Eyyamcı Diyanet’ten Erdoğan’a seçim yardımı!

Daha önceki yazılarımda da söyledim; Tayyip Erdoğan, ne pahasına olursa olsun Çankaya köşküne çıkmayı ve iki dönem orada kalmayı kafasına koymuş bulunuyor. Bunun için de devletin ve partisinin bütün imkanlarını seferber etmiş durumda. Adına açılmış yardım hesabına ise şu anda muhtemelen yağmur gibi para yağıyor olmalıdır. Vaktiyle terör örgütünün iki numarası konumunda olan ve sonraki yıllarda Özel Kuvvetler Komutanı General Engin Alan’ın emrindeki bordo berelilerce Kuzey Irak’ta yakalanarak Türkiye’ye getirilen “Parmaksız Zeki” kot adlı Şemdin Sakık’ın kardeşi bile 9000 TL’lik bağışta bulunmuş Erdoğan’ın hesabına. Haberlerde kardeş Namık Sakık’ın Kuzey Irak’la iş yapan bir iş adamı olduğu söyleniyor. Anlaşılan Namık Sakık, terör örgütünün gölgesinde ve himayesinde yapmış olduğu ticaretten elde ettiği paralardan küçük bir katreyi de yardım olarak Tayyip Erdoğan’a aktarmış!

Unutanlar için bir kez daha hatırlatalım; Parmaksız Zeki kot adlı Şemdin Sakık, 1993 yılında dağıtım için Malatya’dan Bingöl cihetine gönderilen ve üstelik de silahsız olan 33 masum Mehmetçiğin, Bingöl’e 20-30 km. kala “Gazik” adı verilen mevkide otobüslerinden indirilerek yakındaki bir dereye götürülüp kurşuna dizilmek suretiyle topluca katledilme olayının emrini veren haindir! Erdoğan, işte böyle bir hainin kardeşinden bile yardım kabul etmiş bulunuyor. Kim bilir belki de Abdullah Öcalan’ın kardeşleri Mehmet Öcalan, Fatma Öcalan ve Kuzey Irak’ta fırıncılık yapan eski terörist Osman Öcalan da yardım etmiştir Erdoğan’a! Doğrusu ya; Ekmeleddin İhsanoğlu’nun jest olarak yaptığı 1000 TL’lik yardımı anında iade ettiren Erdoğan’ın, teröristlerden ve terörist yakınlarından gelen yardımları da anında iade etmesini beklerdik.

Eyyamcı Mehmet Gömez’den Hamisi Erdoğan’a Yapılan Jestler

Tayyip Erdoğan’ın delaletiyle genç yaşta Diyanet İşleri Başkanı olan hadis profesörü Mehmet Görmez’in, hemen her fırsatta hamisi ve velinimeti olan Erdoğan’a destek verdiği artık ayan beyan ortadadır. Hatta bu destek için Mehmet Görmez, Diyanet’in kurumsal kimliği ile emrindeki yüz bini aşkın personeli ve 90.000 camiyi de seferber etmiş bulunmaktadır. Mehmet Görmez’in açılım sürecinin yılmaz savunucusu olduğu öteden beri bilinmektedir. Hazret, üstelik yasalara ve Anayasaya aykırı olarak bizzat Kürtçe mevlit okumaktan tutun da, Kürtçe vaaz ve hutbe okunmasına göz yummaya varıncaya kadar her türlü gayri yasal işlerin altına imza atmakla yetinmemiş, Diyanet’te 1000 kişilik “MELE” kadrosu almak gibi absürt bir uygulamanın da banisi olmuştur. Hatta medyada Diyanet marifetiyle Kur’an’ın Kürtçe çevirisini yaptıracağına ilişkin haberleri de gördü bu gözler.

