BAYRAK DA GİTTİ
HÜSEYİN MÜMTAZ
Dünkü yazımızın (ADI “KÜRDİSTAN”DIR) şu bölümünü hatırlayalım;
https://www.turkishnews.com/tr/content/yazarlar/huseyin-mumtaz/
“Şu aralar hiç hatırlayan var mı bilmiyorum ama önce ‘yürürlükteki’ Anayasa’ya bakalım..
‘MADDE 3.– Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır.
Başkenti Ankara’dır’.
İlk cümleyi mümkünse hep beraber tekrarlayalım;
‘Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür’.
Diyarbakır-Bingöl yolu 12 gündür kapalıysa, ‘buranın adı Kürdistan’sa, yol kontrolünü ‘KCK ASAYİŞ’ sağlıyorsa; KCK, gençleri ‘meşru müdafaa’ için ‘gerilla’ya çağırıyorsa…
‘Ülke ve milletin bütünlüğünün bölünmezliğinin’ kaldığını; kısaca Anayasa’nın 3’üncü Maddesinin uygulanabilirliğinin olduğunu söyleyebilir misiniz?”
24 saat geçmedi, ikinci cümlesine geçtik.
Gelin bu sefer ikinci cümleyi mümkünse hep beraber tekrarlayalım;
“Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır”.
O da gitti..
Bayrak da indirildi..
Sınır dışındaki Süleyman Şah Türbesinde dalgalanan bayrak için yeri göğü inletiyoruz, ama sınır içindeki bayrağa sahip çıkamıyoruz.
Hadi Anayasa’yı okumadınız, duymadınız, bilmiyorsunuz..
Ama askerliğin ilk günü silaha ve bayrağa el basarak (lâfım sadece profesyonel askerlere değil, askerlik hizmetini yapan bütün “erkek”leredir) ettiğiniz yeminin şu satırını da mı unuttunuz;
“….TÜRK SANCAĞININ ŞANINI CANIMDAN AZİZ BİLİP İCABINDA VATAN, CUMHURİYET VE VAZİFE UĞRUNDA SEVE SEVE HAYATIMI FEDA EYLEYECEĞİME….”
Yoksa o yemini zaten etmemiş miydiniz?
Askerliğin ilk günü şunu da öğretmişlerdi;
“Birliğinin yaptığı/yapamadığı her şeyden komutan sorumludur. Asker zaten görevi olduğu fiili yaptığı için teşekkür beklemez”.
“İhmal, görevi savsaklama” suçu sakın en alttaki garip onbaşıya kalmasın.. O bayrağın indirildiği o kışlanın komutanı/sıralı komutanları görevden alındı mı?
Alınmadılarsa istifa ettiler mi?
Her iki halde de isimleri; 8 Haziran 2014 itibariyle “komuta ettikleri birliğin bayrağına sahip olamadıkları” kaydıyla tarihe geçmiştir. Kara bir gündür.
Türk devlet, millet, ordu tarihinde böyle başka bir kayıt var mıdır, bilmiyorum.
Şu sıralar teröristlerin yaktıkları araçlar, kaçırdıkları kişiler, kapattıkları yollar konulu basın bildirileri yayınlamakla hayli meşgul kurum nedense “bayrak”la ilgili resmî bir açıklama yapmadı şu ana kadar..
Ama bir “Askerî yetkili” şöyle demiş;
“Ramazan Baran’ın cenazesinin kaldırılması esnasında, askeri lojmanlar bölgesinden geçerken yüzü maskeli bir kişi, bayrak direğine tırmanmış. Ancak bu kişinin 18 yaş altı, 14-15 yaşlarında bir çocuk olması nedeniyle ateş edilmek istenmemiş. Sadece iki el uyarı ateşi açılmış. Askerler o sırada yoğun taşa maruz bırakılmış, bayrağı indiren göstericiye çocuk olması nedeniyle hassasiyet gösterilmiş ve müdahalede bulunulmamış.”
Lâfa bak hizaya gel..
Haberin basına yansıyan şekli de şöyle;
“Diyarbakır’da 2. Hava Kuvveti Komutanlığı’nın arka kapısının olduğu bölgedeki duvardan atlayarak kışla içinde direkteki Türk Bayrağı’nı indirdi. Askeri yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre, bayrağı indiren çocuk olduğu için asker hassasiyet göstermiş. İki el uyarı ateşiyle yetinmiş”.
Sayıyla hizaya filan değil, kendine gel..
Fotoğraflarda, “kışla” duvarlarının önünde ve üstünde üç sıra “tel üstüvane” olduğu görülüyor.
Bayrak direği “kışla”nın içinde..
“Çocuk”..
Telleri geçiyor…duvarı atlıyor…direğe kadar olan mesafeyi aşıyor…direğe tırmanıyor….bayrağı söküyor/koparıyor/yırtıyor…iniyor….duvara kadar geri gidiyor…duvarı atlıyor…telleri geçiyor….
Videoda gördük, daha duvarın üstündeyken bayrağı sokaktaki kalabalığın ayakları altına fırlatıyor.
Kışla ahalisi seyrediyor..
Çocuk muş, 18 yaş altı, 14-15 yaşlarında bir çocuk olması nedeniyle ateş edilmek istenmemiş. Sadece iki el uyarı ateşi açılmış.
Amma göz varmış birader “kışla ahalisi”nde..
“Yüzü maskeli” kişinin “18 yaş altı, 14-15 yaşlarında çocuk” olduğunu nasıl anlamışlar?
Nereden anlamışlar?
Ne biçim bir kızıl ötesi dürbün/röntgen kullanıyorlarmış da ciğerine kadar görmüşler?
Peki, madem çocuk..
Daha iyi ya… Silahsız bir er, “tek er” bu kadar süre içinde gider, çocuğu alır, gelir, nasihat ettikten sonra da bırakamaz mıydı? Üstelik “duvar”ın içindeydiniz..
Bu gün basında “O askerlerin silahlarına el kondu” başlıklı bir haber daha vardı..
Heyecanlandım, zannettim ki bayrağın indirildiği kışladaki askerlerin silahlarına, bayrağı koruyamadıkları için el kondu.
Yanılmışım. Meğer Lice’deki ölümlü olayda bölgedeki askerlerin silahlarıymış el konulan..
Doğru.. İhmal, suç varsa açığa çıksın..
Ama bayrağın indirildiği kışlada hiç mi ihmal, savsaklama….korkma, ürkme yok?
Neymiş?
“EFES-2014 Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı; personel sayısı ile silahların miktar ve çeşitliliği dikkate alındığı zaman dünyada en büyük milli fiili atışlı bir tatbikatıdır bu tatbikat” mış.
Gururlandım, iftihar ettim..
Ne mutlu bize..
Ne mutlu da, görüldüğü gibi Anayasa’nın 3’üncü maddesi’nin 2’inci cümlesi de gitti..
Kaldı “Milli Marş” ile “Ankara”…
Hayırlara vesile olur İnşallah…
Diye yazıyı bitirirken…
“İlgili Kurum” açıklama yaptı.
“Yüce Türk Ulusunun sembolü, her zerresi şehit kanıyla bezenmiş bağımsızlığımızın işareti Türk Bayrağına, hiç bir değerden nasibini almamış bir şahıs tarafından saldırıda bulunulmasını nefretle kınıyor, bu saldırıyı yapan kişinin bulunup gerekli cezanın verilmesinin takipçisi olunacağının ve hiçbir kişi veya grubun Şanlı Türk Bayrağını dalgalandığı gönderinden indiremeyeceğinin bilinmesi kamuoyuna saygıyla duyurulur” dedi.
Bulursanız bana da haber verin.. 9 Haziran 2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın