Ekmeleddin İhsanoğlu, katıldığı son iftarda “kırmızı çizgi”sini de açıkladı.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, eşi Fisun İhsanoğlu ile birlikte Ramazan’ın son iftarını Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi önünde düzenlenen sofrada yaptı.
İhsanoğlu, iftar programında yaptığı konuşmada, “Türkiye bu mübarek ay boyunca önemli gelişmeler gördü. Ülkemiz yavaş yavaş 10 Ağustos’a yaklaşırken, tarihî bir karar verme noktasına gelecektir. Bu tarihî karar noktasında Türkiye 12. Cumhurbaşkanı’nı seçecek ve bu memleketin başına bu mevkiye layık insanı getirecektir. O bakımdan, bu ay boyunca bizim içeride ve dışarıda yaşadığımız hadiseleri bir bütün olarak gözden geçirdiğimiz zaman, hepimiz kararımızı elbette vicdanen en rahat şekilde verecektir” dedi.
TRT babanın çiftliği mi?
“SAYGIYLA KARŞILAMASI LAZIM”
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı makamına layık çok insan olduğunu belirten İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz 76 milyon nüfusu olan büyük, kadim bir milletiz. Bu makama layık çok insanlar var. Meclis’te 4 parti milleti temsil ettiğine göre, bu 4 partiden 2 parti kendi adayını gösterdiği zaman, diğer parti müşterek bir aday gösterdiği zaman, bunu herkesin saygıyla karşılaması lazım.” “Allah İsrail’e afet vermesin”
“YOK ÖYLE BİR ŞEY”
“Benim anlamadığım bir husus var; Cumhurbaşkanlığı makamı bir siyasi kariyerin son safhası, aşaması, durağı değildir. Birisi bakanlık yapacak, başbakan yardımcısı olacak, başbakan olacak, en son da cumhurbaşkanı olacak. Yok öyle bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Etrafımızdaki bütün gelişmiş ülkelere bakınız, öyle bir teamül yok. Türkiye’de belki buna benzer 1-2 örnek olmuşsa, bu kaide teşkil etmez. Bu makam herkese açıktır ve anayasada, kanunlarda gösterdiği vasıfları olan insanlar bu makama müracaat edebilirler. Üstelik bu iktidarın kendi çıkardığı kanun. ‘Bu adaylar nereden çıktı?’ diye hiç kimsenin farklı düşünce içerisinde olmaması gerekir. Meclis’te CHP ve MHP arasında başlayan uzlaşma… Bugün 10 tane parti lideri var burada, bu ne demektir? Demek ki 2 partinin lideri arasında başlayan uzlaşma, aslında tepede olan bir uzlaşma değil, tabanda olan uzlaşma.”
“MİLLET KAYNAŞMIŞ”
“Biz 1 aydır Anadolu’yu geziyoruz ve Trakya’yı geziyoruz. Her yerde görüyoruz ki, millet kaynaşmış. Parti farkı kalmamış. Herkes bu 10 Ağustos’ta memleketin başına, o gemiyi sakin bir şekilde, çetin, çetrefilli sularda çok sakin bir şekilde, öfkelenmeden, çok sakin bir şekilde, kimseye tokat atmadan, kimseyi iteklemeyen bir kaptan seçecektir.”
“BERABERLİK HER ŞEYDEN ÜSTÜNDÜR”
“Siz düşünebiliyor musunuz, bir siyasi partinin temsilcisi seçiliyor, Çankaya’ya gidiyor ve kendi seçmeninin dışındakileri gözü görmüyor, onlara öteki muamelesi yapıyor, ‘Bunlar’ diyor. Peki bu milletin yarısı sana vermişse, onları da taşıyacaksın, çünkü Cumhurbaşkanı kanuna göre, anayasaya göre, 76 milyon insanın başkanıdır, temsilcisidir; ama Cumhuriyet’in ve milletin bütünlüğünün temsilcisidir. Onun için bütünlük her şeyden üstündür. Beraberlik her şeyden üstündür. Biz bu şekilde yola çıktık, bizim anlaşmamız budur, bizim vatandaşlarımızla olan sözleşmemiz budur. Bizim milletimizin bizden beklediği de budur.”
