AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonundan beri, tutarlı bir biçimde “tutarsızlık politikası” izliyor:
“Herkesi kucaklayacağım” diyor, kendinden yana görmediği herkesi düşmanlaştırıyor…
“İleri demokrasi” diyor, şiddet ve baskıya dayalı otoriter bir rejim kuruyor…
“Serbest piyasa ekonomisi” diyor, devlet ihaleleri, cezalar ve müdahalelerle piyasanın bütün kurallarını bozuyor…
“Yolsuzlukların, rüşvetin üzerine gideceğiz” diyor, en büyük yolsuzluk ve rüşvet çukurlarının içine düşüyor…
“Yargıyı bağımsızlaştıracağım” diyor, yargıyı tümüyle kendine bağlıyor…
“Medya özgürlüğü” diyor, çeşitli yöntemler kullanarak medyayı denetim altına alıyor…
Herkesi dinletiyor, kendisi rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda dinlendiği zaman, dinleyenlere “Darbeciler” diyor…
“Roman açılımı diyor”, Romanlar yerlerinden ediliyor…
“Alevi açılımı” diyor, Alevilere her türlü ayrımcılığı reva görüyor…
“Türk Silahlı Kuvvetleri gözbebeğimizdir” diyor, komutanları hapse atıyor…
Silivri davaları için önce, “Darbecileri yargılıyoruz” diyor, sonra bunların “Kumpas”olduğunu söylüyor, mahkemeleri kaldırıyor, ama hâlâ bu davalardan mahkûm olanlar ve bazı sanıklar içerde…
Cemaatle kol kola giriyor, “Ne istediniz de vermedik” diyor, yıllarca sonra cemaati“Haşhaşi”, “Paralel devlet”, “Hain” ilan ediyor…
“PKK ile görüştüğümüzü söyleyen şerefsizdir” diyor, o sırada, üstelik üçüncü bir ülkenin gözlemciliğinde, PKK ile görüştüğü ortaya çıkıyor…
“Barış süreci” diyor, her türlü savaş ve nefret söylemini kullanıyor…
“Komşularla sıfır sorun” diyor, çoğunu düşmanlaştırıyor…
Suriye lideri Esad’la kanka oluyor, kısa bir süre sonra “Esed”i can düşmanı ilan ediyor…
“NATO’nun Libya’da ne işi var” diyor, birkaç gün sonra Libya’ya saldıran NATO güçlerine ciddi bir deniz kuvveti ile katılıyor…
“Hedefimiz AB’dir” diyor, AB ile olan ilişkileri askıya alıyor…
***
Zaman içinde, bütün eylemleri ve bütün söylemleri hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle çelişiyor…
Üstelik her tutarsızlıkta, her çelişkide, son durduğu noktaya karşı çıkanları, eleştirenleri, ihanetle suçluyor, bastırıyor…
Böylece kendine destek verenler bile, bu hızlı dönüşler karşısında şaşkınlık içinde, bir yandan ötekine savrulup duruyor…
Türkiye, Cumhuriyetin 100. yılına doğru, bu “Tutarlı bir tutarsızlık politikasıyla”darmadağın ve paramparça olarak yol alıyor!
Emre Kongar