AK Medya’nın amiral gemisi Yeni Şafak, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın önceki gün “Açılım’da ikinci aşamaya geçtik” açıklaması yapmasından sonra, dün hükümetin bu konudaki yol haritasını açıkladı. Buna göre Açılım’ın 2. aşaması, 4 maddenin 18 ayda uygulanacağı bir yol haritasıdır:
1) AKP Akil Adamlar heyetinden sayıca daha az bir İzleme Kurulu oluşturacak.
2) Kaçırılan çocuklar için bir geri dönüş yasal düzenlemesi hazırlanacak.
3) Haklarında kırmızı bülten çıkarılmayan örgüt üyelerine kolaylık sağlanacak.
4) Sadece HDP heyeti değil, STK ve gazeteciler de Öcalan’la görüşebilecek.
Gazeteye göre MİT ile Öcalan’ın ve HDP ile PKK’nin yaptığı iki ayrı görüşmede de taraflar bu yol haritası konusunda mutabakat sağladılar. (Yeni Şafak, 3 Haziran 2014)
ÖCALAN İSTEDİ ERDOĞAN KURUYOR
Bir mutabakat olduğu, hatta Öcalan’ın önerilerinin AKP uygulaması haline geldiği ortadadır.
Zira HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı’dan döndükten sonra şu açıklamayı yapmıştı: “Öcalan sürecin şeffaf ve halkın denetimine açık yürümesini istiyor. Güncel olan tartışmaların yaşanmaması için bunun bir İzleme Kurulu üzerinden denetlenmesi gerektiğini, böylece bu sorunların en aza ineceğini ve giderek sıfırlanacağını düşünüyor.” (ANF, 2 Haziran 2014)
Yani tıpkı Öcalan’ın Akil Adamlar heyeti önerisi gibi, İzleme Kurulu önerisi de AKP tarafından yerine getirilmektedir!
Kuşkusuz bu anlaşma dün de belirttiğimiz Cumhurbaşkanlığı süreciyle doğrudan ilgilidir. AKP ve PKK, Haziran Halk Hareketi’nin rafa kaldırttığı ve takvimini ötelediği Açılım’ı birbirlerine karşı koz olarak yeniden kullanmaktadırlar. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmak istemesi ile PKK’nin kullanıma açık yüzde 7 oyu buluşturulmaya çalışılmaktadır.
Kuşkusuz AKP’nin düşüşünü milliyetçi söylemlerle frenleyebildiği bir siyasi atmosferde bu ilişki, sözde PKK karşıtlığı ile perdelenmeye çalışılacaktır.
ABD, AKP’Yİ NASIL KULLANIYOR?
Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP ile PKK’nin Açılım’da 2. aşamaya geçmesinin iç nedenidir. Ancak bir de dış neden vardır.
ABD Başkanı Barrack Obama’nın 28 Mayıs tarihli West Point Harp Akademisi konuşması toplamda Washington’un gerileyişini resmetmesi bakımından çok önemliydi.
Gerçi ABD’deki “realistler” ile “müdahalecilerin” çarpışması sonuçlanmış değil ama şu aşamada Beyaz Saray’ın dış politikası, savaşmamayı esas alıyor. Nitekim Obama da konuşmasında bunu teyit etti.
Ancak bu Suriye konusunda elini tamamen çekeceği anlamına gelmiyor. Obama, West Point Harp Akademisi’nde, Şam’a karşı aralarında Türkiye’nin de olduğu dört ülkeye yardım yapacaklarını açıkladı.
Peki, nedir bu yardımlar? Daha doğrusu neyin karşılığında yapılan yardımlardı? O ayrıntıları da Şafak Terzi arkadaşımızın ABD’li Senatör Richard Black ile yaptığı ve bugün Aydınlık’ta yayımlanan başarılı söyleşisinden öğreniyoruz:
1) ABD Libya’dan Türkiye’ye silah gönderiyor, Türkiye de bu silahları Suriye’ye geçiriyor.
2) ABD Türkiye’de her ay 250 cihatçı eğitiyor.
AÇILIM’DA PYD FAKTÖRÜ
Şimdi anlaşılıyor ki, ABD bu uygulamaları büyütecek.
Tam bu zamanda, yani ABD’nin “silahlar yanlış ellere gidiyor” diyerek El Kaide (Nusra ve IŞİD) dışı yapıların desteklenmesi gerektiğini belirttiği bir süreçte, Ankara’nın Nusra’yı terör örgütleri listesine alması da özel anlam kazanıyor.
Bu durum kuşkusuz bir süredir Suriye’nin kuzeyinde otorite olmaya çalışan PYD’nin El Kaide ile çatışmasında Ankara’nın takınacağı yeni tavra da yansıyacaktırç İşte Açılım’da 2. aşamaya geçilmesinin dış nedeni budur!
Zaten Açılım’ın ABD’li mimarlarından Hugh Pope’un “açılım yasal güvence altına alınmalı” çağrısının takvimi de bunu göstermektedir. (ANF, 3 Haziran 2014)
Peki, ABD buradan bir başarı elde edebilecek midir? Elbette hayır!
Mehmet Ali Güller