PARALEL FIKRA
Her şeyimize siyaset bulaştı.
Siyasetsiz günümüz geçmiyor.
Geometri bile siyasetten nasibini aldı. Üçgen, dikdörtgen, paralel gibi geometrik tanımlar dahi mahiyet değiştirdi.
En basit tanımı ile “Paralel”; her zaman birbirine eşit yakınlıkta, hiç kesişmeden, çatışmadan ve uzlaşı halinde giden iki çizgi iken şimdi birbiri ile çatışan bir çarpı işaretine dönüştü.
Birbiri ile çatışan, birbirinden güç kapmak isteyen iki çizgi haline geldi..
Eski dostlar düşman oldu.
Ne zamana kadar…
Yeniden uzlaşana ve pastayı bölüşene kadar.
Nihayete eren ramazan ayı ve sonrasında kavuştuğumuz bayram dolayısıyla biraz da tebessüm edelim, bayram fıkralarına yer verelim dedik…
Dedik ama paralele bulaşan siyaset, fıkralarımıza da bulaştı.
* * *
Şaban ayı sonrasında, Ramazan hilal’i (tam ay) görülmeyince oruç tutmanın caiz olmadığını öğrenen bir tiryaki, uyanıklık yapmak istemiş. Gece yürürken bile, ramazanın geldiğini gösteren tam ay halini görmemek için, hiç başını kaldırmadan, sürekli kafası önünde yürürken, bir su birikintisi içinde ramazan hilal’ini görmüş “Hey mübarek, gözüme mi gireceksin, anladık işte ramazan geldi” demiş.
Seçimlerde oy verirken, bazı şeyler gözümüze veya bir yerlerimize batmadan, kafamızı kaldırıp gerçeği görmek daha iyi değil mi.
* * *
Ramazanın son günü, bayram traşı olmak için berbere giden, mahallesinde çok tutucu hatta gerici olarak tanınan kişiye, berber ikide bir “Laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz” diye soruyormuş. Canı sıkılan müşteri :
“İkide bir ne laiklik diyip duruyorsun” deyince,
Berber cevap vermiş
“Efendim, Laiklik deyince saçlarınız diken diken oluyor da, çok rahat traş ediyorum.”
Sizler de oy verirken bazı soruları sorsanız da seçiminiz kolay olsa, olmaz mı.
* * *
Dursun, Temel’e sormuş :
“Oruçlu iken kaç hamsi yiyebilirsun.”
“50 tane yerum”
“Hadi sende. 1 tane yiyebilursun. Orucun bozulur. Diğerlerini oruçsuz iken yemiş olirsun”.
Bu espriyi çok beğenen Temel, hemen arkadaşı Cemal’e giderek sormuş:
“Ula Cemal, oruçlu iken kaç hamsi yiyebilirsun”
“30 tane”
“Ha uşağım 50 tane deseydin sana müthiş bir espri yapacaktum.”
Peki cevap verin bakalım
Bir seçimde kaç oy kullanabilirsun ki sonra pişman olmayasun.
* * *
Kurban bayramında, caminin dışında kurban kesmekte olan bir kasap, zorlanınca yardım istemek için camiye girmiş.
“Ey cemaat” demiş “Aranızdan bir Müslüman gelsin.”
Kasabın elindeki kanlı bıçağı gören kişiler, korkudan ses çıkaramamışlar.
Kasap, imama yönelmiş.
İmam korku ile:
“İki rekat namaz kıldırdık diye Müslüman mı olduk.” demiş.
Demek ki müslümanı seçerken de iyi seçmek lazım.
Çıkarı için olanı veya korkudan vaz geçeni değil.
* * *
Bektaşiye sormuşlar :
“Şarap içer misin.”
Bektaşi sanki çok uzun aralıklarla der gibicesine ve harfleri uzatarak:
“Akşaaamdaaan, akşaama” diye cevap vermiş.
“Namaz kılar mısın”
Bektaşi bu kez, çok sık ve çok acele bir şekilde :
“Bayramdan, bayrama, bayramdan bayrama.” demiş.
Peki, seçmen ne kadar zamanda bir adam yerine konup, hatırı soruluyor.
“Seçimden seçime, seçimden seçime”
Madem ki bu kadar sık (!) hatırınız soruluyor, oyunuzu ona göre kullanın.
* * *
İşte buyrun size; paralel yapı, paralel devletten sonra, paralel fıkra.
Paraleliniz çok olsun.
Av.A.Erdem Akyüz
erdemak@gmail.com
Bir yanıt yazın