2013 yılında, şimdilerde “Paralel Yapı” olarak aşağılanan Nur Cemaati’ne şirin görünmek ve bu cemaatin hükümete olan desteğini sürekli hale getirmek için cemaatin fikir öncülü Said-i Nursî’nin “İşârât’ül İ’câz” isimli eserini Diyanet yayını olarak bastırmaya varıncaya kadar ileri giden Mehmet Görmez, 17 Aralık depreminden sonra anında bir “U” dönüşü yaparak sahibinin sesi olmakta karar kılmıştır. Geçtiğimiz Ocak ayında Eskişehir’de yapmış olduğu bir konuşmada Fethullah Gülen hakkında “Herkes kendini hakikatin yerine koymaya kalkışıyor. Allah, biz Müslümanlara hakikatin yolunda olmayı emretti, kendimizi hakikatin yerine koymayı emretmedi. Herkes kendi cemaatini hakikatin yerine ikame etmeye kalkışıyor.” diyerek, cemaate karşı velinimeti olan Tayyip Erdoğan’ın yanında saf tutmakta gecikmemiştir.

İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın,”Nasr Suresi”ni ima ile “Mekke’nin fethi ve insanların büyük kalabalıklar halinde İslam’a girmesi üzerine Hz. Peygamber gururlanıp kibre kapıldı, ancak anında Allah tarafından uyarıldı” anlamında Hz. Peygamber’e iftira niteliğindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Mehmet Görmez; “Nasr suresinin nüzul sebebine bakarsanız, öyle bir şeyi tartışmaya bile gerek kalmaz… Bugüne kadar konuşmadım. Konuşmadığım için hakaret içerikli mailler bile aldım. Ama biliyorum ki bu kişi (Efkan Ala) Hz. Peygamber’e saygılı bir insan. Konuşmama nedenim buydu. Peygamberle ilgili konular husumetlerin aracı olmaması gerekir”(1) diyerek, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden Tayyip Erdoğan’a destek verme ve bu konuda Efkan Ala’nın şahsında hükümete ve Başbakan’a yönelik aleyhteki propagandanın önüne geçmek adına Efkan Ala’nın iftirasına ortak olmuştur.

Oysa, Diyanet’in kendi eserlerinde, örneğin ciddi bir eser olduğu kabul edilen “Kur’an Yolu” isimli tefsir kitabında bile, Nasr Suresi’nin nüzul sebepleri arasında Hz. Peygamber’in Mekke’nin fethi üzerine gurura ve kibre kapılması üzerine Allah tarafından uyarıldığına ilişkin bir bilgi bulunmuyor. Bahse konu surenin genel hükümler içerdiği ve Hz. Peygamber muhatap alınmakla birlikte onun üzerinden bütün müminlerin uyarıldığı belirtilmektedir. Dolayısıyla; Mehmet Görmez, hükümete ve Efkan ala üzerinden seçimlere giden hamisi Tayyip Erdoğan’a sahip çıkma adına bilimsel tarafsızlık ilkesini de ayaklar altına almış bulunmaktadır.

Kendi Çalışanları Mehmet Görmez’i Yalanlıyor!

Allah’tan Diyanet çalışanlarının hepsi Mehmet Görmez gibi değil. Orada bilimsel tarafsızlık ilkesini ve bilim namusunu kaybetmemiş din adamları da var ve onlardan “Alo Fetva Hattı”nda görev yapanlar Mehmet Görmez’in aksine ve tıpkı bizim 3 gün önce yazdığımız gibi(2) şöyle diyorlar Efkan Ala’nın çıkışı konusunda:

“Peygamberde (sav) böyle bir gurur meselesi yoktu. Yanlış, yanlış; kasıtlı söylediyse iftiraya kadar gider. Kasıtlı değil de böyle avamın konuştuğu şekliyle genel bir konuşma yaptı ise bilmeden cahilce yapmıştır, Allah (cc) affetsin deriz. Tevbe etmesi gerekir. Pişman olacak, bir daha yapmayacak onu. Kasıtlı ise daha tehlikeli, peygambere (sav) sen iftira ediyorsun. Bizim peygamberimiz (sav) veya diğer peygamberler vatandaşına dini tebliğ ederken ne diyorlardı? ‘Bu iftiracı, yalancı’ diyorlardı. Ve onun yüzünden toplumlar ceza yemiştir. Yanıltıcı ve günah bir şeydir. O halka söylenilmez. Peygamberlerin sıfatları var. Birisi nedir? İsmet’tir. Her türlü gururdan, enaniyetten, ucubiyetten, her türlü günahlardan korunmuştur. Kim koruyor O’nu (sav)? Allah (cc) koruyor. Onu söyleyenler kimse, umarım yanlışlıkla söylemiştir, hataen söylemiştir… Bilerek konuşuyorsa, küfre kadar gider… Allah affetsin diyoruz. “(3)

Eyyamcı Diyanet’ten Erdoğan’a Yapılan Seçim Yardımı

Mehmet Görmez’in ve dolayısıyla Diyanet’in, Tayyip Erdoğan’a son kıyağı İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlemiş olduğu sözüm ona “İslam Alimleri” toplantısı olmuştur. Evet, yanlış duymadınız; hükümete destek çıkma ve yaranma adına bilimsel tarafsızlık ilkesini ayaklar altına alan bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanı olan zat, İstanbul’da sözüm ona İslam Alimleri’nin katıldığı bir Uluslararası toplantı düzenleyerek Cumhurbaşkanı adayı olan Tayyip Erdoğan’ın propaganda amaçlı konuşma yapmasına zemin hazırlamıştır. Gerçek bir İslam Alimi ve İslam Ülkelerinin çatı örgütü olan İİT’nin 9 sene Genel Sekreterliğini yapan Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu bu toplantıya çağrıldı mı bilmem. Ancak Tayyip Erdoğan, bahse konu toplantıda ayet ve hadislerle örülü çok etkili bir konuşma yapmış, Mehmet Görmez ve şürekâsı da elleri patlayıncaya kadar alkışlamış bulunmaktadırlar.

“Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi” konulu toplantıdaki Konuşmasını İsrail’in Filistinlilere yapmış olduğu saldırılar üzerine temellendiren Tayyip Erdoğan, her zamanki gibi bol bol esti gürledi! “Bir adam, üzerine kilolarca bombayı bağlıyor, gidiyor bir camide, mescitte ibadet edenlerin ya da bir türbede dua edenlerin içinde patlatıyor. Bu acımasızca katliamı işleyen, kendisini Müslüman olarak tarif ediyor ve bu fiili işlerken de tekbir getiriyor. Camide, mescitte, türbede şehid olanların Müslüman olduklarından zaten şüphemiz yok. Örgütler kuruluyor ve bu örgütler kendilerine bir takım İslami etiketler takıyorlar. Müslüman olduklarını, iddia ediyorlar, cihat yaptıklarını savunuyorlar. Az önce hocalarım, İslam bilginleri ifade ettiler. Zaten cihat mefhumunun net açıklığa kavuşması lazım. ‘Fetih’ kelimesinin net açıklığa kavuşması lazım. ‘Cidal’ kelimesinin net açıklığa kavuşması lazım. Acaba bu mefhumlar, bu kavramlar nedir? Bunun içeriğinin ortaya konulması lazım.” diyerek IŞİD’i tarif etti ama nedense bu örgütün adını yine anmadı Tayip Bey. Suriye’den Mısır’a, Irak’tan Filistin’e, Myanmar’dan, Patani’ye kadar gidip gelmediği yer kalmadı kürsüde!(4).

Filisin Sorununu Çözecek Olan Ulema Değil Umeradır!

Filistin sorununu çözmek ve İslam ülkelerinin dikkatini bu soruna çekmek, muhtemelen Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Diyanet tarafından “İslam Bilgini” kılıfı altında İstanbul’a çağrılan adamların görevi değildir. İstanbul’da birkaç günlüğüne güzel bir gün geçirmenin ve milletin cebinden hazırlanan mükellef sofralarda iftar açmanın ve sahur yapmanın dışında yapacakları bir şey de yok aslında. Çünkü bu tür sorunları çözmek ulemanın (İslam alimlerinin) görevi değil, ümeranın (İslam devletlerini yöneten sivil ve askeri üst dereceli bürokratların ve siyasilerin) görevidir. Böyle bir toplantı düzenlemekle Tayyip Bey ve hükümeti, kendi sorumluluklarını başkalarına yansıtma peşindedirler. Anlaşılan Tayyip Bey’e göre; Filistin Sorunu’nu çözmek de Ulemanın ve fukahanın görevleri arasında bulunuyor!

