Site icon Turkish Forum

IRAK'DA DEĞİŞİMİN PARADOKSU

Peşmergeden IŞİD'in saldırılarını sürdürdüğü Rojava'nın savunulmasına destek vermesini istedi. - pesmergeden pkk ya kuzey irak tan cekil
 


30 Nisan Irak Parlamento seçimlerine herbirinin ardında dış güçler bulunan;

Şiiler iktidar paylarının artması, Sünniler merkezi hükümet yapısının ve Başbakanın değişmesi, Kürtler de statülerinde yükselme talepleriyle girdi.
Sonuçlar taleplerin karşılanmasına yetmedi,her talep Irak’ın birliği tehdit eden bir çatışmaya dönüştü…
*
Birincisi; Sünnilerin destekleyicisi ABD,Suudi Arabistan,Katar ve Türkiye  Irak-Şam İslam Devleti kiralık terör çetesini (IŞİD) sünnilerin yaşadıkları bölgede yürüttükleri mücadelede eksik kalan yönleri tamamlamak misyonuna yönlendirdi.
IŞİD Musul’u ve daha bir çok yeri ele geçirdi.
Hem Rojava’da, hem Irak’ta  “İslam” adına  kalp ve karaciğer yiyor, baş kesiyor, göç ettiriyor, kışkırtıyor,kaçırıyorlar, alt yapıları vuruyor, ekonomik kaynakları yakıp- yıkıyor, Fırat üzerindeki barajların kapaklarını açarak şehirleri,kasabaları ve köyleri sel felaketine uğratmakla tehdit ediyorlar…

*
İkincisi;ABD ve Türkiye Irak’ın Şii lideri Nuri el Maliki’nin, Sünniler ve Kürtlerle uzlaşmayı başaramayacağı, siyasi zeminin istikrarını sağlayamayacağı, sonuçta Irak’ta Başbakan el Maliki’nin olmayacağı yeni bir hükümet istiyor.

*
Üçüncüsü;Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Musul’daki olaylardan sonra İŞİD tehditini ileri sürerek Kerkük’ü kontrolüne almıştır.
Üstelik ABD, İsrail ve Türkiye Kuzey Irak’ta Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemek üzere bağımsız ve liberal bir Kürt Devletine sinyal veriyordu ki;
Irak’ın idari yapısı için değişim, İran’ın ve Rusya’nın bölgedeki jeopolitiğinin de yıkıma uğraması demekti…

 
*
O yüzden Irak’ın Kürdistan Bölgesel Yönetiminin başkenti Erbil’de Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Süleymaniye’de Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasındaki güç mücadelesi alevlendi.
Barzani’nin liberal bir Kürt Devleti olasılığına karşı siyaset yürüten Kürtler kendi jeostratejilerini inşa etmenin mücadelesine girdiler.
*
Kerkük ve çevresinin peşmerge kontrolü altında  tutulması başarılır ise YNK’nın Irak Kürdistan’ının birinci gücü haline geleceği,
Musul ve çevresini İŞİD’e kaptıran KDP’nin ise Kürtlerin kendi kaderlerini belirleme sürecini siyaset ve  diplomasiyle kendi lehine çevirmeye çalıştığı,
PKK’nın ise bu sürecin ulusal birliğin kurulması için fırsat olduğunu savunduğu, o yüzden YNK ile yakınlaşmayı ve beraberce Kürdistan güçleriyle ortak siyasi ve diplomatik platformlar kurmayı ve ulusal birlik stratejisinin yaygınlaştırılmasını öngördüğü bir süreç başlamıştı.
Rojava’da Kürt-Arap gerginliğini kaşıyan KDP kınanıyor,Rojava Kürtlerinin durumunun sürüncemede kalmaması için Suriye rejimiyle netleşme isteniyordu.
*
Birdenbire,Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, Federal hükümet ve diğer Kürt gruplarla arayı düzeltici  adımlar atmaya başladı.
Merkezi Hükümet’in, bir taraftan siyasi karmaşa ve istikrarsızlığın önüne geçmek üzere İŞİD’in ele geçirdiği, fakat henüz etkinliğini tam olarak kuramadığı bölgelerde örgütü pasifize etmenin yöntemlerinde uzlaşma,
Bir taraftan da  Maliki’nin yeniden başbakan olmaması kaydıyla seçim sonrasında merkezi devletin yapılanmasına ortak oldu.

Peşmergeden IŞİD’in saldırılarını sürdürdüğü Rojava’nın savunulmasına destek vermesini istedi.


*
Şimdi “Irak’ta cumhurbaşkanı Kürtlerden, meclis başkanı Sünnilerden, başbakan ise Şiilerden seçilir” formülü işliyor.
İlk ikisinin anayasal süreci tamamlanmıştır, Fuad Masum ile Selim El Cuburi seçilmiştir,
Cumhurbaşkanı Fuad Masum’un başbakanı atamak için iki haftadan az bir süresi  bulunuyor.
*
Seçimi kazanan,fakat üçüncü dönem başbakanlığı Kürtler ve ABD tarafından istenmeyen Maliki’nin bir çok farklı etnik ve mezhepsel gruba rağmen nasıl Irak’ta kontrolü ve istikrarı sağlayacağı ,yeniden bir  ulusal birlik hükümetini nasıl kuracağı tartışmaları da,
Şii Ulusal İttifak’ının Maliki’nin yerine yeni bir başbakan adayı üzerinde uzlaşmaya varıldığını açıklamasıyla tatlıya bağlanmak üzeredir.

*
Pekalâ, aslında ne oluyor?

*
ABD ve AB; Rusya’yı Ukrayna’nın egemenliğini zayıflatma çabalarından vazgeçirmek için ekonomisine ve seçkinlerine daha fazla baskı yaptığı,
Amerikan firmalarının enerji devi Gazprom’un mali kolu GazpromBank’a ve devlet şirketi Vnesheconombank’a ve dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Rosneft ve doğal gaz tedarikçisi Novatek adlı Rus şirketlerine  finansal destek sağlamayı yasakladığı,
Avrupa Parlamentosu’nun Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını azaltma girişimi olarak,Rus Gazprom şirketinin hem doğalgaz satıcısı,hem de boru hattı sahibi olamayacağı, bunun “Doğalgaz Arz Güvenliği”ne aykırı olduğundan hareketle,Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedefleyen Güney Akım projesine ilişkin çalışmaları askıya aldığı bir süreç yaşanıyor.

*
Bu sırada hem IŞİD terör çetesi Suriye ve Irak’tan çaldığı petrolü ARAMCO (Suudi/Amerikan ortaklığı) tarafından işletiyor ve piyasalara veriyor,
Hem El-Nusra Cephesi çaldığı petrolü Katar yönetimi üzerinde etkili olan Rockefeller Şirketi, Exxon Mobile tarafından piyasaya satıyor.
Irak Kürtleri ise Merkezi Irak Anayasası’na rağmen  çıkardığı petrolü Türkiye üzerinden dünyaya pazarlıyor.
İşte, Teksas’a yola çıkan Kürt bölgesi petrolü yüklü gemi ABD karasuları dışında beklerken,bugün 5.tanker de Ceyhan’da yüklenmiş, yola çıkmıştır.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf,ABD şirketlerini Kürt bölgesi petrolü almaları durumunda ortaya çıkabilecek hukukî ihtilaflara karşı uyarıyor!


*
Çünkü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi,Suriye ve Irak’ta eylemlerde bulunan terör örgütleriyle petrol ve ürünleri alışverişine yer verilmemesi gereğine ilişkin bildiriyi kabul etmiştir.
IŞİD örgütünün çalıntı petrolü ve Kuzey Irak Kürt Yönetiminin Federal Anayasa’ya rağmen çıkardığı petrolü, uluslararası piyasalara fiyatlarının çok altında satması,küresel serbest piyasaların ruhuna darbe vuruyor.
Birincisi, petrol karaborsası oluşuyor. Dünya petrol alışverişini önemli derecede kontrol eden Amerikan enerji şirketleri aşırı ölçüde para kazanıyor.
İkincisi, IŞİD benzeri radikal terör örgütleri lojistiklerini petrol satışından kazandıkları paralarla sağlıyor ve ABD’nin Ortadoğu’yu oluşturma planlarına hizmet ediyorlar…
*
Uluslararası petrol piyasalarında petrol faaliyetleri ve piyasa faaliyetleri ayrımı çerçevesinde OPEC – Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı ve AOPEC- Arap Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı üye ülkeler arasında ekonomik faaliyetleri ve BM Uluslararası hukuk çerçevesinde yasal çıkarları koruyor.
Halbuki, uluslararası petrol rejimin sarsılması halinde ABD ve Avrupa Birliği’nin yaptırım tehditleri karşısındaki Rusya’nın en güçlü silahı olarak öngörülen,
160 milyar dolarlık petrol ve doğal gaz ihracatının akıbetini düşünmek gerekiyor.
 
*
Avrupalı tüketiciler bunun bedelini ödemenin çok yüksek olacağının bilincindedir…
 
2.8.2014
Exit mobile version