Fiili olarak Ermenistan’ın işgalinde olan Karabağ’daki çatışmalar 1994’te yapılan ateşkesle son bulmuştu.
Resmi bir sınır olmadığı için Azerbaycan ve Ermenistan arasında sık sık çatışmalar yaşanıyordu.
*
Nitekim birkaç gündür Ermenistan-Azerbaycan sınır hattındaki çatışmalar yoğunluk kazanmıştır.
Azerbaycan, 31 Temmuz’da Terter ve Ağdam’da mevzilerine yaklaşmaya çalışan Ermeni sabotaj birliklerinin tespit edildiğini, çatışıldığını,iki tarafın da kayıplar verdiğini,
2 Ağustos’ta da Ermenistan birliklerinin 73 defa ateşkes ihlali yaptığını, karşılık verilerek birliklerin püskürtüldüğünü bildiriyor.
Ermenistan Savunma Bakanlığı olaylardan Azerbaycan ordusunu sorumlu tutan açıklamalar yapıyor…
*
Önce Rusya, Dağlık Karabağ’daki tarafları güç kullanımından vazgeçmeye ve bölgedeki durumun istikrara kavuşturulması için önlem alınmasına dikkat çekiyor.
Sonra ABD Dışişleri Bakanlığı ” Azerbaycan-Ermenistan cephe hattı boyunca önemli kayıplara yol açan şiddetin tırmanmasından kaygılıyız. Tarafları gerilimi düşürme yönünde acil adımlar atmaya ve ateşkese saygı göstermeye çağırıyoruz. İhtilafın hiçbir askeri çözümü yoktur” açıklaması yapıyor.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde Dağlık Karabağ sorununun çözümü için kurulan Minsk Grubu’da, Azerbaycan ve Ermenistan cumhurbaşkanlarından gerginliği yatıştırmak için acil tedbirler almalarını istiyor.
*
Ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İ.Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı S.Serkisyan,8/9 Ağustos’ta Soçi’de Dağlık Karabağ sorununu görüşmek üzere bir araya gelmek konusunda anlaşıyor…
*
Bu sırada Asya’da hegemonya ve güç siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı gelişmektedir.
Avrasya’da ise Ukrayna’nın Baltık’tan Karadeniz ve Hazar’a kadar olan bölgedeki rolü ABD-Rusya arasındaki güç dengesini yeniden oluşturulmaya- yazıyor.
*
Bu noktada Dışişleri Bakanı J.Kerry’nin, “Biz eğer Avrupa pazarlarına ulaşım için enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine yardımcı olursak büyük enerji güvenliğini temin edebiliriz. Avrupa ülkelerinin enerji alımının büyük bir kısmında Rusya’ya bağlı olmamasını sağlamak için beraber daha fazla şeyler yapmamız gerekir” ifadesi ABD’nin bölgedeki gelecek stratejisine işaret ediyor.
ABD ve AB kahrolası Soğuk Savaş zihniyetiyle Asya ve Avrasya’da değişen bu mekanizmaya meydan okumak üzere Rusya’ya ardarda yaptırım paketleri açıyor…
*
Azerbaycan-Ermenistan sınırında yıllardır devam eden çatışmaların,son günlerde yoğunlaşmasını,işte bu çerçeveden değerlendirmek gerekiyor.
Rusya Avrasya Ekonomik Birliği’ne katılma niyetinin olmadığı bilinen ve Avrupa Birliği ile siyasi ve ekonomik yakın ilişkiler geliştirmeye başlayan Azerbaycan’a yönelik olumsuz tavrını geliştiriyor.
*
Çünkü,ABD ve AB; Rusya’nın Ukrayna bölgesindeki egemenliğini zayıflatmak için Rus ekonomisine daha fazla baskı yaptığı,
Amerikan firmalarının enerji devi Gazprom’un mali kolu GazpromBank’a ve devlet şirketi Vnesheconombank’a ve dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Rosneft ve doğal gaz tedarikçisi Novatek adlı Rus şirketlerine finansal destek sağlamayı yasakladığı,
Avrupa Parlamentosu’nun ise Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını azaltma girişimi olarak,Rus Gazprom şirketinin hem doğalgaz satıcısı,hem de boru hattı sahibi olamayacağı, bunun “Doğalgaz Arz Güvenliği”ne aykırı olduğundan hareketle Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedefleyen Güney Akım projesine ilişkin çalışmaları askıya aldığı bir süreç yaşanırken;
*
Rusya;Nisan’da Türkiye Başbakanı Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ve Trans Anadolu Projesi’yle (TANAP) somutlaşan,
Son derecede stratejik önemi olan bu enerji projelerinin küresel pazarların himayesine,işbirliği ve güvenlik ağına katmalarını,
Bu suretle,ABD’nin “Hazar Havzasının Enerji Kalkınması Projesi”ne fiilen destek vermeleri anlamında,
ABD’nin Rusya’dan geçen hatlara bağımlılıklarının kaldırılması, alternatif ihraç yollarının bulunması sürecine taşeron olmalarını ,sonuçta bölgedeki jeopolitiğini yıkıma uğratmaya çalıştıklarını unutmuyor…
*
Tam da Malezya Havayolları’na ait bir yolcu uçağının düşürülmesinden sonra, ABD ve Avrupa Birliği’nin Rusya ekonomisinin tüm sektörlerini vuracak daha üst seviyede yeni ekonomik yaptırımların uygulanacağına ilişkin beklentilerin geliştiği,
Bu tedbirlerin Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda devam eden müdahalesini engellemeye yeterli olup-olmayacağı tartışılırken,
*
Ve Başkan Putin,”Batı ültimatom ve yaptırımlar dili kullanıyor. Devlet egemenliği kavramı aşındırılıyor. Neden istenmeyen rejimler, bağımsız politika yürüten veya başkalarının çıkarları yolunda duran ülkeler istikrarsızlaştırılmaya çalışılıyor, anlayamıyoruz. Bu tür çabalar gizli servisler, sivil toplum kuruluşları ve sözde yumuşak güç mekanizmalarıyla yapılıyor.Görünüşe bakılırsa tüm bunlar, bazı ülkelerde demokrasi olarak kabul ediliyor ama umarız, bizim ulusal meşru çıkarlarımız dikkate alınır, kimse bizim işlerimize karışmaz. Biz bu meydan okumalara uygun bir şekilde tepki veririz” dediği bir sırada,
*
Rusya, güdümünde olan Ermenistan ile bölgeyi savaş alanına çevirebileceğini göstermek istiyor.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında çıkabilecek bir savaşın ise Türkiye’yi de içine çekebilecek bir potansiyele sahip olduğunu görmek gerekiyor…
4.8.1014