NECDET BULUZ
IŞİD’in birkaç saat içinde Musul gibi çevresi ile birlikte 4 milyon kişinin yaşadığı bir kenti ele geçirmiş olması şimdi birçokları tarafından masaya yatırılıyor. Kafalardaki soru şu:
“Nasıl oluyor da 1300 kişi, birkaç saat içinde koca kenti ele geçirebiliyor? Musul, böyle birkaç saat içinde düşecek ve teslim alınacak bir kent değildir.”
Özellikle dış ülkeler ve bazı İslami kuruluşlar, bu noktada Irak Başbakan’ı Maliki’yi doğrudan suçluyor. Şii olan Maliki’nin Musul’daki Sünni kesimi müthiş şekilde baskı altına aldığını, özgürlükleri kısıtladığını, halkın bundan bunaldığına dikkat çekiyorlar. Musul’un düşmesini de “halk devrimi” olarak değerlendiriyorlar.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf El Karadavi açıklamasında” Irak’ta yaşananları yalnızca İslami bir grubun olayı olarak açıklayamayız. Bu, büyük bir Sünni devrimidir” diyor. Halen Katar’da yaşayan ve Müslüman Kardeşler’in figürlerinden biri olarak gösterilen Karadavi açıklamasında şu konulara değiniyor, kendisini dinleyelim:
“Irak’ta yaşanan olaylar zulüm, yolsuzluk ve kısıtlama politikalarının ürünüdür. Ordunun, polisin çöküşü boşluktan kaynaklanmadı. Musul’un düşmesi, halk devrimi sonucu gerçekleşen bir olaydan başka bir şey ile açıklanamaz. Gücü ne olursa olsun bir örgüt (IŞİD’i işaret ederek) 4 milyon nüfuslu bir kenti ele geçiremez.”
Demek ki, mezhep ne olursa olsun, güçlü olanın, güçsüzü ezmeye kalkması, paylaşımı eşit yapmaması, özgürlükleri kısıtlamaya gitmesi sonunda Musul örneği her tarafta ve her noktada yaşanabilir. Bu nedenle Sünni olanların başka mezhepten olanlar üzerine baskı kurması, ya da tersinin yaşanması görüldüğü gibi sadece İslamiyet’e zarar veriyor. Dış güçler de bunu çok iyi bildikleri için sürekli olarak kullanıyorlar. Daha önceki yazılarımızda da vurguladığımız gibi Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmanın en kolay yolu mezhep çatışmalarının körüklenmesidir. Buna her zaman dikkat etmek durumundayız.
Şimdi şu noktaya da dikkatlerinizi çekmek istiyoruz:
IŞID’ın Irak’ta Maliki Ordusu’ndan ele geçirdiği silahları şimdi Suriye’ye geçirmeye başladığı haberleri geliyor. Bu da asıl kıyametin yakında Suriye’de kopacağını gösteriyor.Suriye Yerel Koordinasyon Komitesi (LCC) Deyru’z Zor medya sorumlusu Ebu Hamza, yaptığı açıklamada, IŞİD’in Irak’ta kontrolü sağladığı, Musul ve Tikrit kentinde Maliki güçlerinin terk ettiği askeri araç ve aralarında ağır silahların da bulunduğu mühimmatı, Suriye’de kontrolündeki bölgelere taşımaya başladığını vurguluyor.
Ortadoğu uzmanlarının görüşü ise şöyle:
“Suriye’de IŞİD, Türkiye’nin güney sınırı boyunca ciddi bir yapılanma içerisinde. Bir yıl önceki Suriye haritasıyla bugünkü arasında büyük fark var. Bu süreçte muhaliflere ait bölgeleri yağmalayan IŞİD, rejimin toprak bütünlüğüne ise katkı sağlıyor. 10 bin militanla Halep’in doğusuna yerleşen IŞİD’ın en büyük hedefi ise Suriye petrolünün bulunduğu bölgede hâkimiyet ilan etmek. IŞİD El Kaide bağlantılı olarak Suriye’de yapılanmaya girdikten sonra El Kaide çatısından ayrılıp, başına buyruk bir şekilde savaşa dahil olması haritadaki renkler değiştirdi. Muhalifler, bir yıl önce hakim olduğu bölgelerin çoğunu IŞİD’a, bir bölümünü ise rejime kaptırdı. Özetle IŞİD, Türkiye sınırında ayrıca Türkiye’nin yurtdışındaki tek kara parçası olan Halep’in doğusundaki Süleyman Şah türbesinin bulunduğu alandan itibaren, Kürtlerin hakim olduğu Irak sınırı yakınlarındaki Haseki’ye kadar egemenlik kurmuş durumda. Şu an 10 bine yaklaşan silahlı üyesini Halep’in Cerablus, Münbiç ilçeleriyle Rakka’da konuşlandıran IŞİD, Suriye petrol bölgesinde mutlak egemenlik ilan etmek peşinde. Sadece bu haritalara bakarak bile IŞİD’ın Suriye’de önce rejim ardından kendi adına çalıştığını söylemek mümkün.”
Şu noktaya da dikkat:
Şu an ülkenin batı bloğu Esad rejiminin elinde bulunuyor. Bir yıl içerisinde rejim muhaliflerin eline geçen orta Halep’in kuzeyindeki bölümlerin kontrolünü yeniden sağladı. Bununla birlikte devreye giren IŞİD, muhaliflere büyük bir darbe vurarak, Türkiye’nin güneyi, Suriye’nin kuzeyinde ciddi bir yapılanma içerisine girdi. Şu an Halep’in doğusundan başlayarak, Cerablus, Münbiç gibi Halep ilçelerinin yanı sıra Rakka ile Rakka’nın doğusundaki Haseki’ye kadar olan alan IŞİD’in kontrolüne geçmiş durumda. Bu bölgelerin en büyük özelliği ise Suriye petrolünün yaklaşık yüzde 60’ını bünyesinde bulundurması.
Dikkat edilecek olursa Ortadoğu’da kimin eli kimin cebinde belli değil. Üstelik, kim kime çalışıyor bunu da çözmek zor. Böyle bir ortamda çok dikkat etmek ve adımları da buna göre atmak gerekiyor. Özellikle de bu terörist gruplara kesinlikle inanmamak en doğru olanıdır. Biz bu nedenlerden dolayı Türkiye’nin artık bu politikalarında köklü değişikliklere gitmesi gerektiğini söylüyoruz.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın