İlgili ilgisiz herkes İslam uzmanı, siyaset uzmanı, devlet uzmanı, uluslarası ilişkiler uzmanı, hukuk uzmanı, ahlak uzmanı. Gazeteleri okuyunca, TV’lere bakınca, konuşma hastalığına tutulmuş siyasetçileri görünce, her şeyi bilen kitapsız profesörlerin yorumlarını dinledikçe, toplumda cinayet, intihar, fuhuş, hırsızlık çoğaldığını dehşetle takip ettikçe, çok az insanın refah içinde çoğunluğun ise yüzlerinin asık olduğunu gözlemledikçe,Türkiye’nin ve İslam dünyasının tablosunu görmek mümkün.
Ülkeyi çok iyi yönettiklerini, her şeyin çok iyi olduğunun zannında olan; demokrasi, demokratikleşme, açılım, millet arkamızda sakızı çiğneyenlerin Deve mi, Kuş mu olduklarını düşünürüm!
Hikâyeyi bilirsiniz… Hani, devekuşuna sormuşlar ya; Deve misin, Kuş musun?.. O da, Ben deveyim demiş… O halde Koş demişler… Ben kuşum, koşamam demiş… Madem kuşsun, o halde uç! demişler… Ben deveyim, uçamam! demiş.
Yani, ne develiğin gereğini yerine getirebilmiş, ne de kuşluğun!..
Bence, aynı soruyu, dinci görüntülü kişilere de sormak gerek. Siz; Müslüman mısınız, münafık mısınız?
Ne diyeceklerini, nasıl cevap vereceklerini gerçekten merak ediyorum. Çünkü bunların Müslümanlıkları da sahte, sözleri ve yaptıkları da.
Aynen devekuşu gibiler. Ne develer, ne de kuşlar.
Ama, şu da var: İşlerine geldiğinde hem develiği, hem de kuşluğu çok iyi kullanıyorlar.
Münafık, kafirden daha alçaktır.
Türkiye’nin ve İslam dünyasının en büyük problemi, öyle olanlar değil, öyle görünenlerdir. İnsanlar, yanlış da olsa, samimi olarak bir yolda yürüyor ise, ondan bir zarar gelmez.
Ama öyle değil de, öyle görünüyor ise; böylelerinden uzak durmak ve onlardan korkmak gerekir! Öyle görünenler olarak münafıkları gösterebiliriz.
Kur’an’da 3 sınıf insandan söz edilir. Mü’minlen, Kâfirler ve bir de münafıklar.
Ve buyrulur ki; Münafıklar, kâfirlerden daha tehlikelidir. Ve hatta, daha alçaktırlar.
Niçin? Çünkü, kâfir olanı yani Müslüman olmayanı herkes bilir ve ona göre tavır alır. Ama münafıklar; kâh Müslüman görünürler, kâh kâfirlerle iş tutarlar. Yani, fırıldaktırlar. Dolayısıyla, onlara güven olmaz.
Aynı tehlike, müslümancılık oynayan münafıklar için de geçerlidir.
Müslüman geçinenlerden kork.
Zira, her zaman yazdığım gibi; Bu ülkede, Samimi Müslümanlar evet vardır.
Ama, Müslüman geçinenler ile Müslümanlıktan geçinenlerin sayısı da yabana atılmayacak kadar çoktur! Aynı düşünce; milliyetçi, demokrat liberaller için de geçerlidir.
Gerçekten de; Türkiye’nin bağımsızlığını ve bağlantısızlığını savunup, bu ülkenin peyk olup sömürülmesine karşı çıkan ve bunun da gereğini yapan samimi Müslümanlar, demokratlar, milliyetçiler, ulusalcılar, liberaller vardır.
Yine; Müslüman geçinenler de vardır. Hem, Emperyalist ABD’nin AB’ın, Türkiye üzerindeki baskısına hayır diye nutuk atarlar, hem de kapağı oralara atarlar, onların sözcüsü olur, katliamlarına soygunlarına sessiz kalırlar. Vatanın, milletin varlığını ve bekasını düşünenlere yönelik linçte yer alırlar. Bu ne perhiz, bu ne turşu. Müslüman geçinenler böyle.
Bir de Müslümanlıktan geçinenenler var. Gazetelerdeki yazılar ve TV’lerdeki konuşmalara yansıyan diyalogları hatırlarsanız, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
Bunlar, Müslüman mıdırlar, Müslüman geçinenlerden midir, yoksa Müslümanlıktan geçinenlerden mi?
Bir başka şekliyle sorarsak; Devekuşu mudurlar, yoksa deve veya kuş mu?
Ama, şurası bir gerçek: cahil kesimi ve samimi insanları iyi aldatıyorlar ve malı iyi götürüyorlar.
Günün Sözü: Yaşarken de, öldükten sonra da iyi anılmak istiyorsan dürüst ol.