Site icon Turkish Forum

IRAK’TA SON DAKİKA

  - erbil parlamento aaarsiv

 

Şiilerin iktidardaki paylarının artması, Sünnilerin merkezi hükümetin yapısının ve Başbakanın değişmesi, Kürtlerin ise statülerinde yükselme talepleriyle girdiği 30 Nisan Irak Parlamentosu seçimleri üzerinden üç ay geçti.
Başta ABD işgalinin yarattığı travma, ardından yaşanan etnik milliyetçilik ve mezhepçiliğin neden olduğu siyasi karmaşa ve şiddet,seçimlere düşük siyasi beklentileri yansıtmıştı.
Nitekim seçim sonuçları taleplerin karşılanmasına yetmezken,her talep Irak’ın birliği ve dirliğini belirleyecek bir çatışma ortamı oluşturdu.
*
Sonra Irak-Şam İslam Devleti örgütünün (IŞİD) Musul’u, Ramadiye’yi, Ninova’yı,Tuzhurmatu ve Bici’yi, en büyük rafineri Beyci’yi ele geçirmesi ve Selahaddin, Anbar, Diyala ve Bağdat’a yaptığı operasyonlar,
Irak Kürt Bölgesi Yönetiminin Musul’daki olaylardan sonra İŞİD tehditini ileri sürerek en önemli petrol havzasında yer alan Kerkük’ü kontrolüne alması ve bağımsızlıktan bahseder olması,
ABD’nin ise Irak’ın Şii lideri Nuri el Maliki’nin, Sünni azınlık ile uzlaşmayı başaramayacağı, siyasi zeminin istikrarını sağlayamayacağı,sonuçta Irak’ta Başbakan el Maliki’nin olmayacağı yeni bir hükümet istemesiyle,
Irak’ın idari yapısı için değişim, İran’ın ve Rusya’nın bölgedeki jeopolitiğinin de yıkıma uğramasının zilleri çalmaya başladı.

*
Merkezi Hükümet’in,seçimlerin ardından ABD liderliğinde Suudi Arabistan ve Türkiye’nin desteklediği IŞİD terör örgütüne karşı Sünnilerin yaşadığı bölgede yürüttüğü mücadelede eksik kalması, Sünni halk üzerinde kurduğu baskı, IŞİD’in süren operasyonları;
Karmaşık etnik ve dini gruplar arasında ayrışmalara hız verdi, Irak her saat daha fazla siyasi karmaşaya ve istikrarsızlığa boğuldu…

*
Hükümet, bir taraftan siyasi karmaşa ve istikrarsızlığın önüne geçmek üzere İŞİD’in ele geçirdiği, fakat henüz etkinliğini tam olarak kuramadığı bölgelerde örgütü pasifize etmenin yöntemlerini arıyordu.
Öte tarafta Irak’ın Kürdistan Bölgesel Yönetiminin başkenti Erbil’de Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Süleymaniye’de Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasındaki güç mücadelesi de  körüklenmişti…

*
Çünkü,Irak’ta kanlı çatışmalar yaşanır ve bölgede Sykes-Picot sistemi çözülürken,
ABD,İsrail ve Türkiye’nin Kuzey Irak’ta Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemek üzere bağımsız  ve liberal bir Kürt Devletine ışık yakması,
Liberal bir Kürt Devleti olasılığına karşı siyaset yürüten Kürtlere de kendi jeostratejilerini inşa etmenin yolunu açtı.

*
Bu cesaret isteyen gelişmeye Rusya’nın katkısını; BRICS Zirvesi sonuç bildirgesinde yer alan,”Irak’taki durumdan derin endişe duyuyoruz.Krizi yenmeye,ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğünü korumaya çabalayan Irak hükümetine destek gösteriyoruz” ifadesinde aramak gerekiyor…

*
Şimdi, Kerkük ve çevresinin peşmerge kontrolü altında  tutulması başarılır ise YNK’nın Irak Kürdistan’ının birinci gücü haline geleceği düşünülüyor.
Musul ve çevresini İŞİD’e kaptıran KDP ise Kürtlerin kendi kaderlerini belirleme sürecini siyaset ve  diplomasiyle kendi lehine çevirmeye çalışıyor.
PKK ise bu sürecin ulusal birliğin kurulması için fırsat olduğunu savunmakta, o yüzden YNK ile yakınlaşmayı ve beraberce Kürdistan güçleriyle ortak siyasi ve diplomatik platformlar kurmayı ve ulusal birlik stratejisinin yaygınlaştırılmasını öngörüyor.
Rojava’da Kürt-Arap gerginliğini kaşıyan KDP kınanırken,Rojava Kürtlerinin durumunun sürüncemede kalmaması için Suriye rejimiyle netleşmenin gereği isteniyor.

*
Bu çerçevede Başbakan Nuri el Maliki, Irak Kürt Bölgesinden yapılan, İŞİD’e karşı mücadelede merkezi hükümete yardımcı olunabileceği ve IŞİD’in Irak’ta uzun vadeye yayılabilecek sürekliliğinden endişelendikleriyle ilgili açıklamalar üzerinden,
Irak Kürt Bölge Yönetiminde henüz  IŞİD ile bir çatışma yaşanmamasına karşın, süreç içinde olası çıkar alanlarının çatışması halinde iki taraf arasında çatışma yaşanma ihtimalinin yüksek olması potansiyelinden harekete geçmiş bulunuyor.

*
İşte, Maliki’nin haftalık televizyon konuşmasında bir Kürt temsilcisinin Irak Cumhurbaşkanı olacağına ilişkin açıklaması,
Bağdad ile Irak Kürt Bölgesi Yönetimi arasındaki ilişkilerde bir iyileşme koridoru açıldığı,bunun karmaşaya son verilmesinde bir başlangıç adımı olabileceği umudunu yükseltiyor.
Üstelik Irak Meclis Başkanlığı’na Sünni Koalisyon’un oluşturduğu Ulusal Güçler Birliği üyesi olan Selim Abdullah el-Cuburi’nin seçilmesi de,
2003’te gruplar arasında varılan “Cumhurbaşkanı Kürtlerden, Başbakan Şiilerden, Meclis Başkanı ise Sünnilerden seçilsin” diyen gayri resmi anlaşmanın süreceği beklentisini oluşturuyor.

*
Seçimi kazanan,fakat üçüncü dönem başbakanlığı tartışılan Maliki’nin kontrolü sağlaması, doğrusu bir çok farklı etnik ve mezhepsel gruba rağmen nasıl istikrar sağlanacağını muamma da bıraksa da;
Yeniden bir  ulusal birlik hükümetinin kurulması,
Ya da parlamentoda siyasi gruplar arasında geçişkenliğin sağlanmasıyla, 185 sandalyeye ulaşan bir çoğunluk hükümetinin kurulması düşüncesini parlatıyor.
Belki de son noktada Şii iktidarı lehine Maliki’in yer almadığı bir hükümet mi düşünülüyor?

*
Irak’ta Şii iktidarla sağlanabilecek ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğü ya da Irak’ın istikrarının desteklenmesi,bütün ülkelerin çıkarına uygun olmayan garip bir durum oluşturuyor.
Mesela, Irak’ta oluşacak değişimler Türkiye’de AKP iktidarının lehine olabilecektir,ama istikrarlı Irak’ın da AKP iktidarını olumsuz etkileyeceğini görmek gerekiyor.
Ya ABD, ya İsrail?


20.7.2014
Exit mobile version