Önceki gün (16.07.2014) Sakarya şehir meydanında yapmış olduğu konuşmada, “Eeey Mahape, Eeey Cahape ve Eeey diğeri” diyerek muhalefeti “İsrail’i kınamamakla” eleştiren Tayyip Bey’e hatırlatalım ki; siz IŞİD’i tarif edip ismini bile zikredemezken, muhalefeti dünyanın tanıdığı bir devlet olan İsail’i tenkit edememekle itham etmeniz olacak şey değildir. Ki; muhalefetin İsrail’in yaptıklarına onay verdiğini hiç sanmıyorum. Öte yandan siz tenkit ediyorsunuz da ne oluyor? İsrail yine bildiğini okuyor? Son bir haftada katlettiği Filistinli sayısı tam 208 ve İsrail’in bu günahında sizin de payınız bulunmaktadır! Eğer gereksiz yere ve elbette iç politikada prim yapma adına İsrail ile bütün köprüleri atmasaydınız, şimdi İsrail ile diyaloga girer ve iki taraf arasında arabuluculuk yapma şansınız olurdu. Sizin fevri çıkışlarınız yüzünden Türkiye o şansı da yitirdi. Sizin yapmanız gerekeni ise sizin tu kaka diyerek karşı çıktığınız Mısır’ın yeni lideri Abdülfettah El-Sisi yapıyor iyi mi?

Ağzını açtıkça İsrail’e hakaret eden Tayyip Bey’e hatırlatalım ki; medya sizin mahdum Burak Erdoğan’ın İsrail ile ticaret yaptığına ve oğlunuzun 95 m. uzunluğundaki gemiciği Safran-1’in İsrail limanlarında mal boşaltıp, mal yüklediğine ilişkin haberlerle çalkalanıyor(5). Haberlere göre; Davos’ta sebep olduğunuz yapay kriz Türkiye ile İsrail arasındaki ticarete hiç yansımamış. İki ülke arasında 2011 yılında 4 milyar 22 milyon dolar olan dış ticaret, 2013 yılında 4 milyar 858 milyon dolara yükselmiş bulunuyormuş(6). Türkiye ile İsrail arasındaki toplam dış ticaret hacmi, 2014 yılının ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27,6 oranında artış göstererek 1 milyar 294,2 milyon dolara yükselmiş. Türkiye’nin, İsrail’e gerçekleştirdiği ihracat, bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29,6 oranında artış göstermek suretiyle 781,9 milyon dolar olarak, İsrail’den yapılan ithalat ise bu yılın ilk altı ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24,7 oranında artarak 512,3 milyon dolara çıkmış(7). Dolayısıyla; bence siz, Türk halkını büyük ölçüde kekliyor ve gerçekleri aynı ölçüde hackliyorsunuz Tayyip Bey!
_____________
1-http://www.samanyoluhaber.com/politika/Efkan-Alanin-o-sozleri-icin-ne-dedi/1056370/ &
,
2-http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi89662-Dindar_Toplum_Projesinin_Cigirtkanlari_ve_Efkan_Alanin_Peygambere_Iftirasi.html
3-http://www.zaman.com.tr/gundem_diyanetten-efkan-ala-fetvasi-tevbe-etmesi-gerekir_2231975.html
4-http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/erdogan-israilin-sistematik-soykirim-girisimine-sahit-oluyoruz. Patani: Tayland’ın güneyinde Müslüman nüfusun yaşadığı bölge.
5-http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/haber89739-Basbakan_Erdoganin_oglu_Israil_ile_ticaret_yapiyor.html,
6-http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/haber89739-Basbakan_Erdoganin_oglu_Israil_ile_ticaret_yapiyor.html,
7-http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/7017206.asp


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir