NECDET BULUZ
Irak’da Musul’u birkaç saat içinde ele geçiren, Bağdat yönetimini zorlayan, Suriye’de yayılan ve bize komşu haline gelen Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)’ın, dur durak bilmeyen bu eylemlerine bütün dünya seyirci kalıyor. Kafa kesen, Şii düşmanlığı yanında mezhep fark etmeden önüne geleni vahşice doğrayan bu örgüt, arkasında bir güç olmasa, bir yerlerden destek görmese bugünkü hale gelebilir mi? Terör örgütü, bölgedeki Türkmen katliamından sonra şimdi de Kürtlerle savaşmaya başladı.
IŞİD’ın arkasındaki güç Amerika’dır. Bu örgütü şu an için kullanıyor. Burada iki önemli hedef var. Birincisi Ortadoğu’da Rusya’nın önünü kesmek, ikincisi de İsrail yayılmacılığının önünü açmak. IŞİD teröristlerinin çoğunun Amerikan pasaportu taşıdığı, hepsinin kayıtlarının CIA’da olduğu biliniyor. Çeçen, Gürcü, Mısır, Libya, Suudi Arabistan, Türk ve Avrupa’nın birçok ülkesinden kiralık tutulan teröristler Gürcistan’ın Pankisi bölgesinde ve Ürdün’de bir araya getirilip eğitildiler.
IŞİD’ın Irak topraklarını altını üstüne getirdiğine bakmamak gerekiyor. Çünkü örgüt işi bitince yok edilecek. Irak’ın da, Suriye’nin de üç bölgeye ayrılması BOP çerçevesinde işletiliyor. Amerika’nın “Böl, parçala, yönet” anlayışı ile İngiltere ile başlattığı bu süreç, Rusya’nın da Ortadoğu’daki etkinliğini kırıp, İsrail’in daha rahat hareket etmesini sağlayacak.
Bölgede bir Kürt Devleti’nin kurulması ve İsrail’in yayılmacılığının önünün açılması da IŞİD’ın eylemleri sonunda daha belirgin hale gelmiştir. Bölgedeki zengin petrol kaynaklarına el koyan Barzani’yi yönetenlerin İsrail olduğunu unutmamak gerekiyor. Aslında IŞİD’ın bu eylemlerine sessiz kalmakla, İsrail’in yayılmacı politikalarına hizmet ediyoruz. Bugüne kadar da bizi yönetenler IŞİD için “Terörist grup” diyemediler.
Sayıları 10-15 bin dolayındaki bir grubun bölgede böylesine kan dökmesi, terör estirmesi arkasında güç veya güçler olmasa yapması mümkün mü? Ellerinde yüklü paralar, ele geçirdikleri ağır silahlarla özellikle bölgeyi cehenneme çeviren, mezhep çatışmalarını körükleyen, İran’a da gözdağı veren IŞİD’ın hiç kimse kuşku duymasın arkasında Amerika, İngiltere ve İsrail vardır. Elindeki teknolojik zenginliğe rağmen Amerika’nın olaylara kılını kıpırdatmaması, hiçbir şeye müdahaleden yana olmaması düşündürücü değil mi?
Ortaya çıkan tabloya baktığımızda, PKK’nın da bu süreçten istifa etmeye başlamış olduğunu görmekteyiz. Ulusal Birliğin kurulması ve bazı hakların elde edilmesi konusunda bu günleri çok önemli fırsat olarak değerlendirenlerin hedefinde Bağımsız Kürdistan Devleti vardır. IŞİD, dikkat edilecek olursa birçok alanda kullanılıyor ve taşlar yerinden oynatılıyor. Çünkü dış güçler, bölgede böylesine bir oyun oynanmasını istiyorlar. Bu oyunun bozulmamasında Türkiye’den gördükleri yardım ve destekle de bugünkü yönetimin devam etmesinde bir sakınca görmüyorlar.
Özetleyecek olursak, bölgede geniş bir coğrafyada IŞİD sayesinde Sünni bir devletin kurulması gerçekleştirilecek. Hem ırak, hem Suriye Sünni, Şii ve Kürt bölgelerine ayrılacak. Taşlar yerine oturunca da IŞİD’ın görevi bitecek. Bu örgütün kalıcı olmayacağını söyleyebiliriz.
Bazı Batılı uzmanlar ve kaynaklar, IŞİD’ın arkasında Suudi Arabistan, Katar, bazı Körfez ülkeleri ile Türkiye’nin de yer aldığını iddia ediyor. Nitekim İran’ın IŞİD karşısındaki tutumu üzerine Suudi Arabistan “Bu işe karışmayın” uyarısı yapmamış mıydı? Özellikle muhalefet ve HDP sözcüleri Suriye sınırında IŞİD militanlarının rahatça giriş-çıkış yaptıklarını söylemediler mi? Yaralanan militanların Türkiye’de tedavi edildikleri yolunda iddialar yok mu? Katar’dan bu işler için TIR’lar dolusu Dolar’ların geldiği söylentileri yalanlanıyor mu?
IŞİD, şimdi bölgedeki otorite boşluğundan istifade ederek, çizilen harita çerçevesinde Sünni güç bloğunu oluşturuyor. Yakında ele geçirilen bu yerlerde Sünni Federal Bölge kurulmuş olacak. Sonunda da hem Irak’ın, hem Suriye’nin idari yapısı değişecek.
Bizi ilgilendiren bundan sonraki gelişmeler olacak. Bugüne kadar izlediğimiz bu politikalar sonunda bölgedeki harita değişikliğinden en fazla etkilenen ülkenin Türkiye olacağını görmemek, en büyük yanılgıdır. Her geçen gün daha da köşeye sıkıştırılacağımız günlerin ayak seslerini duyar gibiyiz.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın