YÜRÜ BRE OSMANLI, KİM TUTAR SENİ?
HÜSEYİN MÜMTAZ
Madem memleketin bazı yörelerinde (yoksa her yerinde mi ?) eskisi gibi Cuma akşam mesai saati bitiminde askerî bando eşliğinde meydana bayrak çekilip, Pazar akşamları aynı şekilde indirilemiyor….
Mehter takımı eşliğinde ve “Ceddin deden, neslin baban” mehter marşı ile Basra Körfezi’ne doğru yürümenin tam zamanıdır.
“Ceddin deden, neslin baban/Hep kahraman Türk milleti/Orduların, pek çok zaman/Vermiştiler dünyaya şan”.
Meğer ne zamanlarmış o zamanlar?
Bir başka Boko Haram, yâni IŞİD güneyimize gelmiş, geliyormuş..
İkisi de radikal İslâm, ikisi de katliam yapıyor, sorgusuz sualsiz insan öldürüyorlar.
Hiç Müslüman, Müslümanı öldürür mü?
Ne diyor iki gün önce Türkiye’de bulunan “Müslüman” İran’ın Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani?
“IŞİD ‘vahşice hareket eden Radikal bir terör örgütü’dür. Bu şiddet ve terörle ‘bölgede ve dünya genelinde’ savaşacak ve onlara müsamaha göstermeyeceğiz”..
IŞİD’in Suriye’den sonra Irak’da da sorgusuz sualsiz ilerleyişi tam bir “taşlar bağlı, sorunlar serbest” durumudur.
Hani “sıfır sorun” diye yola çıkmıştık ya..
İçinde bulunulan “durum”da, bırakın komşuları, dünyadaki hemen herkesle “bol sorun” vaziyetindeyizdir kıymetli okuyucu..
İçinde bulunulan “durum”, çok derin “Yeni Osmanlı”cılık stratejisinin de iflâs ettiğinin resmidir.
Şaşırdınız mı?
Oysa her şey zaten gözlerinizin önünde cereyan etmemiş miydi?
1.Irak’ta Saddam’ın “müesses nizam”ını, “kitle imha silahları bulunduğu” aldatmacası ile (ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell bu iddianın kanıtlanamamasıyla ilgili olarak, Amerikan istihbarat teşkilatlarının yanıldığını kabul etmişti);
2.Suriye’de de Esat’ın “müesses nizamını” da “kimyasal silah kullandı” uydurmacası ile yerle bir ederek…
….Irak’ta Barzani Kürt bölgesinin, Suriye’de de Rojova Kürt Bölgesi’nin vücut bulmasını seyretmemiş miydin?
Seyretmekten öte “petrol kokusuna dayanamayan Amerika”nın bu yoldaki çabalarına her fırsat ve seviyede yardımcı olmamış mıydın?
Kullanıldığını, aldatıldığını mı hissediyorsun?
Güneyimizde artık boydan boya; Kandil’den-Keseb’e kadar bir “Radikal Sünni Kürt” bölgesi mevcuttur. Denize ulaşmışlardır.
Güya komşu halklarla problemimiz yok, rejimle anlaşmazlığımız vardı..
Güneyde “komşu halk” da kalmamıştır.
Sahi; şimdi gündeme düşen Musul-Kerkük-Süleymaniye-Tuzhurmatu’nun aslında ve 1071’den önce bile Türk/men kentleri olduğunu hatırlayan var mı hiç?
Dâvutoğlu’nun gözlerinden; göçmen kampı ziyaretinde Suriyelilerden esirgemediği gözyaşlarının iki damlasının da Türkmenler için aktığını gördünüz mü şimdiye kadar?
Diyarbakır’da “Çalıştay” yapılmış, “Buranın adı Kürdistan’dır” denmiştir.
Diyarbakır’da, hem de “Kışla”dan, “en ufak bir direnme ile karşılanmaksızın” Türk bayrağı indirilmiştir.
Giresun’da, Kürt işçiler İstiklâl Marşı’na saygısızlık provası yapmaya kalkmışlardır.
Nihayet, tarihte ilk defa yurt dışında bir Türk toprağı; Musul’daki Türk Konsolosluğu yine “en ufak bir direnme ile karşılanmaksızın” İŞID militanlarınca basılmış, 48 Konsolosluk görevlisi ve güvenlik görevlileri teslim alınmıştır.
“İçeride” ve “dışarıda” devletin ve milletin itibar, haysiyet, şeref, onuru…?
Çatırtıyı duyabiliyor musunuz?
Yol olmuştur efendiler, nerede son bulacağını da kimse kestiremez..
Sayın ve muhterem İçişleri, Dışişleri, Savunma Bakanları ve şu sıralar internet sitesinden habire yol kesme-adam kaçırma-bombalama ile ilgili olarak verdiği haberlerle “kamuoyunu aydınlatmayı” görev bilen ilgili kurumun çok muhterem ilgili sorumlusu..
Sağlık ve afiyet durumunuzu âcilen bildirirseniz şerefyâb olacağız efendim..
Ne diyordu Mehter Marşı?
“Ceddin deden, neslin baban/Hep kahraman Türk milleti/Orduların, pek çok zaman/Vermiştiler dünyaya şan”.
“Pek çok zaman”…
Hadi o zaman, Basra Körfezi’ne doğru… İki adımda bir durarak yarım sağa, sonra tekrar iki adım, durup ve yine yarım sola..
Anca gideriz.. 12 Haziran 2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