Site icon Turkish Forum

Kur'an Ayetlerini inkâr eden İmam-Hatipli!

"Sözlerime son verirken İstiklal Marşı'nın son kıtasını bir kez daha gönül huzuruyla dile getiriyor ve hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

“Sözlerime son verirken İstiklal Marşı’nın son kıtasını bir kez daha gönül huzuruyla dile getiriyor ve hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal,
…dökülen kanlarımın hepsi helal,
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal,
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal.

Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun…”(1).

Yukarıdaki sözler, “İstiklal Marşı’nı bilmiyor” diye Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tenkit eden Tayyip Erdoğan’a ait. Şiir yazma kabiliyeti olmasa da sözüm ona şiir okuma üstadı olan Tayyip Erdoğan bile İstiklal Marşı’nı yanlış okuduktan sonra, Ekmel Bey’in, bir şehitlik ziyareti sırasında hazırlıksız olarak ayaküstü okuduğu birkaç mısralık şiirin, İstiklal Marşı’na mı, yoksa “Çanakkale Şehitlerine” isimli ünlü şiire mi ait olduğunu karıştırması son derece normaldir.

Neticede bu ülkede bütün insanlar, oturup İstiklal Marşı’nın on kıtasını ezberlemek için uğraşmıyor. Esasen herkesin İstiklal Marşı’nın tamamını ezberlemek gibi bir görevi ve sorumluluğu da yoktur. Daha da önemlisi, ne Mehmet Akif Ersoy Allah veya peygamberdir, ne de “İstiklal Marşı” da dahil olmak üzere; onun yazdığı şiirler birer ayet veya hadistir. İstiklal Marşı’nı yanlış okumakla ve başka şiirlerle karıştırmakla günah işlenmiş de olmaz. Asıl günah olan şey, Tayyip Erdoğan’ın, Ekmel Hoca hakkında yapmış olduğu bel altı vuruşları ve onu hak etmediği ve hoşlanmayacağı sıfatlarla yaftalamasıdır. Unutulmasın ki; bu dünyada “Sürç-ü Lisan” diye bir vakıa vardır ve Tayyip Erdoğan’da vaktiyle Eskişehir meydanında “Ben çocuklarıma helal lokma yedirmediğim halde…” diye höykürmüştü Kılıçdaroğlu’na karşı(2). Elbette sürç-ü lisan olarak…

Tayyip Erdoğan Kur’an Ayetlerini İnkâr Ediyor!

Açık söylemek gerekirse; Recep Tayyip Erdoğan, uzunca bir süredir Kur’an ayetlerini ve bu ayetlerle çelişmeyen hadisleri inkâr içindedir. Dolayısıyla; Tayyip Bey, derhal tövbe edip iman tazelemelidir! Aksi takdirde sık sık kullandığı “Kötüler için yaşasın cehennem!” sözü, dönüp dolaşıp kendisini vuracaktır Tayyip Bey’in.

Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli gibi müzmin muhalifleri hakkında söylediği onca hakareti, onca küfrü ve onca yaftalamayı bir tarafa bırakalım, son bir, bir buçuk aydır Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında söyledikleri, tövbe edip helallik dilemediği ve hakkını helal ettirmediği takdirde, kendisini cehenneme götürmek için yeter de artar bile! Zira, oldukça “muhterem” ve “ağırbaşlı” bir karakter çizen Ekmel Hoca hakkında söyledikleri, öyle yenir yutulur cinsten şeyler değildir Tayyip Erdoğan’ın. Üstelik hepsi de haksız yaftalamalardır bunların.

Önce “saksı” ve “vazo” benzetmesi yaptı Ekmel Hoca hakkında. Bu benzetme tutmayınca, arkasından “Monşer” yaftası geldi. Hoca, bu “Monşer” lafının “Azizim” anlamına geldiğini beyanla, kendisine bu sıfatla hitap ettiği için bilhassa teşekkür edip ustalıkla savuşturunca bu seferde Ekmel Hoca’nın etnik kökenini ve Mısır’da doğmuş olmasını bir nakısa olarak sundu topluma. Ekmel Hoca, bu iddiayı da “Yurtdışında doğmak bir nakısa değildir, mühim olan vatana ne kadar bağlı olduğunuzdur” diyerek sıyırıp geçince Tayyip Erdoğan bu sefer de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için kullanmış olduğu “Çarkçı” sıfatını getirip giydirdi Ekmel Hoca’nın üstüne. Doğrusu ya; Ekmel Hoca’nın bu yaftalama karşısında vermiş olduğu cevabı pek tuttum ben. Şöyle cevap verdi Tayyip Erdoğan’a:

“Bana monşer diyor, dün de çarkçı demiş. Benim çarkçı kardeşlerime saygım sonsuzdur. Çarkçılık nasıldır pek bilmem, gemim yok, gemicilik de yapmıyorum. Ama şu memlekette çarkçılık yapan birçok insan var, helal para kazanıyor. Helal para kazananlara saygılı olmak lazım. Çarkçı da olsa dümenci de olsa saygı duymak lazım. Bunu söyleyen mahallede kavga eden bir genç değil, Sayın Başbakanımız”(3).

Yani Ekmel Hoca demek istemiş ki; “Tayyip Bey, benim gemilerim filan yok. Gemi(cik)ler sizde. O sebeple, çarkçılığı ve dümenciliği siz benden daha iyi bilirsiniz…” Ekmel Hoca, son derece kibar ve çelebi bir adam. Eğer onun yerine R.Tayyip Erdoğan olsa, internetteki iddiaları(!) ciddiye alır şak diye muhatabının yüzene çarpardı! Çünkü Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan’a ait gemilerin, İsrail ve Mısır ile ticaret yaptığına, daha doğrusu Burak Erdoğan’ın gemiciklerinin, babasının kavgalı olduğu Binyamin Netanyahu’ya ve Abdülfettah Sisi’ye mal taşıdığına ilişkin yığınla iddia dolaşıyor internette(4).

Yukarıda dedik ki; “Tayyip Bey, derhal tövbe edip iman tazelemelidir! Aksi takdirde sık sık kullandığı ‘Kötüler için yaşasın cehennem!’ sözü, dönüp dolaşıp kendisini vuracaktır Tayyip Bey’in.”

Neden böyle dedik? Çünkü R.Tayyip Erdoğan, uzunca bir zamandır öfkesine hakim değil. Siyasi rakipleri hakkında olmadık hakaretlerde bulunuyor ve onları hoşlanmayacakları sıfatlarla çağırıyor, onlara son derece çirkin ve hak etmedikleri lakaplar takıyor. Bakın Kur’an-ı Kerim, Tayyip Erdoğan ve benzerleri hakkında ne diyor:

“Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.”(5).

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz(değil mi). O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”(6).

Açık söylemek gerekirse; Tayyip Erdoğan’ın en başta bu iki Kur’an ayetiyle sorunu vardır ve Tayyip Bey, söz ve davranışlarıyla bu iki Kur’an ayetinin hükmüne inkar etmekle karşı karşıyadır. Dolayısıyla derhal tövbe edip, iman tazelemelidir.

Bakınız Tayyip Erdoğan’ın, her sene koşa koşa gidip adeta siyasi şov arenasına çevirdiği “Şebi Arus” törenlerinin adına düzenlendiği Hz. Mevlana ne diyor Tayyip Erdoğan ve benzerlerine:

“Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülülükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol ”

Ertuğrul Gazi’nin, oğlu Osman Gazi’ye yapmış olduğu öğütün ilgili kısmı da sanki Tayyip Erdoğan’a yapılmış gibidir. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın olmadık yaftalamalarla kalbini kırdığı Ekmeleddin İhsanoğlu, en başta bir alim, yani ulemadan bir zattır. Bakınız Ertuğrul Gazi, ulemalar konusunda oğlu Osman Gazi’ye neler tavsiye ediyor: “Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!..”

Şimdi de Tayyip Bey’in “Atalarımızın at sırtında gittiği yerlere biz de gideceğiz” diyecek kadar sevdiğine inandığımız Osmanlı’nın manevi temellerini atan Şeyh Edebali’nin Osman Gazi üzerinden Tayyip Erdoğan’a yapmış olduğu nasihatin bazı bölümlerini hatırlayalım hep birlikte:

“Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana….Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır… Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.”

Hışşşt Gel Buraya!

Tayyip Erdoğan, önceki gün İstanbul’da yapmış olduğu konuşmada İhsanoğlu’na saldırırken şöyle demiş: “Neymiş 3 dil biliyormuş, biz tercüman mı yoksa ülkeyi yönetecek adamı mı arıyoruz?”

Doğru olmasına doğru da, sizin gibi dil bilmediği için Obama’nın karşısında mel mel bakan devlet adamı olursa, elin oğlu da kalkar sizin arkanızdan bir el hareketi yaparak ve sizden izin almaya gerek duymadan Dış İşleri Bakanınızı “Hışşşt gel buraya!” dercesine ve evindeki süs hayvanını çağırırcasına çağırır erenler(7).
________________
1-https://www.youtube.com/watch?v=4vAc7WKQYJE&feature=youtube_gdata_player,
2-https://www.youtube.com/watch?v=bNS-ElLZCLU
3-http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=36817&haber=ihsanoglu-39ndan-aday-erdogan-39a-39carkci-39-cevabi,
4-http://www.rahatsiz.com.tr/basbakan-erdoganin-oglu-israil-ile-ticaret-yapiyor-26636.html & ,
5-Kur’an-ı Kerim, Hucurât Suresi; 49/11,
6-Kur’an-ı Kerim, Hucurât Suresi; 49/12
7-https://www.facebook.com/video/video.php?v=330265750355957

Exit mobile version