Büyük Partiler Doğurgandır

Genelde iç siyaset ilgi alanım değildir. Alt yapım iç siyaseti takip edip partisel ve kişisel bazda değerlendirmeğe pek yeterli değil.

 

Dış siyaset, bölgesel gelişmeler, çatışmalar, işgaller, saldırılar ve bunların olası politik sonuçları beni daha çok ilgilendirmekte ve uzmanlık alanımı oluşturmama yardımcı olmaktadır.

 

Kıbrıs’ın yakın tarihini, yaşanan olaylara ilaveten olayın kahramanı kişilerin isimleri ile  bilmekteyim neredeyse. 2 bin yıllık tarihini ise çok iyi biliyorum.

 

Bu bilgiler bana çok şeyler öğretirken, siyasi vizyon da kazandırdı. Bazı olayların nasıl gelişebileceğini daha başından görmeye başlamak gibi bir yeteneğin sahibi oldum yıllar içinde.

 

29 Haziran Pazar günü KKTC’de yapılan Yerel Seçimlerin ve Anayasa oylamasının sonuçları incelemeye ve politik açıdan analiz etmeye değer bir gelişme gerçekte. Sanki de en medeni ve insancıl şekilde, demokratik yollardan bir “Kıbrıs Türk Baharı” yaşandı.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı döneminde başlayan partili siyasi hayatını ve KKTC’nin 1970’lerde Maviler-Yeşiller gruplaşması ile başlayan çok partili siyasi hayatını incelediğimde görüyorum ki büyük siyasi partiler veya da belli bir süre iktidarda kalmış siyasi partiler doğurgan bir yapıya sahip oluyorlar. Söz konusu siyasi partiyi oluşturan fikir grupları bir müddet sonra cepheleşmeye gidiyorlar ve bir grup partiden kopup yeni bir siyasi güç olarak politik arenaya atılıyor.

 

Türkiye’de ve KKTC’de bunun çok örnekleri var.

Celal Bayar ve Adnan Menderes liderliğinde CHP’den kopan bir grubun Demokrat Partiyi kurması ve Türkiye’yi 10 sene yönetmesi.

27 Mayıs İhtilaline rağmen DP’nin küllerinden doğan Adalet Parti’sinin tekrar iktidar olması ve içinden, MSP, DYP, ANAP gibi partileri doğurması.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında hayata geçen CHP’nin zaman içinde  GP, DSP, SDP ve SODEP gibi partileri doğurması,

KKTC’de UBP’nin, Demokrat Parti (DP), Milliyetçi Adalet Partisi (MAP) ve hayatları çok kısa olan Adalet ve Barış Partisi (ABP) gibi partileri doğurması örneklerden bazıları. Bunların yanında diğerleri de var, TKP’den ve CTP’den kopan veya atılan siyasilerin zaman içinde YKP ve BKP’yi kurmaları veya onlara can katmaları gibi.

 

29 Haziran Yerel Seçimleri ve Anayasa oylaması sonrasında Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) içinde yaşananlar sanki de siyasi doğum öncesindeki sancılara benziyor. CTP’nin genç ve deneyimsiz yöneticilerinin, partiyi kurup, en sıkıntılı günlerde partiye sahip çıkıp ölümüne mücadele veren ve lakapları “Bıyıklılar” olan ekibi tasfiye etmeye çalışması, sonucu hoş  olmayacak bir girişim gibi gözüküyor.

 

Bunun tam tersi olsaydı ve ipler “Bıyıklılar”ın elinde olsaydı,  Bıyıksızları ihraç ederler miydi? Bana göre, geçmişteki deneyimleri kendilerine mani olurdu ve sorunu “Yen İçinde” çözmeği tercih ederlerdi. Büyük bir olasılıkla CTP MYK’sı konuyu uzatarak soğutacak ve herhangi bir parçalanmayı önlemeye çalışacak.

 

Bu aşamada deneyimin konuşacağı kesin…..

 

 

Ata ATUN

e-mail: [email protected]

4 Temmuz 2014

Genelde iç siyaset ilgi alanım değildir. Alt yapım iç siyaseti takip edip partisel ve kişisel bazda değerlendirmeğe pek yeterli değil. - ata atun 2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir