İsmet İnönü’nün torunu, CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eski cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü’ye ilişkin sözlerine, “yalan” ve “iftira” derken, “Başbakan’ın, yönetimden ayrılmasının üzerinden 64, ölümünden 40 yıl geçmesine rağmen, hâlâ hedefindeki İnönü’yü karalamak için, sık sık iftiralara başvurmak zorunda kalması ise tarih önünde ibretle izlenmektedir” dedi.
CAMİDE İÇKİ İÇİLDİ DE DEMİŞTİ
Bilgehan yaptığı açıklamada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, eski cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü’ye ilişkin sözlerine yanıt vererek şöyle dedi:
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Camide içki içildi’, ‘Türbanlı kadın linç edilmek istendi’, ‘Tek parti döneminde camiler kapatıldı’ benzeri yalanlarına yakın tarihten bir halka daha eklemek niyetindedir. Başbakanın, yürüteceği kampanya boyunca, 11 Kasım 1938’de TBMM’nin askerler tarafından kuşatıldığını ve İsmet İnönü’nün bu şekilde Cumhurbaşkanı seçildiği yalanını sürekli yineleyeceği anlaşılıyor.”
Başbakan’ı “iftira” atmakla suçlayan Bilgehan, “Erdoğan bu iftirasıyla ilgili de her zaman olduğu gibi bir kanıt göstermemektedir. Zira hiçbir tarihi belge, İnönü’nün Cumhurbaşkanı seçildiği gün TBMM’nin askeri birliklerce kuşatıldığını belirtmemekte, günümüze kadar ulaşan tanıklıklar ise Başbakanın söylediklerini çürütmektedir. Olsa olsa sözünü ettiği, o gün İstiklal Marşını çalmak ve yeni Cumhurbaşkanını selamlamak üzere Meclis’e gelen bando takımıdır” dedi.
-“BAŞBAKAN O DÖNEMDE GÖREV YAPMIŞ MİLLETVEKİLLERİNİN HATIRALARINA SAYGISIZLIK ETMEKTEDİR”-
Büyük Atatürk’ün yaşamını yitirmesinden bir gün sonra, 11 Kasım 1938 sabah saat 09.30’da CHP Meclis Grubunun Başvekil ve CHP Genel Başkan Vekili Celal Bayar başkanlığında toplandığını ifade eden Bilgehan, “Bayar, ‘Oylarınızı serbestçe vereceksiniz. Herkes istediği ismi yazsın. En çok oyu alan genel kurulda aday gösterilecek’ demiştir. Toplantıda 323 milletvekili oy kullanmış, İsmet İnönü’ye 322 oy çıkmıştır. Genel Kurul’da yapılan seçimde de, İsmet İnönü, 399 milletvekilinden oylamaya katılan 348’inin oybirliğiyle Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Görüldüğü gibi Başbakanın yaptığı, en başta kendi açıklamalarında ‘büyük devlet adamı’ diye övdüğü Celal Bayar’a ve dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’a haksızlıktır. Başbakan ayrıca o dönemde görev yapmış milletvekillerinin iradelerini de hiçe sayarak, hatıralarına saygısızlık etmektedir” ifadesini kullandı.
BAŞBAKANI DOĞRU SÖYLEMEYE DAVET ETMENİN BİR MANTIĞI YOK
Başbakan’ın “yalan söylediğini” belirten Bilgehan, “Başbakanı doğru söylemeye davet etmenin bir anlamı olmadığını biliyoruz. Daha önce defalarca kanıtlandığı gibi, Başbakan, gerçeklerin belgelerle ortaya konulduğu durumlarda bile aynı yalanları söylemeye devam etmekten vazgeçmemektedir” diyerek şöyle devam etti:
“Vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu, yaşamı boyunca kendince hep ‘millet için aziz bir dava peşinde koşmuş’ İsmet İnönü’nün, Erdoğan gibi bir ismin kampanyasına konu olmasından son derece rahatsızdır. Ne var ki Başbakanın, ona her gün çeşitli hakaret ve iftiralarla saldırması, İsmet İnönü’nün halkın gönlündeki kalıcı değerinden hiçbir şey götürmemektedir. Başbakanın, yönetimden ayrılmasının üzerinden 64, ölümünden 40 yıl geçmesine rağmen, hâlâ hedefindeki İnönü’yü karalamak için, sık sık iftiralara başvurmak zorunda kalması ise tarih önünde ibretle izlenmektedir. Başbakanın, Cumhuriyetin kurucularından emanet kalmış bir koltuğa oturmaya çalışırken, yine onlara insafsızca saldırmasını, kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Ancak; Türkiye Cumhuriyeti devletinin, meclisi bile feshetme yetkisine sahip bu en önemli makamına, yakın tarihi dahi bu kadar kolay çarpıtan bir kişinin geçmesi ihtimali, bütün dürüst ve namuslu insanları tedirgin etmektedir. Önümüzdeki haftalarda, en önemli vatani görevini yapacak olan seçmenlerimiz, yurtta ve dünyada barışı korumak için mutlaka oy vermelidir.”