“BİR FASIK, BİR YALANCI, BİR SORUMSUZ BİRİSİ GELİRSE…”
“Ben bu şerefli görevi kabul ettikten sonra, benim aleyhimde çok tezvirat yapıldı. Türk olmadığım, vatandaş olmadığım söylendi. Askerlik yapmadığım söylendi, eşim için, çocuklarım için, gelinim için neler söylendi, uyduruldu. Ben bunların hiç birisine cevap vermedim. Çünkü biliyorum ki hakikat kendiliğinden ortaya çıkıyor. Hepsi gitti. Kara iftiraları savunanlara Kur’an-ı Kerim’den bir ayet okuyacağım. Hucurat Suresi’nde, Cenab-ı Hak iman edenlere hitap ediyor, yalan söyleyenlere değil, iftira atanlara değil. ‘Ey iman edenler; eğer bir yalancı, sorumsuz birisi size bir haber verirse, önce emin olunuz. Önce o haberin doğruluğundan emin olunuz. Eğer o yalan habere inanırsanız ve o haberin arkasından giderseniz, ileride pişman olursunuz. Bir fasık, bir yalancı, bir sorumsuz birisi gelirse, size bir yalan söylerse, sakın buna inanmayınız.’ İşte ben de diyorum ki, ‘Siz inanç sahiplerisiniz, size bir fasık, bir yalancı haber getirirse sakın inanmayınız. Önce kontrol ediniz, ondan sonra.’”
“HAYALİ BİR DÜŞMAN YARATIYORSUNUZ”
“Türkiye’de bir rejim tartışması başladı. Sanki mevcut rejim kötü bir rejimmiş, vesayet rejimiymiş ve bunu bitirmek lazımmış… Peki 12 senedir devleti kim idare ediyor, 7 sene Çankaya’da görev yapan Sayın Cumhurbaşkanımız hangi iradeyle geldi? Peki bu 12 sene içerisinde bu askeri vesayet, bürokratik vesayet bitmedi mi? Onun yerine politik vesayet, bir partinin vesayeti mi getirilmek isteniyor? Ben bunu anlamıyorum, hangi vesayetten bahsediliyor? Bitmedi daha. Peki niye bitmedi. Çünkü siz bitirmek istemediniz. YÖK’ü kim değiştirmedi? YÖK Kanunu’nu, RTÜK kurumunu kim muhafaza etti ve elinde istediği gibi kullanır hale geldi? Peki 12 Eylül Sendikalar Kanunu’nu kim korudu? Seçim Kanunu’nu kim her gün değiştiriyor? Partilerin yüzde 10 baraj sistemini kim korudu? Hani bunların hepsini siz değiştirecektiniz? 12 sene önce söz verdiniz. Ondan sonra vesayet diyorsunuz, kabahati başkasına atıyorsunuz.
Hayali bir düşman yaratıyorsunuz ve o yarattığınız düşmanın üzerinden Çankaya’ya ilerlemek istiyorsunuz. Yok öyle bir şey.”
“İŞTE KIRMIZI ÇİZGİMİZ”
“Türkiye’nin elbette yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Elbette 12 Eylül anayasasını ıslah etme durumundadır, bir sivil anayasa yapmak mecburiyetindedir. Ama bunu yaparken, Türkiye, sistemini, parlementer sistemden diktatörlük sistemine değiştirmek istemiyor. Yok öyle bir ama… Onun için seçilecek cumhurbaşkanı, mevcut anayasaya göre seçilecektir ve o anayasadaki belirlenen hükümlere göre devleti idare edecektir. Gidip de Bakanlar Kurulu’nun, hükümetin yetkilerini, Meclis’in yasama yetkilerini, başka müesseselerin yetkilerini gasp etmeyecek. Bunlarla, anayasada belirtildiği gibi ahenk içerisinde çalışacak. Onları gözetecek, anayasayı gözetecek. Ama her şeyden önce milletin birliğini ve bütünlüğünü temsil edecek, en mühim mesele budur. Ekmeğimizi paylaşmaya hazırız ama, vatanımızı paylaşmaya hayır. O işte kırmızı çizgimiz.” DHA