Cumhurbaşkanı Abdullah Gül görevden ayrıldıktan sonra aktif siyasete döneceğini açıklarken AKP yönetimi olağanüstü kongre tarihini bir gün erkene alarak Gül’e başbakanlık kapısını kapattı
11.08.2014 23:32
Gül, aralarında Amerika’nın Sesi muhabiri olarak yer aldığım Cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle tokalaştıktan hemen sonra veda süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bu noktada, Gül’ün, AKP Genel Merkezi’nde Merkez Yönetim Kurulu toplantısı devam ettiği dakikalarda, adeta mesajını AKP MYK kararı açıklamadan iletmek istediği açıkça hissedildi.
12. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gece arayarak bizzat tebrik ettiğini kaydeden Gül, eşi Hayrünnisa Gül’ün de Emine Erdoğan’ı kutladığını aktardı. Erdoğan’ın başarılı olmasını temennih ettiğini belirten Gül, ”Demokrasinin güzel tarafı nasıl seçildiğinde gurur duyarsanız, devrederken de gurur duyarsınız. Dolayısıyla o onuru duyuyorum. Türkiye için bu kadar şerefli ve onurlu bir görevi yerine getirdiğim için ve Türk milletini temsil ettiğim için, bana bu onurlu görevi verdiği için bu benim için en üsttedir” dedi.
Gül, AKP’ye mesajlar verdi
Öncelikle 1 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamasıyla birlikte uzun süredir AKP varolan sadece Erdoğan odaklı yaklaşım kendini açıkça ortaya koydu. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, 1 Temmuz’da Erdoğan’ın adaylığını duyururken, TBMM’de AKP adayı olarak seçilen Abdullah Gül’ün adını dahi anmadı. Erdoğan’ın kampanyasındaki ”Cumhur Başkanı’nı seçiyor” sloganıyla ise ”Çankaya Köşkü’ne ilk kez halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı çıkacak” mesajı verildi.
AKP tarafından Erdoğan’ın adaylığıyla ilgili sergilenen yaklaşım, öyle görülüyor ki Çankaya Köşkü’nde rahatsızlık yarattı. Cumhurbaşkanı Gül de, açıklamasında rahatsızlığını kelimelere döktü ve anayasa değişikliğine ‘evet’ oyu verilmesiyle de kendi Cumhurbaşkanlığı’na da halkın desteğini gösterdiğini vurguladı. Gül, şunları dile getirdi:
AKP’nin ilk Cumhurbaşkanı benim..
”Şüphesiz ki en bu göreve seçilirken de bağımsız bir kişi olarak gelmedim. 1991 yılından sonra AK Parti’nin kuruluşunun ilk tohumunu attık. Partimizin ilk Başbakanı ve Cumhurbaşkanı oldum. Şimdi de büyük bir mutluluk duyuyorum, partimden ikinci cumhurbaşkanı seçildi. Bu süreçte Türkiye çok büyük değişime uğradı. Benim seçiliş sürecimde çok büyük sıkıntılar yaşandı. Ne demokrasiye ne de hukuka sığmayan uygulamaları oldu. O zaman mecburen seçim kararı aldık ve seçimde halk aslında cumhurbaşkanının nasıl seçileceğini gösterdi. Bütün o yapılanlara tepkiydi. O zaman direk halk seçsin dedik. Halk da seçti.”
Çankaya’nın kapısını kim açtı, açacak..
”Türkiye çok değişti. Hepimizin eksiklikleri vardır, fazlalıkları vardır. Türk halkı hep değerlendirecektir. Cumhurbaşkanı olduğum süre içinde hep anayasanın verdiği sorumluluk çerçevesinde siyasi kimliğimi doğrusu kenarda tuttum. Ve bütün partilere eşit olmaya çalıştım. Buranın kapısını herkese açtım. Cumhurbaşkanı olarak bütün illere gittim ve sadece Valileri değil bütün Belediye Başkanlarını hiç bir ayırım yapmadan Türkiye’nin en zor dönemlerinde ziyaret ettim. Türkiye’nin herkese ait olduğunu söyledim.”
Gül’ün bu sözleriyle özellikle halkla yakın ilişkisinin altını çizmesi yanı sıra Çankaya Köşkü için ”kapısını herkese açtım” ifadesi dikkat çekti. Bu arada Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı kampanyasında kullandığı TV reklamında, elindeki Cumhurbaşkanlığı Forsu’nu astığı Çankaya Köşkü kapısını halka açarken gösterilmişti.
28 Ağustos sonrası konuşacak
Gül, AKP’ye dönüş kararını da yineledi ve ”Tabii ki fiili olarak Cumhurbaşkanlığı bitti. 28’inde devir teslim yapılana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanıyım. Cumhurbaşkanlığı bittikten sonra şüphesiz ki partime dönmek doğal olan şeydir. İnanıyorum ki Türkiye çok güçlü bir şekilde her anlamda yoluna devam edecektir” dedi.
Gül, AKP Genel Başkanlığı’na adaylığıyla ilgili ısrarlı sorular üzerine ise, ”Cumhurbaşkanlığı sıfatım devam ederken burada kesmek isterim. Doğal olan, tabii olanı söyledim. Elimden gelene kadar devletimize ve milletimize hizmet edeceğim. Bundan sonra söyleyeceğim şeyler bu sıfata kişi olarak yakışmaz. Yedi yıl artı ve eksileriyle geçti. Ben pek geçmişle uğraşmam geleceğe bakarım” diye konuştu.
Abdullah Gül’ün bu sözleri 28 Ağustos’ta görevi Erdoğan’a devrettikten sonra açıkça konuşacağı algısı yarattı.
Gül kırgınlığını da paylaştı
Cumhurbaşkanı Gül, ”Kırıldığınız şeyler oldu mu?” sorusu üzerine ise, ”Şüphesi ki oldu ama hep sorunların aşılması için çalıştım. Hayrünnisa Hanım, Cumhurbaşkanı eşi olduğunu Çankaya Köşkü’nden önce yurtdışında anladı. Sıkıntılarla muhakkak karşıklaştık ama sabırla aşmanı yolunu gördüm. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı olmasın diyenlerin şu an köşelerinde ne yazdığını görüyorsunuz” diye yanıtladı.
Ve Gül’e karşı hamle de geldi..
Gül’ün Çankaya’da bu açıklamaları yaptığı dakikalardan hemen sonra AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik kameralar karşısına geçti. Çelik, AKP’nin 27 Ağustos’ta genel başkanlık seçimi için olağanüstü kongreye gideceğini açıkladı. Çelik, ”Kongreye isim üzerinde uzlaşıp öyle gideceğiz. Seçilecek kişi hem başbakan hem genel başkan olacak, yani genel başkan ayrı, başbakan ayrı olmayacak” dedi.
AKP’li Çelik’in açıklamasıyla ilan ettiği 27 Ağustos’ta kongre kararı, Gül’ün, Köşk’teki görevi biter bitmez AKP Genel Başkanı olması kapısını kapattı. Oysa Gül’ün 28 Ağustos’ta görevini devretmesi ardından kongreye gidilebilirdi ve o güne değin AKP Genel Başkan Yardımcılarından birisi vekaleten başkanlık görevini üstlenebilirdi. Bu durumda Gül’ün AKP Genel Başkanlığı’na adaylığı gündeme gelebilirdi. Şimdi Erdoğan başkanlığındaki AKP MYK’sı Gül’e sadece ‘parti üyeliği’ kapısını açtı.
Böylece son gelişmeler, Gül’ün aktif siyasette nasıl bir rol üstleneceği konusundaki tartışmayı alevlendirmiş oldu.
Erdoğan, Eylül’de tavrını gösterecek
Şimdi Erdoğan’ın onayıyla AKP Genel Başkanlığı için 27 Ağustos’ta kimin kongrede seçileceği Çankaya-Hükümet-AKP eksenindeki iktidar mücadelesinde neler yaşanabileceğine ışık tutacak. AKP Genel Başkanlığı ile Başbakanlık koltuğuna oturacak ismin belli olmasıyla birlikte Erdoğan’ın 28 Ağustos’ta 12.Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’nde sergileyeceği tavır ise, iktidar mücadelesindeki gidişatı belirleyecek. Bu noktada Erdoğan’ın, Eylül ayında geçtiğimiz haftalarda sıkça ifade ettiği üzere anayasadaki Cumhurbaşkanlığı yetkilerinden örneğin Bakanlar Kurulu’nu toplama yetkisni kullanıp kullanmayacağı merak konusu.
Bir yanıt yazın