Türkmenler öldürülmüyor mu?…

NECDET BULUZ

 

Cumhurbaşkanlığı seçim gezilerini sürdüren Başbakan Erdoğan, AK Parti Hükümeti’nin Suriye politikalarını eleştirenlere de yanıt veriyor. Özellikle Suriye’den ülkemize sığınan ve sayıları bir milyonu geçen sığınmacılar için “Ne yapmamız lazımdı? Bombalar altında ölmelerini mi beklemeliydik? Onlara kucak açarak doğru bir hareket içinde olduk” diyor.

 

Konuya insani yönden baktığımızda Erdoğan’a hak verebiliriz. Ancak, Suriye’de aylardır zulüm gören, öldürülen, her önüne gelenin tokat attığı Türkmenler için Hükümet olarak neler yapıldı, bunu da sormak bizim hakkımızdır. Gelen yardım isteklerinin hiç birini duymadık, soydaşlarımızı yalnız bıraktık, öldürülmelerini, yok edilmelerini sadece seyrettik.

 

Kaldı ki, Türkmenler hem Suriye, hem muhalif, hem de IŞİD militanlarınca kıyıma uğratıldı. Suriye’de iç savaşın başladığı günden bugüne kadar bu topraklarda yaşayan soydaşlarımız için ne yapıldı? Suriye Türkmenleri ilgilileri her açıklamalarında “Türkiye’den yardım almadık, Türkiye bizi yalnız bıraktı” demediler mi?“Suriye’deki Türkmenlere yardım malzemesi gönderiyoruz “diyenler neden bu suçlamalara yanıt veremiyor?

 

Aynı oyun Irak’ta Musul, Kerkük, Tuzkurmatu’da da oynanıyor. Bir yandan Barzani’nin baskısı, diğer yandan IŞİD’ın kelle alması ile buradaki soydaşlarımız, belki de tarihte görülmemiş bir kıyımın içinde oldular. Yerlerinden, yurtlarından kovuldular. Canlarını kurtarabilenler Kürt bölgelerine sığınıp, sığınmacı durumunda kaldı. Birçok Türkmen Köyü ortadan kaldırıldı. Öldürülenlerin başları gövdelerinden ayrıldı. Bunları seyretmedik mi?

 

Başbakan, şimdi kalkmış, Suriye’den gelen sığınmacılar için mangalda kül bırakmıyor. Adı geçen ülkelerde öldürülen, yok edilen, yardım bekleyen Türkmen kardeşlerimiz için de aynı çaba neden gösterilmedi? Bırakın onları kurtarmayı, kendilerini korumak için istedikleri silahları, diğer insani yardım malzemelerini bile göndermedik. Adı Türk olan kim olursa olsun, hangi noktada yaşarsa yaşasın öyle görünüyor ki bazılarını ilgilendirmiyor. Arap milliyetçiliği ön planda tutuluyor. Özellikle Türkmenlerin alevi olması her nedense düşman gibi görülüyor. Mezhep ayırımcılığı yapmadıklarını söyleyenler hiç mi bu tabloyu görmüyor?

 

Şimdi, Suriye’den gelen sığınmacılar kendileri için hazırlanan kampların dışına taştılar. Büyük kentler başta olmak üzere her tarafa yayıldılar. Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş gibi illerde olaylar da çıkarıyor ve halkın huzurunu da kaçırıyorlar. Sığınmacılar arasında çeşitli aşırı İslami terörist grupların adamlarının da var olduğu söyleniyor. Suriye sınırı yolgeçen hanına dönmüş. Birçok ülkenin ajanının da aynı bölgede faaliyette olduğu iddialar arasında. Zaten, Suriye politikalarını eleştirenler, canlarını kurtarmak için kaçanlardan değil, sınırdaki ve sınıra yakın yerleşim birimlerinde faaliyet gösteren örgüt ve ajanlardan şikâyet ediyor, rahatsızlıklarını dile getiriyor.

 

Bu satırlar yazılırken, konumuzu ilgilendirdiğinden Türkmen Birliği’nden bize gönderilen “Kerkük’te Kanlı Petrol Savaşının Kirli Oyunları” başlıklı yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz. Çünkü sadece bugünkü AK Parti Hükümeti değil, geçmişteki hükümetlerin de Kerkük’e ve Türkmenlere gerektiği gibi sahip çıkmadığını görmekteyiz.

 

“Anlaması güç olmayan husus ise, Kerkük petrollerinin, bağımsızlık için Kürtlere gerekli olan ekonomik kaynağı sağlayacak olmasıdır. Neçirvan Barzani’nin, “Kerkük’ü, petrolü için değil, geçmiş acılarımızın şehri olduğu için istiyoruz” demesi de zaten kimseye pek inandırıcı gelmiyor. Kürtlerin, Türkmen şehri Kerkük’te ne acıları olabilir? Aslında Türkmenlere büyük acılar yaşatan Kürtlerdir.Kürtler, 14-17 Temmuz 1959’da, Kerkük’ün sokaklarını Türkmenlerin kanlarıyla kızıla boyadılar. Tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen ve üç gün üç gece süren katliamda, yüzlerce Türkmeni acımasızca ve hunharca katlettiler, kurşuna dizdiler, cesetlerin iplerle bağlayarak caddelerde sürüklediler. “Kerkük Katliamı’nın” üstünden 55 sene geçmesine rağmen acılarımız hala dinmedi. Türkmenlerin yerini yurdunu işgal ettiler ve tüm haklarını gasp ettiler. Kürtler, Kerkük’ün yerel halkı iseler neden Kürtler tüm dünyanın gözü önünde Kerkük’ün nüfus ve tapu kayıtlarını imha ettiler, devlet dairelerini, okulları, insanların evlerini, özel araçlarını ve iş yerlerini yağmaladılar? İnsan kendine ait olan bir şehri talan edip, yağmalar mı hiç? Kürtler, Kerkük’ün yerel halkı iseler tarih, medeniyet ve kültür mirasları nerede? Yok.”

Gerek Suriye, gerekse Irak’daki Türkmenler ile ilgili geniş bir yazıyı ve yorumlarımızı önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız. Gerçekten bugün bu soydaşlarımızın yaşadıklarını hiç kimse yaşamıyor. Üstelik hiçbir ülke de kendi soydaşını bu kadar yalnız bırakmıyor.

 

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

             necdetes@mynet.com

          

 

 

 

 

 

NECDET BULUZ

 

Cumhurbaşkanlığı seçim gezilerini sürdüren Başbakan Erdoğan, AK Parti Hükümeti’nin Suriye politikalarını eleştirenlere de yanıt veriyor. Özellikle Suriye’den ülkemize sığınan ve sayıları bir milyonu geçen sığınmacılar için “Ne yapmamız lazımdı? Bombalar altında ölmelerini mi beklemeliydik? Onlara kucak açarak doğru bir hareket içinde olduk” diyor.

 

Konuya insani yönden baktığımızda Erdoğan’a hak verebiliriz. Ancak, Suriye’de aylardır zulüm gören, öldürülen, her önüne gelenin tokat attığı Türkmenler için Hükümet olarak neler yapıldı, bunu da sormak bizim hakkımızdır. Gelen yardım isteklerinin hiç birini duymadık, soydaşlarımızı yalnız bıraktık, öldürülmelerini, yok edilmelerini sadece seyrettik.

 

Kaldı ki, Türkmenler hem Suriye, hem muhalif, hem de IŞİD militanlarınca kıyıma uğratıldı. Suriye’de iç savaşın başladığı günden bugüne kadar bu topraklarda yaşayan soydaşlarımız için ne yapıldı? Suriye Türkmenleri ilgilileri her açıklamalarında “Türkiye’den yardım almadık, Türkiye bizi yalnız bıraktı” demediler mi?“Suriye’deki Türkmenlere yardım malzemesi gönderiyoruz “diyenler neden bu suçlamalara yanıt veremiyor?

 

Aynı oyun Irak’ta Musul, Kerkük, Tuzkurmatu’da da oynanıyor. Bir yandan Barzani’nin baskısı, diğer yandan IŞİD’ın kelle alması ile buradaki soydaşlarımız, belki de tarihte görülmemiş bir kıyımın içinde oldular. Yerlerinden, yurtlarından kovuldular. Canlarını kurtarabilenler Kürt bölgelerine sığınıp, sığınmacı durumunda kaldı. Birçok Türkmen Köyü ortadan kaldırıldı. Öldürülenlerin başları gövdelerinden ayrıldı. Bunları seyretmedik mi?

 

Başbakan, şimdi kalkmış, Suriye’den gelen sığınmacılar için mangalda kül bırakmıyor. Adı geçen ülkelerde öldürülen, yok edilen, yardım bekleyen Türkmen kardeşlerimiz için de aynı çaba neden gösterilmedi? Bırakın onları kurtarmayı, kendilerini korumak için istedikleri silahları, diğer insani yardım malzemelerini bile göndermedik. Adı Türk olan kim olursa olsun, hangi noktada yaşarsa yaşasın öyle görünüyor ki bazılarını ilgilendirmiyor. Arap milliyetçiliği ön planda tutuluyor. Özellikle Türkmenlerin alevi olması her nedense düşman gibi görülüyor. Mezhep ayırımcılığı yapmadıklarını söyleyenler hiç mi bu tabloyu görmüyor?

 

Şimdi, Suriye’den gelen sığınmacılar kendileri için hazırlanan kampların dışına taştılar. Büyük kentler başta olmak üzere her tarafa yayıldılar. Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş gibi illerde olaylar da çıkarıyor ve halkın huzurunu da kaçırıyorlar. Sığınmacılar arasında çeşitli aşırı İslami terörist grupların adamlarının da var olduğu söyleniyor. Suriye sınırı yolgeçen hanına dönmüş. Birçok ülkenin ajanının da aynı bölgede faaliyette olduğu iddialar arasında. Zaten, Suriye politikalarını eleştirenler, canlarını kurtarmak için kaçanlardan değil, sınırdaki ve sınıra yakın yerleşim birimlerinde faaliyet gösteren örgüt ve ajanlardan şikâyet ediyor, rahatsızlıklarını dile getiriyor.

 

Bu satırlar yazılırken, konumuzu ilgilendirdiğinden Türkmen Birliği’nden bize gönderilen “Kerkük’te Kanlı Petrol Savaşının Kirli Oyunları” başlıklı yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz. Çünkü sadece bugünkü AK Parti Hükümeti değil, geçmişteki hükümetlerin de Kerkük’e ve Türkmenlere gerektiği gibi sahip çıkmadığını görmekteyiz.

 

“Anlaması güç olmayan husus ise, Kerkük petrollerinin, bağımsızlık için Kürtlere gerekli olan ekonomik kaynağı sağlayacak olmasıdır. Neçirvan Barzani’nin, “Kerkük’ü, petrolü için değil, geçmiş acılarımızın şehri olduğu için istiyoruz” demesi de zaten kimseye pek inandırıcı gelmiyor. Kürtlerin, Türkmen şehri Kerkük’te ne acıları olabilir? Aslında Türkmenlere büyük acılar yaşatan Kürtlerdir.Kürtler, 14-17 Temmuz 1959’da, Kerkük’ün sokaklarını Türkmenlerin kanlarıyla kızıla boyadılar. Tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen ve üç gün üç gece süren katliamda, yüzlerce Türkmeni acımasızca ve hunharca katlettiler, kurşuna dizdiler, cesetlerin iplerle bağlayarak caddelerde sürüklediler. “Kerkük Katliamı’nın” üstünden 55 sene geçmesine rağmen acılarımız hala dinmedi. Türkmenlerin yerini yurdunu işgal ettiler ve tüm haklarını gasp ettiler. Kürtler, Kerkük’ün yerel halkı iseler neden Kürtler tüm dünyanın gözü önünde Kerkük’ün nüfus ve tapu kayıtlarını imha ettiler, devlet dairelerini, okulları, insanların evlerini, özel araçlarını ve iş yerlerini yağmaladılar? İnsan kendine ait olan bir şehri talan edip, yağmalar mı hiç? Kürtler, Kerkük’ün yerel halkı iseler tarih, medeniyet ve kültür mirasları nerede? Yok.”

Gerek Suriye, gerekse Irak’daki Türkmenler ile ilgili geniş bir yazıyı ve yorumlarımızı önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız. Gerçekten bugün bu soydaşlarımızın yaşadıklarını hiç kimse yaşamıyor. Üstelik hiçbir ülke de kendi soydaşını bu kadar yalnız bırakmıyor.

 

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

             necdetes@mynet.com

          

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

NECDET BULUZ - 1 t türkmen4

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir