstelik Kılıçdaroğlu, CHP merkezinde Kemalist ideolojiye ağırlık vermesi ve o ideoloji etrafında iyi örgütlenmiş, bilinçli bir çekirdek güç oluşturması gerekirken;
Temel dinamik olarak bir kısım seçmenin CHP’nin lâikçi muhalefet tarzına olan öfkesini kullanıyordu
Yoksulluk, işsizlik,yolsuzluk sorunlarına değiniyor,halkın değerlerini savunurken yeniCHP vurgusuyla bu görüntüyü de bir güzel pekiştiriyordu.

*
2011 Genel seçimlerinde milletvekili listesi şaşkınlık yarattı.
Kılıçdaroğlu,bizzat kendisi, Gürsel Tekin, Süleyman Çelebi gibi Kemalizmden sosyal demokrasi çıkarma peşinde revizyonistler,

Rıza Türmen, Haluk Koç, Binnaz Toprak gibi Kemalist ilkelerin eskimiş, hesaplaşılması ve aşılması gerekli bir ideoloji olduğu görüşünde sosyal demokratlar,
Sencer Ayata, Faik Öztrak, Sena Kaleli, Umut Oran, Sinan Aygün, Mehmet Haberal gibi amaca giden her yolu mübah gören makyevelistler,
Hurşit Güneş gibi yoksulluktan medet uman narodnikler,
Aydın Ayaydın,Turhan Tayan, Aylin Nazlıaka gibi merkez sağcılar,
Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün, 
Melda Onur gibi halkların iradeleşmesine inanan konfederalistler,
Emrehan Halıcı, Erdoğan Toprak gibi demokratik solcular,
Muhammed Çakmak gibi cemaat yakınlarıyla CHP’ yi garip bir koalisyona çevirdi, yazık ki Kemalist zihniyeti de TBMM’den tasfiye etti.
*
Sonra Kürtlerin sempatisini sağlamaya yönelik kimi politikalar, asgari ücret altında geliri olan ailelere gelirlerini asgari ücrete tamamlayacak nakit yardım,çalışma yaşamında taşeronlaşmanın önlenmesi,yolsuzluklarla mücadele edileceği gibi söylemlerle geçmiş başarısızlıkların önleneceği propagandasına rağmen sonuç hiç de beklendiği gibi olmadı.

 
*
Çünkü,bir süre sonra kurgulayıcıların Cumhuriyetin antiemperyalist, bağımsızlıkçı,çağdaş  Kemalist karakterinden yükselen ulus devlet yerine,
Milli İstihbarat Teşkilatı merkezinde;Türkiye’nin demokratikleşmesini yöneten ABD/CIA, Kürtlerin demokratikleşmesini yöneten İsrail/MOSSAD, askeri yöneten NATO unsurlarının emrinde;
Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı tüm merkezi, yerel, özerk idareler ve bilumum kurumda bir parti devleti oluşturulmuştu.
*
Türkiye’nin yeni demokrasisi ya da

İslam burjuvası demokrasisi millet iradesini liderlerin belirlediği milletvekillerince oluşturulan ve seçim başarısıyla AKP’nin çok güçlü olduğu TBMM alanındaki faaliyetlere indirgenmişti.

Ama halk yine yönetimin dışındaydı, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle siyasal eşitsizlik sürmekteydi.*
YeniCHP başarısız seçim sonuçları ve düşük sayıda milletvekiliyle demokrasinin indirgendiği ve AKP’nin çok güçlü temsil edildiği TBMM alanında,
Çoğunlukçu AKP zihniyetinin cenderesinde, yetersiz kadrolarının, ne demokrasi anlayışı, ne söylemleri, ne de uygulamalarıyla alternatif  dahi olamıyordu.
Yeni CHP’nin dinamikleri  siyaseten Türk Ulus Devletinin AKP Devletine dönüşmesine karşı çıkma ve engel olmaya muktedir de değildi.

*
Nihayet Tayyip Erdoğan’ın  kendi parti devletine Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerinden henüz 24 saat bile geçmemişti.
Ekmeleddin İhsanoğlu’na karşı partili bir aday çıkarmak için 20 imza bulamayan,koca CHP’den bakiye kalan muhalif Kemalist milletvekilleri Kılıçdaroğlu’na istifa çağrısı yapıp, kurultayın toplanması çağrısı yaptı.
YCHP yönetimi “Parti tabanı kurultay istemiyor.Madem istiyorlar, bulsunlar 586 imzayı, sonra kurultay çağrısı yapsınlar” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay çağrısı yapan gruba çok sert eleştirilerde bulundu ve pişmanlığını “Bu arkadaşları partiye getirmekle hata etmişim” sözleriyle ifade etti.

Sonra da “Kurultay yapılacaktır. Kimsenin endişelenmesine gerek yok” dedi!
Ok yaydan fırlamıştır…
 

*
Bir karşı devrimci ve Parti Devletine Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşuyordu.
“Muhalefet partilerinin yönetimleri hem 30 Mart’ta hem 10 Ağustos’ta ortaya çıkan hezimeti görmek, Türkiye adına, demokrasi adına, millet adına adımları atmak zorundadır.
Yeni Türkiye’de bir arzumuz var, yeni bir muhalefet!
Çünkü yeni Türkiye’ye yeni bir muhalefet yakışır. Artık bu kaçınılmaz hale gelmiştir. Muhalefetin kendisini sorgulamaktan, kendi öz eleştirisini yapmaktan bu aşamadan sonra artık kaçısı yoktur” diyordu…
15.8.2014


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir