Tahsin AÇILAN
Arkeolojik verilere göre Gılgamış destanında da adı geçen ‘Ur/ Uruk’ yerleşimi, bilinen ilk şehir nitelikli yerleşim merkeziydi ve ‘ölümsüzlük iksirinin’ bu şehirde yetiştiğine inanılması şehrin önemini daha da arttırıyor, mistik boyut katıyordu. Günümüz şehirlerinde ise artık ölümsüzlük iksirinin aranmasından vazgeçilmiş olsa da, özellikle mega şehirler ‘ulusal ekonomilerin yaşam iksiri’ olmayı sürdürüyorlar, hatta bazen ‘ulusal ekonomilerin önüne bile geçiveriyorlar’. OECD Territorial Reviews ‘Competitive Cities in the Global Economy’ raporuna göre; Budapeşte, Seul, Kopenhag, Dublin, Helsinki, Randstad-Holland ve Brüksel, ülke ulusal GSMH’lerinin neredeyse yarısını, Londra, Stokholm, Tokyo ve Paris ise üçte birini sağlıyorlar. Verimlilik, bu şehirlerde ulusal ortalamanın üzerinde seyrediyor. Patentlerin %80 den fazlasına sahipler ve küresel ekonomiyle doğrudan ilişki kurma konusunda da göreceli olarak ‘daha yetenekliler’. Çünkü, finansal sermayenin yan ısıra; entelektüel sermaye, demokratik sermaye, kültürel sermaye ve teknik sermaye de göreceli olarak bu marka-şehirlerde toplanmış durumda. Sahip olunan potansiyellerinin ve önemlerinin artışı, beraberinde negatif dışsallık, çevre kirliliği, sosyal ayrımcılık, yüksek suç oranları v.d. olumsuzlukları beraberinde getirse de!
OECD dışı özel danışmanlık kuruluşlarının yaptığı ‘marka-şehir’ sıralamaları/değerlendirmeleri ise özellikle küresel yatırımcılar açısından titizlikle takip edilmekte ve ‘subprime krediler/ SIV structured investment vehicles’ gibi olağan bankacılık sistemi dışındaki kredilendirme faaliyetleri için kayda değer referans olmakta, yatırım iştahını etkilemekte. Ancak ‘city-centric economy’ temelinde yapılan değerlendirmeler/ derecelendirmeler, literatürdeki ölçütlerinden önemli farklılıklar göstermekte. Örneğin: Salford Universitesi -Faculty of Built Environment, DIT- Prof Ratcliffe rekabetçi şehir klasifikasyonunda önceliği: inovasyon kapasitesi, ekonomik faaliyetlerde çeşitlilik, vizyon v.b. sütunlarında değerlendirmekte iken; küresel yatırımcılara yönelik özel danışmanlık kuruluşlarının önceliği ise çoğunlukla genel iş ve iş çevresi özellikleri, nüfus, nitelikli işgücü, sektör uzmanlaşması, altyapı yeterliliği, yaşamsal çevresel özellikler olarak algılanmakta.
Bazı popüler ‘özel danışmanlık kuruluş sıralamaları’ (rank) şu şekilde yansıtılmaktadır;
AT Kearney ‘2014 GCI Global City Index and ECO Emerging Cities Outlook’ başlıklı çalışmada, her kıtadan toplam 84 şehri beş ölçüte göre (iş etkinliği, sosyal sermaye, enformasyon değişimi, kültürel birikim, politik yükümlülükler) değerlendirmiş ve hangi şehirlerin daha küresel olduğuna yönelik sorgulamasında ilk sıraları -2008 yılından bu yana- New York, Londra, Paris, Tokyo ve Hong-Kong almış durumda. İstanbul bu sıralamada ECO listesinde ve Kalküta’nın altında/ Cape Town’ın üzerinde 15. sırada yer almakta,
PwC ‘Cities of Opportunity 6’ analiz çalışmasında; finans, ticaret, kültürel sermayeleri doğrultusunda aday şehirlerin mevcut performanslarını incelemiş ve ilk sıraları Londra, New-York, Singapur, Toronto ve San Francisko şehirleri almış. İstanbul sıralamada Buenos Aires’in altında, Sao Paulo’nun üzerinde 25. Sırada yer almakta,
QFC Qatar Financial Centres, GFCI Global Finance Centers Index 2014 (GFCI 15 Ranks and Ratings) endeksinde; iş çevresi, vergileme, sosyal sermaye, altyapı, popülarite, pazara erişim başlıkları altındaki sıralamada ilk sıralar New York, Londra, Hong Kong, Singapur ve Zürih tarafından alınmış, İstanbul Amsterdam’ın altında ve Milan’ın üzerinde 47. Sırada yer almakta,
IBM Global Business Service, ‘The World’s Most Competitive Cities’ sıralamasında; genel iş çevresi, mevzuat, sosyal sermaye, sektörel uzmanlaşma, altyapı ve yaşamsal çevre başlıklarında yapılan değerlendirmede: Londra, Singapur, New York, Amsterdam ve Hong Kong ilk sıralarda yer almış, Istanbul ise Doha’nın altında, Sao Paolo’nun üzerinde 55. sırada yer almakta.(Alt başlık sıralamaları: Genel iş çevresi 56. Sıra, Mevzuat 55. Sıra, Sosyal sermaye 57. Sıra, Sektörel Uzmanlaşma 38. Sıra, Altyapı 56. Sıra, Yaşamsal çevre: 66. Sıra )
Bileşmiş Milletler verilerine göre 2007 yılında dünya nüfusunun sadece %50 civarındaki kısmı şehirlerde yaşamaktaydı ve bu oranın 2050 yılında %70’ten fazla olması bekleniyor.
Üstelik OECD gelişmiş ekonomileri başta olmak üzere artık tüm ekonomiler şehir-odaklı olarak yapılandırılmakta ve ‘performansları ile ülkeleri aşağı veya yukarı çekebilecek ekonomik güçlülüğe doğru desteklenmekteler’.Türkiye de gerek bölgesel kalkınma ajansları ve gerekse diğer kuruluşlar (TYDTA, Hazine M.) eliyle şehir-odaklı yapılandırma/ yönlenme konusunda elbette başarılı bir performans sergilemektedir. Ancak doğrudan yatırımlardaki küresel konjonktür diğer gelişmekte olan ülkelerin halen uygulamakta olduğu gibi daha etkin medya atağına ihtiyaç duyurmaktaysa ‘en geç’ 2015 yılı G20 zirve süreci ‘küresel boyutta yatırımcı daveti için’ belki de en ideal zamanlama alternatifi olabilir. G20 zirve oturumlarından uygun olabilecek olanlar mevcutsa -diğer zirvelerde de uygulanabildiği gibi (*)- tek merkez yerine İzmir, Gaziantep, Muş ve diğer elverişli olabilecek şehirlerimizde gerçekleştirilmesi de muhtemelen hem bölgesel ve hem de makro boyutta ilave bir kazanım sağlayabilecektir(**).
(*)http://g20cultural.initiatives.qld.gov.au/ (Nihai zirvenin yapılacağı Brisbane şehri 1.300.000 nüfusa sahiptir.)
(**) İstanbul Finans Merkezi projesinin ilerlediği varsayımıyla,