Ekmeleddin Bey’i ve Recep Tayyip Erdoğan’ı Atatürk’ün makamında görmek istemeyenleri “Bölücülükle ve ihanetle” suçlayan keskin vatanseverlere birkaç sorumuz olacak bu yazıda…
Ama sorulara geçmeden şunu belirleyelim önce:
Bugün sevgili vatanımızda bir ortaoyunu oynanmaktadır. Oyunun adı “Cumhurbaşkanlığı Seçimidir…” Seçimin oyuncuları, konusu, sahneleri çok önceden Amerika’da belirlenmiştir. Yazılmıştır.
Seyirci tüm millettir…
Ortaoyunun yönetmeni ABD emperyalizmidir… Oyuncuları Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin İhsanoğludur…
Türk milleti, yeni bir tertiple, kumpasın en büyüğü, tuzakların en kurnazı ile karşı karşıyadır bugün. ABD emperyalizmi ve yerli ortakları Cumhuriyete ve laik düzene son darbeyi vurabilmek için bu kez de gözlerini Çankaya’ya dikmiştir…
Mısır’da doğmuş, Mısır’da büyümüş, eğitimini El Ezher’de tamamlamış ve 31 yaşından sonra Türkiye’ye gelmiş bir UZMAN siyasal İslamcı, muhalefet partileri tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak seçildi…
Karar, kapalı kapılar arkasında alındı… Parti organlarının, yetkili kurulların düşüncesine ve görüşlerine başvurulmadan 3-5 saat gibi kısa bir dönemde aday saptandı…
Daha sonra da CHP Genel Başkanı kendi kişisel kararını PARTİ KARARI gibi gösterip, başka bir adayın seçilmesine izin vermeyeceğini, “Parti kararına uymayanların, davranışlarının bedelini en ağır bir biçimde ödeyeceklerini” açık açık ilan etti.
Bu bir hak ihlalidir ve Atatürk’ün koltuğunda oturan bir başkana bu sözler hiç yakışmamıştır.
CHP şimdiye dek böyle bir başkan ve korku yönetimi ile, böyle bir şantaj ve tehditle karşılaşmamıştı…
Bu disiplinsizliği ve başıbozukluğu CHP’nin kurşun askerleri kabul ediyorlar. Ama arkasından da ekliyorlar:
“Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday yapılış biçimini doğru bulmuyorum. Daha demokratik ve ikna edici bir yöntem izlenebilirdi…”
“İHSANOĞLU’NA DEĞİL, ”CHP’NİN ADAYI”na oy vereceğim… Türkiye’nin içinden geçtiği böyle kritik bir dönemde, AKP zihniyetinin Çankaya’ya çıkmaması için demokratik hakkımı kullanacak ve sandığa giderek CHP’yi destekleyeceğim…”
“Kendisine ”ulusalcı” diyen ancak ulusalcılığın gerçek anlamını dahi bir türlü kavrayamayanlar yine Recep Tayyip Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürüyor. Erdoğan’ı rahatlatmak için elinden geleni yapıyor…”
Suçlamalar böylece sürüp gidiyor…
Bu suçlamalar karşısında, biz de “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!!!…” diyoruz.
Bir taraftan, ““Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday yapılış biçimini doğru bulmuyorum. Daha demokratik ve ikna edici bir yöntem izlenebilirdi…” Diyorsun, bir taraftan da “CHP’NİN ADAYI”NA oy vereceğim diyorsun. “Daha demokratik ve ikna edici bir yöntem izlenerek” aday belirlenemediğine göre, bu aday CHP’nin mi, yoksa Kılıçdaroğlu’nun mu adayı oluyor?
Bir başka soru, İhsanoğlu’nu siyasal İslamcı bir profesör olarak kabul ediyor musun, etmiyor musun?
İhsanoğlu, CHP’NİN ADAYI olunca, siyasal İslamcı niteliğinden sıyrılıyor mu?
“AKP zihniyetinin Çankaya’ya çıkmaması için demokratik hakkımı kullanacağım” diyorsun.
Adam yıllarca Siyasal İslamcı militan yetiştiren bir okulda okumuş, AKP yöneticileri ile içli dışlı olmuş, fikir alışverişinde bulunmuş, boy boy aile fotoğrafları çektirmiş… Sen hala, ““AKP zihniyetinin Çankaya’ya çıkmaması için demokratik hakkımı kullanacağım” diyorsun… Daha nasıl olur bir AKP zihniyeti?
Yoksa bizimle dalga mı geçiyorsun?
Recep Tayyip’in ekmeğine yağ sürenler kimlerdir? Senin deyişinle, “Kendilerine ulusalcı diyen milletvekilleri” midir yoksa Erdoğan’a Paralel, eşdeğer, Siyasal İslamcı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu seçenler midir?
İhsanoğlu’nun Recep Tayyip’ten ayrılan yanları nedir de onu Çankaya’ya çıkarmak için şehvetli bir istekle can atıyorsunuz?
Nazik, centilmen bir profesör oluşu mudur? Eğer seçiminizdeki temel nokta buysa, rejim, Cumhuriyet, Atatürk ilkeleri açısından bu daha da tehlikelidir. Çünkü bu demektir ki, kurbağanın ılık suya atılıp haşlanması gibi, Türkiye de haşlanarak, yavaş yavaş, sessizce ölüme götürülecektir…
Bize göre, Mısırlı Profesörü, AKP’li Başbakan’a tercih etmenin, Damat Ferit’i Vahdettin’e tercih etmekten bir farkı yoktur.
Ekmel Bey aday gösterilmeden önce, Tayyip’in oyu yüzde 30’larda gezinirken, aday gösterildikten sonra birden bire 52’lere, 53’lere fırlamıştır.
Çünkü millet tanımadığı bir adaya oy vermez? Aslı dururken sahtesini tercih etmez…
Biz diyoruz ki bu yükselişin önüne, Erdoğan’ın Çankaya’ya yerleşmesinin önüne ancak bir şekilde geçebiliriz:
Atatürkçü bir aday çıkararak, halkımızı alternatifsiz bırakmayarak…
Bu aday Emine Ülker Tarhan’dır.
Böylece ilk turda oylar bölünecek, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 52, 53 gibi bir çoğunlukla Çankaya’ya çıkması önlenecek, ikinci turda da Yalova örneğinde olduğu gibi, Recep Tayyip’i Atatürk’ün köşkünde görmek istemeyen seçmenler tek adayda birleşeceklerdir…
Şimdi bir kez daha soralım: Tayyip’in ekmeğine kimler yağ sürüyor?
(alieralp37@gmail.com)