14.07.2014 00:00
Artık bir CIA tasarımı olduğu delilleriyle ortaya çıkan IŞİD örgütü, Irak ve Suriye’de Müslümanları boğazlarken, fırsattan istifade, İsrail de Gazze’deki Müslümanları katlediyor. Geçen yıl bu zamanlar, Gazze’ye gideceğini söyleyen ve hâlâ gidememiş olan Tayyip Erdoğan ise şimdi IŞİD’e “Türk rehineleri bırak” diye ricada bulunuyor!
Aslında Musul’daki rehine olayı, Türkiye’nin Irak’taki katliama müdahale etmemesi veya edememesi için düzenlenmişti. Nitekim AKP iktidarı, rehineleri bahane ederek, Irak’ta Şii Türkmenlerin katledilmesini ve Kerkük’ün Barzani kuvvetleri tarafından işgal edilmesini seyrediyor.
***
1995 yılında ABD adına, Dinesh D’Souza’nın “Biz İslam köktenciliğini dönüştürmeliyiz. Onları liberalleştirmeliyiz” diye başlattığı fikir jimnastiği, CIA görevlisi Graham Fuller’in “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” vizyonu ile birlikte, Türkiye’yi “İslam dünyası içinde bir Truva atı” olarak kullanarak bütün Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırmak girişimine işte böyle dönüştürüldü.
Fuller, “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” diye kitap yazdığı zaman, Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarma projesini Osmanlıcılık diye gösterecekti.
CIA ajanları Graham Fuller ve Paul Henze, 1980’li yıllardan itibaren, “Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam’dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir” demeye başlamıştı.
Daha sonra “ordu içinde bölünmeler stratejisi”ni takip ettiler. Başaramayınca, doğrudan orduya operasyon yaptılar!
Büyük Ortadoğu Projesi’ni de “Yeni Osmanlı coğrafyası” diye yutturdular! O harita, Büyük İsrail haritasıdır.
***
Büyük Orta Doğu Projesi’ni uygulayabilmek için “İslam içi çatışma stratejisi”ni geliştirdiler. Müslümanları birbirine kırdıracak stratejiyi hayata geçiren ülkeler ise Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt’tir!
IŞİD’i tasarlayan, Bağdadi adını verdikleri kişiyi lider olarak yetiştiren CIA’dır. Örgütün başlangıç sermayesi olan 30 milyon doların Katar’dan gönderildiğini Bağdadi’nin cezaevi arkadaşları Arap televizyonlarında anlattı. Suriye’de iken örgütün lojistik desteğini AKP iktidarının verdiğini bizzat Tayyip Erdoğan açıklamıştı. Tabii muhalif gruplara verilen lojistik destekten bahsediyordu. Suriye’ye gönderilen TIR’ların IŞİD’in kuruluşu ile ilgili olduğunu da artık herkes anladı!
Şimdi bütün bunlar ne demektir?
Bu olaylar, Türkiye, Suudi, Arabistan, Katar, Kuveyt, Mısır, Fas, Tunus gibi İslam ülkelerini yönlendirenlerin, emperyalist projeleri hayata geçirmek içen çalıştığını, kendi ülkelerine de İslam’a da ihanet ettiklerini gösterir. Dolayısıyla, böyle bir siyasi yapılanma içinde İslam dünyasının hiçbir kurtuluş ümidi olamaz.
Kurtuluş ümidi, söz konusu İslam ülkeleri halklarının, emperyalistlerle iş birliği içindeki kendi siyasi iktidarlarını alaşağı etmesi ile ancak söz konusu olabilir.
***
Tayyip Erdoğan, 2011’in Mart ayında “Türkiye, mevcut rejimiyle, demokrasi tecrübesiyle, bugün ulaştığı ileri demokratik standartlarla, değişimi yöneten iradesiyle, İslâm ile demokrasinin yan yana olabileceğini tüm dünyaya başarılı şekilde göstermiştir” diyordu. Bu yaklaşımın ardında, “Mevcut rejimle bu kadarını yapabildik, rejimi de değiştirdikten sonra bakın daha neler yapacağız” zihniyeti vardı.
İşte Graham Fuller’e ait olan Tayyip Erdoğan’ın Yeni Türkiye vizyonu, Abdullah Öcalan’ın da hayal ettiği, federal cumhuriyetlerden oluşan yeni devletin rejimidir.
Dolayısıyla gerçek bir kurtuluş için Türk halkının “bilinçli hipnoz”dan uyandırılması gerekir!
Yeniçağ
Bir yanıt yazın