NECDET BULUZ
Daha düne kadar IŞİD’e destek verenlerin, şimdi bu örgüte karşı direnmiş başlattığı haberleri geliyor. Çünkü IŞİD, İslam adına Islama yakışmayan ve İslam dünyasının tepkilerine neden olan ne varsa onu yapıyor. İnsanların kafalarını gövdelerinden ayırıyor, kendi kurallarını koyuyor, camileri, türbeleri, ibadethaneleri, mezarları bombalarla yok ediyor. İnsanların kutsal saydıkları mekânları yerle bir ediyor. En son olarak Yunus Peygamberin mezarının bulunduğu dini alanların da yıkılması bardağı taşıran damla olarak değerlendiriliyor.
Irak’ın Musul kentinde şimdi yeni bir örgüt ortaya çıktı. Adını “Musul Taburları” ile tanıtan yeni grup üyeleri özellikle bıçak ve keskin nişancı saldırıları ile dikkatleri çekiyor. IŞİD militanlarını da yaptıkları baskınlarla öldürüyor. Musul’da IŞİD’a destek veren bazı Sünni aşiretlerin de şimdi “Musul Taburları”nın yanında yer almaya başlaması, IŞİD tehlikesine karşı önemli bir cephenin oluşmaya başladığını da gösteriyor.
Musul’da şimdi IŞİD’a karşı cephe oluşturanların söyledikleri özetle şu:
”Musul halkı için gerçekten bir şok oldu. Halk İslam Devleti tarafından aldatıldığını hissetti. İlk geldiklerinde bize ‘Sizi özgür kılacağız” dediler ama herkese karşı döndüler‘.Başta sadece Şii halkın yerlerini patlatacaklarını bekledik. Şimdi onlar her şeyi patlatıyor.Türbelere yapılanlardan dolayı ahali tamamen İslam Devleti’ne karşı döndü.Musul kentinin insanları silahlı örgüt oluşturma peşinde ve küçük taburlar İslam Devleti’ne karşı mücadele ediyor.”
IŞİD’ın uygulamalarının tüm İslam dünyasında tepkilerin artmasına neden oluyordu. Şimdi Musul’da başlayan bu direniş ve mücadelenin başka yerlere de sıçrayacağını söyleyebiliriz. Çünkü bu satırlar yazılırken Suriye’de de bazı Kürt gruplar ile Esad’a karşı mücadele eden direnişçilerin IŞİD’a karşı birleşerek yeni bir cephe oluşturmaya başladıkları haberleri geliyordu.
IŞİD’ın İslamiyet adına insanları kandırdığı, yalan söylediği, uygulamaları ile topluma, çevreye ve İslamiyet’e büyük zararlar vermeye başladığının görülmesi, bu örgütün kısa zamanda çökmesine neden olacaktır. IŞİD’a destek veren ülkelerin de bunu görerek frene basmak durumunda kalacaklarını sanıyoruz. Yoksa başta İslam dünyası olmak üzere, birçok ülkenin insanlarının bu örgütten çok büyük zarar göreceği ortadadır.
Bu örgüte destek veren, sempati duyanların bir gün pişmanlık duyacağı şimdiden görülmeye başlanmıştır. İş işten geçmeden karşı cephelerin harekete geçmesini bu açıdan değerlendirdiğimizde olumlu buluyoruz.
İran-Irak savaşının yoğun olduğu bir dönemde Başbakan Turgut Özal, bazı bakanlar, bürokratlar, iş adamları ve bir grup gazeteci ile özel uçakla Tahran’a gitmiştik. Grup olarak Hilton Otel’de konakladık. (Devrim sonrası İran Hilton Otelin adını Estaghlal olarak değiştirmişti.) Devlet Bakanı Prof. Dr. Ercüment Konukman, rahmetli Mevlüt Işık, Ferhat Koç ile akşam bizi Konukman Hoca’nın iki öğrencisi Azeri İranlı evlerine götürdüler. Artistler Sitesi’ne gittik. Sohbet sırasında öğrencilerin eşleri geldi. Üzerlerindekileri çarşafları ve başörtülerini çıkardılar. Örtünmek istemediklerin, ancak zorla ve tehdit ile örtünmek durumunda kaldıklarını söylediler. Topluca yemeğimizi konuk olduğumuz evde yedik. Akşam geç saatlerde bizi arabaları ile kaldığımız otele bıraktılar.
Azeri öğrencilerin söyledikleri hala kulaklarımızda ve hafızlarımızdan silinmiş değil. Özetleyelim:
“Rıza Şah Pehlevi’ye karşı hepimiz Humeyni’nin yanında yer aldık. Çünkü kandırıldık. Bize çok şeyler vaad edildi, çok şeyler söylendi. İran’da her şeyin Şah döneminden daha iyi olacağını kanaati oluştu. Şah’a karşı öyle kin tohumları atıldı, öyle karalama kampanyaları başlatıldı ki, Şah’tan sonra ülkenin yönetiminde bizlerin görev alacağı bile söylendi. Sonra, Şah dönemini mumla arayacak hale geldik. Ellerimiz kırılsaydı da Devrim için oy kullanmasaydık. Arkadaşlarımızın çoğu cezaevlerine tıkıldı. Çoğu kırbaçtan geçirildi, seslerini yükseltenler sorgusuz sualsiz idam edildi. İran’da düşünmek bile istemediğimiz olaylarla karşılaştık. Özgürlük diye bir şey kalmadı. Devrim muhafızlarının yanında halk köleden beter hale getirildi. İran’ın böyle olmaması gerekirdi, bu duruma ne yazık ki bizler getirdik. Şimdi çok pişmanız ama bunun da faydasız olduğunu görüyoruz.”
İşte, IŞİD’ın ortaya koymaya çalıştığı tablo da İran’da Humeyni döneminde yaşananlardan farklı görünmüyor. Hatta, bu örgütün daha acımasız, daha kan dökücü, daha insanlık düşmanı olduğunu da söyleyebiliriz. Dün Humeyni’ye destek verenlerin pişmanlığını bugün IŞİD’a destek verenlerin önceden görmesi bir şanstır. Çünkü IŞİD, artık İslamiyete çok büyük zararlar vermeye başlayan bir örgüt olarak da değerlendiriliyor.
Musul’da IŞİD karşıtı cephenin açılmış olması, bazı Sünni aşiretlerin pişmanlık duyarak IŞİD’dan desteğini çekmesini bu açıdan değerlendirdiğimizde çok olumlu bulmaktayız. Temennimiz bu örgüte destek veren diğer bazı devletlerin de artık uyanmaya başlamasıdır.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com