NECDET BULUZ
IŞİD konusunda geçenlerde bir yazı yazmış ve bu terör örgütünün Suriye’de çeşitli gruplarla çok büyük bir kapışmaya gireceğine değinmiştik. Yazımızda “Asıl savaş Suriye’de sınırda ve yanı başımızda olacak. Bunun sıkıntısını biz de çekeceğiz” demiştik. Bugün, gelinen noktaya baktığımızda savaşın sınırımıza dayandığını görüyoruz. Daha da açıkçası terör örgütü IŞİD ile sınır komşusu haline geliyoruz.
İşin önemli ve bizi ilgilendiren tarafı, IŞİD’e Türkiye’nin yardım ve destek verdiği iddialarıdır. Bu konuda Dışişleri Bakanı Davutoğlu “İddialar asılsız ve yalan “diyorsa da, bazı gelişmeler bunun pek de söylendiği gibi olmadığını gösteriyor. IŞİD’ın Türkiye’nin dostu mu, düşmanı mı olduğunu bile şu aşamada hiç kimse söyleyemiyor. Bölgede IŞİD militanlarının cirit attığı, istedikleri yerlere rahatlıkla girip çıktıkları da aynı iddialar arasında yer alıyor.
Gelişmeler özetle şöyle:
IŞİD, sınır boylarımızdaki Rojava’daki PKK’nın Suriye kolu PYD’nin savaş gücü YPG ile savaşıyor. Kürt kenti olarak bilinen Kobena’ya birkaç koldan saldıran IŞİD’ın ilerleyişini durdurmak için KCK seferberlik ilan etmiş bulunuyor. Çünkü Kobena’nın etrafındaki köyleri kontrolü altına alan terör örgütün hedefi, Kobena’yı ele geçirmek. Kobena’ya sınır olan Şanlıurfa’nın Suruç ilçesi de savaşa en yakın bölge olarak bizi ilgilendiriyor. Bu kent IŞİD’ın eline geçerse bu depremden Türkiye nasıl etkilenecektir?
Dahası da var. IŞİD’a bu saldırılarda Türkiye’nin destek verdiği iddiaları ortalığı bir anda gerdi. İddia sahipleri de HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ ve arkadaşları, sınıra kadar giderek IŞİD’ protesto ettiler. Şimdi, yapılan bir yazılı açıklama ile de bölgedeki tüm Kürt gruplar IŞİD ile savaşa çağrılıyor. Türkiye’yi ağır şekilde suçlayan Yüksekdağ ise şu açıklamada bulundu
“Gerici ve kıyıcı IŞİD çetesi elamanları çok rahatlıkla lojistik üs olarak bu topraklara da sınırın ötesine de rahatlıkla gelip gitme olanağına sahip oldular. Bu olanak doğrudan Türkiye devleti ve AKP hükümeti tarafından bu çetelere tanındı. Ancak aynı sınırlardan halklar geçemiyor. Her şeyden önce Türk devletinin bu tutumunu, savaşa ve katliama destek veren katliamın önünü açan, sivil halka dönük, bu insanlık suçuna imza atan tavrını derhal değiştirmesini istiyoruz. Eğer bu sınırlar, egemen güçler tarafından savaşı savunanlar tarafından her gün kevgire çevrilebiliyorsa, halklara da asla bu sınırlar engel haline getirilmemesi gerekiyor. Edindiğimiz bilgiye göre; bu süreç içerisinde Türkiye sınırını birçok noktadan kullanıyorlar. İki gün önce aldığımız bilgiye göre Hatay‘a yaralıların gidişi gelişi oldu. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi’ne yaralı IŞİD çetelerinin geldiği, tedavilerinin yapıldığı ve halen bunun devam ettiği bize gelen bilgiler arasında.”
Sadece HDP’liler değil, diğer tüm siyasi partilerin heyetlerinin bu açıklama üzerinde bölgeye giderek araştırma yapıp, rapor hazırlaması gerektiği görüşündeyiz. Son derece önemli olan bu iddialar, Türkiye’yi zora sokar ve boğar.
Görüldüğü gibi suçlamalar oldukça ağır ve de düşündürücü. Ne oluyor, ne bitiyor, bu işin sonu nereye varacak hiç kimse bir şey bilmiyor. Başbakan da Dışişleri Bakanı da kamuoyunu rahatlatacak açıklamalarda bulunmuyorlar. IŞİD içinde çatışmalara giren Türkiye’den de çok sayıda gencin olması ve yenilerin de kandırılarak yurt dışına çıkarıldığı iddiaları da önemsenmelidir.
Bu konuda öteden beri Türkiye’yi yönetenler hem içeride hem de dışarıda birçok kesimlerce suçlanıyor. Eğer, iddialar doğru, gelişmeler bu şekilde sürüyorsa, gelecekte bunun faturasının çok ağır olacağını söyleyebiliriz. Çünkü IŞID’ın gelecekte hedefleri arasında Türkiye’nin de olduğu söyleniyor. Dış güçlerce desteklenen ve bu güçlerin amaçları için taşeron olarak kullanılan bu terör örgütü ülkelerin bölünmesi, Ortadoğu’da haritaların değişmesi için savaş makinesi olarak sahneye çıkarılmış bulunuyor. Bunların İslamiyet’le, dinle, imanla hiçbir ilgisi yoktur. Yaptıkları ne Müslümanlığa, ne insanlığa sığmıyor ve yakışmıyor. Camilere, peygamber mezarlarına saldırıyor, yakıyor, yıkıyorlar. Kafa kesip fotoğraf çektiriyorlar. Dikkat edilecek olursa bu kanlı terör örgütünün hedefi sadece Şii’ler değil, kendilerine inanmayan ve kendilerinden olmayan herkes düşman ilan ediyorlar.
Düşündürücü olan, sınırımıza kadar dayanan ve giderek daha da tehlikeli olmaya başlayan bu örgüt konusunda Türkiye’yi yönetenlerin sessizliği ve gelişmeleri umursamazlığıdır. Türkiye ne hale getirildi. Sınırımız delik-deşik durumda. Suriye’den gelenin gidenin haddi hesabı yok. Yeni bir sığınmacı dalgasının da Irak’tan gelecek olması daha da tehlikeyi artırıyor. Bütün bunlar sanki olmuyormuş gibi Hükümet olanların sessizliğine bir anlam vermek mümkün müdür?
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın