NECDET BULUZ
IŞİD’in Irak’ta başlattığı olup bittiler, şimdi Amerika ve Batı medyasında da geniş biçimde değerlendirilmeye başlandı. Suriye’deki iç çatışmalarla bölgemizdeki radikal İslami Grupların bölgede taban oluşturduğu, IŞİD’ın da Irak’taki faaliyetlerle bölgemizde yeni bir “terör üssü” inşa edildiğine dikkat çekiliyor. Daha önceki yazılarımızda bu konulara enine boyuna biz de değinmiş ve özellikle de bizi yönetenleri uyarmıştık.
Bugün, gelişen olaylara baktığımızda Türkiye’nin çok zor durumda kaldığını, gelecek için de bu sıkıntıları daha çok yaşayabileceğini görüyoruz. Daha düne kadar Suriye’de Esad’ı devirmeleri için destek verdiğimiz bu grupların, bugün ellerindeki silahları bize çevirmeye başlamış olmaları son derece düşündürücüdür.
Hatta kulislere yansıyan bir iddiaya göre, Musul Konsolosluğumuzdakiler Ankara’yı aramışlar, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile görüşmüşler. “IŞİD ilerliyor, binayı terk edelim mi?” diye sormuşlar. Yine iddiaya göre Bakan Davutoğlu “IŞİD hasım değil, konsolosluğu terk etmeyin” diye talimat vermiş. Sonucu hepimiz gördük.
Ortadoğu uzmanları, Batılı analistler, Türkiye’nin gelecekte Pakistan’da olduğu gibi radikal İslamcıların tehdidi altına girebileceklerini söylüyorlar. Bu söylemlerin uzun yıllardır dillendirildiğini de biliyoruz. Dikkat edilecek olursa Irak’ın fiilen üçe bölünmüş olması, radikal İslamcı grupların işine gelmiştir. Suriye’deki çatışmalar sonrasında da hedef, bu ülkenin de üçe bölünmesi olacaktır.
Bu noktada önemli olan Türkiye’nin durumu ve geleceğidir. Irak’ta, Suriye’de huzur olmaz ise, Türkiye bu huzursuzlukları iliklerine kadar hissedebilir. Adı geçen ülkelerde ve bölgede taban oluşturan radikal İslami gruplara güvenmek en büyük hatadır. Nitekim bugüne kadar güvenilen, beslenen, koruyan ve desteklenen bu grupların şu anda bize karşı nasıl bir cepheleşme içine girdiklerini görüyoruz. Çünkü dış güçler bu grupları istedikleri gibi kullanıyor. Gelecekte bize karşı kullanmayacaklarını kim garanti edebilir?
Geçenlerde BBC Türkçe’de konuyla ilgili bir yorum yapan ve bölgeyi iyi tanıyan İngiliz gazeteci Peter Oborne Pakistan ile Türkiye’yi kıyasladı. Oborne “Batılı istihbarat kuruluşlarının Afganların Sovyetlere karşı savaşı sırasında yaptığı korkunç hatalarla yapılan kıyaslamalar ürpertici. El Kaide’yi destekledik ve sonra bize karşı döndüler” eleştirisinde bulundu. Demek ki bu gruplara güvenmek büyük hata olarak değerlendirilmelidir.
İngiliz Telegraph Gazetesi Yazarı Oborne’nin BBC Türkçe yayınındaki yorumundan kısa bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istedik:
“Bu politika yüzünden Pakistan şimdi iç savaşın eşiğine kadar giden sürekli bir terörist başkaldırı ile uğraşıyor. Böyle giderse Türkiye’nin de (belki Ürdün ve Suudi Arabistan’ın da) Suriye’deki geri tepme yüzünden aynı sorunla karşılaşması muhtemel. Bu arada cihatçılar Batıya saldırılar düzenleyebilecekleri yeni bir terör üssü bulmuş oldu. Bunların hepsi Suriye savaşı başlarken öngörülebilirdi; hatta (Suriye) Devlet Başkanı Beşar Esad bu uyarıyı yapmıştı.”
Burada bir önemli konuyu daha gündeme taşımak istedik.
Suriye’de iç savaşın çıkmasından sonra, Esad muhaliflerine destek veren Türkiye’yi Rusya Devlet Başkanı Putin uyarmış ve “Bugün beslediğiniz akrep, günü gelir zehirini size akıtır ve sokar” demişti. Rusya, Suriye’deki iç çatışmalarda istihbaratı sayesinde kimlerin, hangi noktalardan kimlere destek verdiğini çok iyi biliyor ve tespit ediyor. Özetle, bu tür uyarılar birçok noktadan da Türkiye’ye iletilmişti. Esad bile bir açıklamasında “Besledikleriniz, birgün can düşmanınız olacaktır” demişti, bunları unutmadık. Geldiğimiz noktaya baktığımızda bu uyarıların önemi açıkça görülüyor.
Bundan sonrası bizim için çok daha tehlikeli bir virajdır. Temennimiz, uygulanan yanlış politikalardan artık ders çıkarıp, içinde bulunduğumuz bu ortamdan Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak olmalıdır. Ancak, bugünkü anlayışla bunu da mümkün görmüyoruz.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın