SEN KİİM, SAMSUN’A ÇIKMAK KİM?

Samsun’a çıkmak öyle basit bir iş değil…

Çocuk oyuncağı hiç değil…

Öyle her isteyen, “Ben Kurtuluş Savaşı başlatıyorum” diye Samsun’a çıkamaz…

Hele hele BOP Eş Başkanları, Amerikan – İsrail uşakları hiç çıkamaz…

Önce antiemperyalist olmak gerekir çünkü…

Ayrıca yürek ister…

Hem de mangal gibi yürek…

Cesur olmak gerekir…

Yedi Düvelin işgali altındaki topraklara çıkmak için yiğit olmak, ölümü göze almak gerekir…

Yeri geldiğinde tüm mevkii, makamı, tüm resmi sıfatları bırakabilmek…

Bunun için Mustafa Kemal olmak gerekir…

Eski, köhne bir vapura binip, fırtınalı bir havada engin denizlere açılmak…

Peşinde de İngiliz gemileri…

Seni takip etmeli…

Ama sen yine de yoluna devam etmelisin…

Tüm vatan İngiliz, Fransız emperyalistleri tarafından işgal altındayken, sen on sekiz subay arkadaşınla birlikte, yanına bir tek koruma almadan çıkabilmelisin Samsun’a… Emniyetini, korunmanı halkına bırakmalısın…

Halkına güvenmelisin…

Binlerce kişilik koruma ordusuna değil…

Ne dersin? Yapabilir misin bütün bunları?

Oysa biz (yeri gelmişken hemen söyleyelim) senin Gezi olayları sırasında yurt dışına kaçtığını duymuştuk…

Samsun’a cumhuriyet yıkıcılığı yapmak, ülkeyi parçalamak, bölmek için çıkılmaz…

Samsun’a laikliği, özgürlüğü, demokrasiyi yıkmak, özgür vatandaşı kul, köle, tebaa yapmak için çıkılmaz…

Samsun’a İslam Cumhuriyeti kurup laikliği, çağdaşlığı ayaklar altına almak için çıkılmaz…

Ya ne için çıkılır?

Tam bağımsızlık için çıkılır… “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER…” diyebilmek, sonra da Cumhuriyeti kurup, laik düşünceyi, özgürlüğü, demokrasiyi tüm yurda yaymak, saltanata, hilafete son vermek için çıkılır.

Sonraa, Samsun’a çıkacak olanın alnı açık, yüzü ak olmalı…

Hiçbir yolsuzluk, hırsızlık dosyası bulunmamalı…

Samsun’a hem cumhurbaşkanı, hem Başbakan, hem meclis başkanı, hem parti başkanı, hem yargıç, hem savcı olmak için asla çıkılmaz…

Ama biz biliyoruz ki bir gün adaletin karşısına zanlı olarak çıkacaksın… Tüm cinayetlerin, yolsuzlukların, ihanetlerin hesabını soracaklar senden…

Bebek katili APO ve ABD CONİ’leri ile kapalı kapılar arkasında ne konuştuğunu, nasıl anlaştığını, vatanı nasıl böldüğünü soracaklar…

Bugün devlet gücüyle, baskıyla, korkuyla konuşturmadığın kişiler yarın yargıcın önüne tanık olarak çıkacaklar…

Bol bol konuşacaklar…

Anlatacaklar…

En yakınların, en yakınındakiler bile bülbüller gibi ötecekler…

Şaşırıp kalacaksın…

Ve 2023 için tasarladığın  “Türkiye Birleşik İslam Cumhuriyeti” devletini asla göremeyeceksin…

([email protected])

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir