Site icon Turkish Forum

YENİ CHP CEMAATİNDİR

Yaşar Büyükanıt - İlker Başbuğ

Yaşar Büyükanıt - İlker Başbuğ

 
 
1995’de Encümen-i Daniş’in Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu Çiller’e verdiği, “A
 nayasaya dayalı

demokratik ve lâik düzenimizi kökten tahrip etmeyi ve yerine şeriata dayalı devlet düzenini zorla uygulamayı amaçlayan beyan,eylem ve davranışlara girildiği görülmektedir.Türkiye’yi temelinden yıkmak, ülkeyi ve milleti bölmek isteyen sorumsuz kurum ve kişilere karşı yasal, idari ve yargıya yönelik ciddi tedbirlerin alınmasını öneririz” mektubundaki düşüncenin yerinde yeller esiyor…

 
Ya da Genelkurmay Başkanı iken İlker Başbuğ’un,”Bazı cemaatler öncelikle bir ekonomik güç olmak sonra sosyo-politik yaşamı biçimlendirerek dine bağlı tek tip yaşam tarzını  sosyal kimlikleri olarak ortaya koymaya çalışmaktadır. Sorun,dinin ve dini duyguların kendi amaçları için alet ve araç olarak kullanılmasıdır” düşüncesi de uçup gitmiştir.
 
*
Daha da ötesi -bugün,Türkiye devlet hayatında Cumhuriyetin kurucusu Büyük Atatürk’ün,”Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler,meczuplar memleketi olamaz. En doğru,en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır” düsturu da mazi olmuştur.


*

YeniTürkiye; yeniCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bir zaman önce Denizli Ticaret Odası’nda söylediği,”Gerçekten de belli inanç grubuna dahil insanlar bir araya gelip ortak manevi duygu yaratabiliyorlar. Buna saygı duymalıyız” ifadesi,
Ya da Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporuna düşen “Türk ordusunun laik bütünlüğünün ve operasyonel yeteneğinin” garanti altına alınması gerektiği gerçeğinden yükseliyor…
İki garantör Kemalist kurum delik deşik taranmış gibidir… 
*
Ya? Fethullah Gülen, Batı’nın cemaatine ekonomik ve siyasal desteğiyle bir tarafta, insanların eğitim,sağlık gibi alanlarda kalitelerini oluşturmayla insan sermayesi yatırımı,
Öte yanda, kişiler arası ilişkilerin,güvenin,duyarlılıkların sağlanması ve hedefe yönelişlerinden sağladığı sosyal sermaye yatırımından gelişen devasa bir sermaye birikimi oluşturmuş bulunuyor.
Hem sermayenin gücü,hem yumuşak güc birlikte grup ruhuyla kişisel, kurumsal,toplumsal,evrensel düzeyde tüm kazanç ve kayıpları aynı eksende ele alıyor,din ve geleneksel kültür,insan ve sosyal sermaye birlikteliği ve istikrar ile büyürken,
AKP,TBMM’de çoğunluğu oluşturmanın rahatlığıyla azınlığın hak ve duyarlılıklarına bakmaksızın programları doğrultusunda birbirilerine paralel iktidardılar…  
 
*
Bugün ABD, İsrail, Batı ve Doğu dünyası; İslamcılığın demokrasi ile bir ilgisinin olmadığını: İslamcılıkla ülke ekonomilerinin rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutulmasının olanaklı olamayacağını: İslami Cihad’ın İslamcılığın bir sonucu olduğunu: Bu yüzden İsrail’in güvenliğinin beklemede kaldığını: Eğer Arap İslam ülkelerinde İslamcı terör örgütlerinin ortadan kaldırılmaması halinde Ortadoğu’dan dünyanın parçalanacağını biliyor.

*
O yüzden,ABD’nin tek kutuplu evrensel hukuku ile Rusya ve Çin’in çok kutuplu evrensel hukuk savaşımına rağmen uluslararası bir ittifakla  İslamcılık ve türevi İslami Cihad örgütleri ile mücadele yürütülüyor.

Ardından Ortadoğu’da halkların iradesi ve evrensel hukukun üstünlüğüne olan inançların tesis edilmesi hedefleniyor.
*
Türkiye’de de din ve siyaset üzerindeki tartışmanın diğer Müslüman ülkelerin aksine,Atatürkçü bir esas olan ve nihai amacı dini  bireyselleştirmek ve kamusal hayatta görünürlüğünü sınırlamak anlamında anayasal lâikliği,
13 yıllık iktidarında kökten tahrip etmeyi ve yerine şeriata dayalı devlet düzenini zorla uygulamayı amaçlayan AKP-cemaat paralel yapısı yerine,
Merkez sağ partilerin sahip çıktığı devletin çeşitli dinlere karşı tarafsızlığı ve dinin kamusal alanda görünürlüğüne izin veren pasif lâiklik ikame ediliyor.
*
O nedenle, yeni Türkiye’de paralel yapılı iktidarın siyasi lideri Başbakan Erdoğan ile  dinî lideri Fethullah Gülen arasına nifak sokulmuştur.
Öylesine derin bir nifak ki, pasif lâiklik yolunda paralel yapının tasfiyesi amacıyla devlet unsurları içinde partinin ve cemaatin dahli olduğu ileri sürülen başka başka hukuksuzluklar,komplolar,kumpaslar, yolsuzluklar bir bir ortalığa dökülüyor.
Öncelikle AKP’nin cemaati tüm devlet kurumlarından  yapılardan tasfiye edinceye kadar sürecek bir savaş sürdürülüyor.
*
Cemaatin Abant Platformu sosyal sermaye yatırımlarının içinde en etkilisidir.
Yeni Türkiye’nin Encümen-i Daniş heyetinin de aralarında olduğu hukukçular, aydınlar, yazarlar,çeşitli branşlardan akademisyenler ve yeniCHP milletvekilleriyle  toplanıyor ve  laiklik,demokrasi, anayasa,vatandaşlık, kimlikler, üniter devlet,eğitim,yeni bir jenerasyonun oluşturulması velhâsıl her konuda siyasi iktidara yol haritası belirliyordu.
 
*
Bir kez daha 20-22 Haziran’da Düzce/Akçakoca’da, 33. Abant Platform Toplantısı’nda “Türkiye’nin Yönü” başlığında Türkiye’nin küresel sistemdeki yerini konuştular.
Türkiye’nin dış politikasında yönü belli olmayan bir ülke görüntüsü oluştuğuna,
Arap dünyasındaki demokrasi taleplerini desteklemenin ilkesel olarak doğru bir tercih olmasına rağmen bu tercihin icrasında tarafsızlığın korunamaması  yüzünden bölgede yalnız kalındığına,
Din, mezhep, ideoloji ve kimlik esaslı değil, insan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler esaslı bir dış politika ihtiyacına,
Demokratikleşme, insan hakları ve eşit vatandaşlık olmak üzere temel iç meselelerini halledememiş bir ülke olan Türkiye’nin Ortadoğu’ya anlamlı mesajlar verme ve bölgenin geleceğinde olumlu rol sahibi olma iddiasının anlamsızlığına,
Ortadoğu’da bir dönüşüm sürecine girilmişken Türk dış politikasının parametrelerinin tekrar gözden geçirilmesinin vakti geldiğine,
Yeniden Avrupa Birliği ile yeni fırsatları değerlendirmek gerektiğine vurgu yaptılar.
*
Sonra siyaset yapmanın yegâne yolunun parti kurmak olmadığı, siyasetin toplumun ortak yaşam alanının inşasına yönelik bir faaliyet olduğundan, siyasi partiler dışında sivil toplum kuruluşları, medya, meslek örgütleri ve bireylerin siyasal alanın diğer temel aktörleri olduğu, mevcut yüzde 10 seçim barajının siyasal alanı daralttığı,
Bilgi edinme kanallarının işletilmemesinin,sansür ve baskıyla özgürlüklerin sınırlandırılmasının,siyasal katılımı sadece oya indirgemenin antidemokratik olduğuna işaret ettiler.
 

*
Hâlihazırda siyasal sistemin saydamlık ve hesap verilebilirliğe getirdiği sınırlar nedeniyle bu temel işlevi yerine getirmekte güçlük çekildiğine,
Yürütmeden hesap sorulması, dengelenmesi ve denetlenmesi açısından yasamanın taşıdığı öneme vurgu yaptılar.
TBMM’nin içindeki organlarda sürdürülen faaliyetlerin hesap sormayı kolaylaştıracak şekilde etkinleştirilmesi gerektiği,
Bu yüzden demokrasinin güçlendirilmesi için yerel yönetimler de güçlendirilerek, denge ve denetleme mekanizmasını güçlendirecek şekilde siyasal sisteme entegre edilmesiyle kuvvetler ayrılığı düzenlemelerinin hayata geçirilmesini istediler.
Demokrasinin tüm farklı grupların haklarını koruyan bir rejim olduğu unutulmadan çoğunlukçu söylem ve pratikler yerine herkesin eşit vatandaş haklarından uygulamada yararlanabildiği çoğulcu anlayışın benimsenmesinin toplumsal barısın garantisi olacağını belirttiler.

*

Doğrusu, güzel hazırlanmış bir bildirgeydi.
Ne ki birden, kurumsal kimliğini oluşturan Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik,Laiklik, Devrimcilik gibi Atatürk ilkelerini teoride bırakan, bu yüzden Atatürkçü kadroları genel ve yerel seçimlerde tasfiye eden,
Sonra “Demokratik Kemalizm” ve “yeniCHP” imajıyla yalnızca sosyal demokrasinin Özgürlük, Eşitlik,Dayanışma, Barış, Emeğin yüceliği, Hukukun üstünlüğü, Gönenç, Doğanın ve çevrenin korunması haklarına dayanan ilkeleri doğrultusunda yol alan YeniCHP’nin söylemi ile Abant Platform Toplantısı sonuç bildirgesinin  birbirinin kopyası olduğu  farkedildi…
*
Bu noktada Fethullah Gülen’in, “Hükümet dışı, geniş kitleleri etkileyebilen hareketimizin partilere siyasetleri bazında destek vermesi ve gerekirse bunu geri çekmesinin toplumsal sigorta gibi düşünülmesi gerekir” iddiası hatırlanıldı.
 
*
Sonra, Gazeteci ile YCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçen şu konuşma;
-Ekmeleddin İhsanoğlu tercihinizi açıklamanızla birlikte farklı kesimlerden olumsuz tepkiler geldi. Buna parti içinden bazı milletvekilleriniz de dahil. Öngörmüş müydünüz bu durumu?
– Tabii. Bunları anlayışla karşılayacağız ama zamanla, Ekmeleddin Bey’i tanıdıkça hepsi düzelecek. Tanıdıkça ne kadar değerli bir bilim insanı olduğunu, ne kadar donanımlı ve kıymetli bir insan olduğunu zamanla görecek, tanıyacak, bilecek herkes…
 
*
YCHP cemaatindir…
Pekalâ, cemaat nasıl tasfiye edilecek?
 
24.6.2014
Exit mobile version