Diyarbakır’da Türk Bayrağının indirilmesi ve hemen ardından Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının Musul’daki Türkiye Konsolosluğu’nu işgal ederek çok sayıda konsolosluk çalışanını rehin alması ve Türk bayrağını indirmesi, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.
Alman Birinci Kanalı ARD’nin Tahran muhabiri Reinhard Baumgarten’a göre Musul’daki Başkonsolosluk baskını, Türkiye’nin izlediği dış politikanın bir sonucudur. Fransız Le Figaro gazetesinde Laure Marchand, “Türkiye ağa takıldı” başlıklı yazısında benzer bir yorum yapmıştır.
Diyarbakır ve Musul’da Türk bayrağına karşı yapılan büyük saygısızlıktır ve Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik haklarının açıkça ihlalidir.
TCK’da devletin egemenlik alametlerini aşağılama madde 300/1’de şöyle belirlenmiştir: “ Türk Bayrağını yırtarak, yakarak veya sair surette ve alenen aşağılayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hüküm, Anayasada belirlenen beyaz ay yıldızlı al bayrak özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alâmeti olarak kullanılan her türlü işaret hakkında uygulanır.”
Çözüm süreci olmasaydı tıpkı Kıbrıs’ta olduğu gibi asker önce uyarı ateşi açacaktı. Ateş sonunda olay devam ediyorsa hedef gözetilmeksizin ateş açılması gerekirdi. Çünkü, askerin bu hakkı vardır.
Çözüm süreci olmasaydı kimse de buna bir şey de diyemezdi. Şimdi asker görevini yapmayarak suçlu duruma düşmüş, kendisine emanet edilen yeri koruyamamıştır.
Olayın bir diğer yönü de şudur: Bayrağı indirene engel olmayan ve “o kişiyi indirmeyen” askeri kişiler aldıkları emri yerine getirmiş ve çözüm süreci zarar görmesin diyerek savunmaya çekilmişlerdir. Eğer ateş açıp bayrağı indireni öldürse ya da yaralasalar büyük infial olacak ve sürecin ruhuna Fatiha okunacaktı. Zaten süreci engellemek isteyenlerin de amacı buydu.
Nitekim Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Sebahat Tuncel Lice’deki gösterilerin amacına ulaştığını belirterek, “İnsanlarımız burada cenazelerinin acısını yaşarken, Diyarbakır’da gerçekleşen bayrak indirme olayı bir provokasyondur” demiştir ama provokasyonun kimler tarafından yapıldığını açıklamamıştır. Ortam gergin olduğu için önceki olaylarda teröristlere silahla karşılık verenlerin silahlarına el konulmuş ve bir kısmı gözaltına alınmıştır.
Genelkurmay’dan yapılan açıklamada “…Bölgeye sevk edilen tim tarafından şahsı ikaza yönelik havaya iki el uyarı ateşi yapılmış ve sesle ikazda bulunulmasına rağmen söz konusu şahıs bayrağımızı gönderden almıştır” denmiştir. Gerekli önlem alınmamış ve sadece “saldırıda bulunulmasını nefretle kınıyor, … hiçbir kişi veya grubun Şanlı Türk Bayrağını dalgalandığı gönderinden indiremeyeceğinin bilinmesi” kamuoyuna duyurulmuştur.
Benzer bir durumu kamuoyunu bilgisine sumak istiyorum. 14 Ağustos 1996 tarihinde Magosa sınır kapısında protesto eylemleri sonrasında KKTC topraklarına geçerek sınırdaki Türk Bayrağını indirmeye çalışan Rum Solomos Solomu, Türk askerinin “dur” emrini ve uyarı ateşini dinlemeyip eylemine devam etmesi sonucunda vurularak öldürülmüştür.
Kıbrıs’taki Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı,Barış Kuvvetleri’nin Kıbrıs’ta Türk halkının huzur ve güveni için bulunduğuna dikkat çekerek, bu kuvvetin asla saldırgan niyet taşımadığını, başkalarının topraklarında gözü olmadığını, sadece kendi hudutlarını koruduğunu vurgulamıştır.
Kundakçı Paşa hakkında soruşturma açılmamış, kimse de görevinden alınmamıştır.
ABD Başkanı Bill Clinton’un Kıbrıs Özel Temsilcisi Richard Holbrooke “Bir bez parçası için bir gencin hayatını sonlandırmak doğru değil” diyerek Türk bayrağına hakaret etmiştir ama, kendisi yabancı olduğundan TCK’da devletin egemenlik alametlerini aşağılama madde 300/1’e göre işlem yapılmamıştır. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, eğer üzerinde kan yoksa o zaman “bez parçasıdır.”
HDP Eş Başkanı Sebahat Tuncel Türk Bayrağı’na tıpkı Richard Holbrooke gibi “Bir bez parçası” deseydi durum farklı olurdu. Eski Beşiktaşlı futbolcu Pascal Nouma’nın “Bu ülkede yaşıyorsan, bu ülkenin değerlerine saygı göstereceksin” görüşüne acaba Sebahat Tuncel dahil HDP ve diğerleri katılıyor mu? Arif Nihat Asya ne güzel söylemiş: “Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim.”
Bayrağımıza yapılan menfur saldırıyı şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Reza Zarrab Vergi Listelerinde Neden Yok?
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kuruluşunun 20’nci yıldönümü sebebiyle bu yıl ilk defa hazırladığı Ekonomi ve Dış Ticaret Raporu 2014 ile altın ticaretiyle cari açık arasındaki ilişkiye açıklık getirmiştir.Rapor, altın ticaretinin cari açığı kapatmak bir yana, ithalat rakamlarını artırarak açığı olumsuz etkilediğini belirlemiştir.
17 Aralık soruşturması kapsamında yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla tutuklanan Reza Zarrab, (Rıza Sarraf) serbest bırakıldıktan bir süre sonra katıldığı bir programda, altın ticareti yaparak cari açığın yüzde 15’ini tek başına kapattığını iddia etmişti.
TİM’in Raporu’nda, altın ticaretinin Türkiye’nin net ihracatını yüzde 18 daralttığı tespit edilmiştir. Rapora göre, 2013 yılı ihracatında altın ihracatındaki düşüş etkili olmuş, bir önceki yıl sekiz kat ihracat artışı gerçekleştiren altın, 2013 yılında yönünü ithalata çevirmiştir. Net ihracatın yüzde 18 daralmasına yol açan altın, Türkiye’nin ithalatını da artırarak cari açığı olumsuz etkilemiştir.
Altın ticareti yaparak cari açığın yüzde 15’ini tek başına kapattığını açıklayan Zarrab’ın bu işi nasıl “becerdiğini” yılların ekonomi hocası olarak anlamış değilim!
Türkiye`nin önde gelen Gıda firmalarından ETİ`nin kurucusu ve Onursal Başkanı Firuz Kanatlı 2013 yılı vergi rekortmenleri listesinde 76’ncı sırada yer alırken “200 ton altın ihraç edip Türkiye’ye 25 milyar TL gelir sağladım. Cari açığın yüzde 15′ini ben kapattım” diyen Zarrab vergi rekortmenleri listesinde bulunmamaktadır. Eşi Ebru Gündeş geçen yıl 898.324 TL gelir vergisi ödeyerek kocasını geçmiştir.
İran’da tutuklanan Zencani’nin Türkiye’deki ortağı hayır sever işadamı Zarrab Kurumlar vergisi listesinde de yer almamış, 2013 yılında ticari faaliyetleri üzerinden 133 bin lira gelir vergisi ödemiştir. 2012 yılında ise kira geliri beyan ederek 30 bin 400 TL vergi ödemişti.
Vergi listelerinde her yıl önlerde yer alan Eti Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. 2013 yılı vergilendirme dönemi kurumlar vergi sıralamasında Türkiye’de 57’nci sırada yer almıştır. Ama ETİ`nin kurucusu ve Onursal Başkanı Sayın Firuz Kanatlı Zarrab gibi “Cari açığın yüzde 15′ini ben kapattım” dememiştir.
Devlete 25 milyar TL (25 katrilyon lira) gelir sağlayan Zarrab’ın her iki listede de yer almayışı çok dikkat çekicidir ve Maliye Bakanlığınca bu konunun soruşturulması gerekir. |
Dünya Bankası’ndan Şok Rapor
Türkiye ekonomisinde ilk çeyrek büyüme rakamları yüzde 4.3 ile beklentileri aşarken Dünya Bankası’ndan geçen hafta sürpriz Türkiye büyüme tahmini gelmiştir.
Banka, Küresel Ekonomik Görünüm raporunda Türkiye için 2014 yılı GSYH büyüme tahminin yüzde 3,5’den 2,4’e indirirken, 2015 tahminini yüzde 3,9’dan yüzde 3,5’e ve 2016 tahminini yüzde 4,2’den 3.9’a revize etmiştir.
Türkiye’de iç talebin yüksek enflasyon ve TL’deki değer kaybı ile yavaşlamakta olduğuna dikkat çekilen raporda, Türkiye’nin sanayi üretiminin ilk çeyrekte güçlü dış talebin etkisiyle dirençli olmaya devam ettiği açıklanmıştır. Ancak, ivmenin yavaşladığı ve yüksek enflasyonun etkisiyle iç talebin gerilemekte olduğu belirtilmiştir. Dünya Bankası küresel ekonomi için büyüme tahminini ise bu yıl için yüzde 3.2’den yüzde 2.8’e indirmiştir.
Bir yanıt yazın