TÜRK MİLLETİNE:
Gülümseyin, Düşünün ve Unutun;
Çünkü en iyi bunu yaparsınız” 🙁 (e.ü. Eylül-2013)
Esselam-ı Aleyküm Varahmatulla,
Rahman ve de Rahiiim’olan Vesaireciiime, hıh! 🙁
..”yani Vesaireciime’yi de dua olarak kabul edin” 🙂
(..kendi uzatacak ya, Ne kadar anlaşılmaz ise O kadar makbul, yani sevap.. ..Onun için kızıyor..)
..Bu arada şu kısa şiiri de dinleyin, Müziği de bir harika 🙂
Dursun beyi kutlamıştım bir şiir eleştirmeni olarak ve”yorum yapmışıtım derkenar videoya”..
Güzel müzik seçmiş ve sözler 🙁
..Aynı 70’li yılların “araya parça atması gibi oldu benimki”, hani sinema.. 🙂
Daha ne, “biletsiz” sinemaya giriyorsunuz.. 🙁
……
..Gelelim başa;
e, naapalım bildiğimiz bu kadar kardeşim, 3-4 dua işte;
Arada Cuma’ya da gidiyoruz, …tabi “sık gitmemeye özen gösteriyoruz”.. 🙂
Çünkü Ötekilere de sevap kalsın, bitmesin 🙁
..Hani eski devirlerde hocaya sormuşlar:
yani çok acıklı okumasının ardından tecvidli, ve etkilenen Vatandaş mânâyı soruyor..
Hoca da garibim Ezber kültüründen geliyor tabi, kaynakları da kısıtlı ..ve dahi erişim,
Ne yapsın, o da şöyle cevap vermiş …”Bu ne anlatıyor, ne diyor sorusuna”;
“Ne demiyor ki; Denmez ki diyesin”! 🙁
…Hemen burun şişirmeyin,
Kralcılara diyorum. Bu Kültürümüzde var; Hani iki köyün hocası karşılaşmış ve “Nasıl işler demiş”.. O da Valla kesat 🙁 Ve eklemiş (hani iki zekaret hastası varmış, arada okuduğu, ama birinin durumu kritikmiş):
“Bir umutlum var; bakalım” demiş.. 🙁
..Hatta bir realite söyleyeyim
(Benim ana sülalesi Hocalar namıyla maruf ve herkes onların kapısına …diyelim 70-80 sene evvel Okumaya, Kur’an öğrenmeye gelirmiş: Ve Büyük Büyük dedem de “bir dörtlük yakmış, bilmem artık kendine mi ait nesilden nesile geçen mi, …Şu:
Gelin gelin oturun
Çıkın çıkın Getirin
Burası Hoca evi
Ne yen, ne götürün 🙁
Babamın babası da 1938’de ölmüş 60 küsür yaşlarında iken, ve …Balkan Savaşı gazisiymiş ve Askerdeki görevi “Bölük emini (Bölük yazıcısı).. ve ayağının birini (sakat) cephede yitirmiş, Tedaviden sonra İstanbul’dan Adana’ya memlekete gelmesi 2 aydan fazla sürmüş.. Tabi biz görmedik, zaten babam 10’lu yaşlarda imiş, Hatta iki (2) öğrencisi vardı birini tanırdım, (Şu an yaşasalardı 90 yaşında olacaklardı) Birinin adı Tevfik, öğretmen olan ve biri de Hayri, yani o da hakimmiş ..İstanbul’da, ve ikisi de 20-25 sene önce öldüler..
..Kalan ömrünü Çocuklara “Okuma yazma öğretmekle geçirmiş, mekteb-i iptilâ, muallim” 🙁
Sanırım biz ona çekmişiz 🙁
Şimdi bunları niye anlattım?
Yahu insan her yere çeker,
İşte benimki “muhabbet olsun”.. 🙂
Şimdi yazı başlığına bakıp bana kızmayın, ..Benim hakikat dışında bir işim yok. Mizah, sanmayın “gevezelik veya boşboğazlık, Seviyesizlik”;
O bir “iki ucu keskin kalem (kama, cembiye)”!
Siz hiç büyük adamların mizah yaptığnı gördünüz mü, örneğin padişah, filanca Devlet reisi?
Yapmazlar, Çünkü yaptıkları anda Halk’tan olurlar ve “efendilikleri (Tanrı) gider 🙁
Benim en saygı duyduğum ve önünde eğildiğim ..tabir caizse (san’at mânâsında) “KARİKATÜRİSTLERDİR”! Onları ne tarihçciye, ne edebiyatçıya, ne şaire, ne ressama, ne de müzik adamına değişirim;
Onlar Bir Yeryüzünün lütfu 🙁 Ve dahi “Özgürlüğün, hür olmanın simgesi”!
..Tabi ki yukarda saydıklarımı atmıyorum, meslek;
Zaten onların hepsi Onun içinde, Karikatürist! Yani aynı değerleri barındırıyor”! 🙁
..ve Ben Bu işten para da kazanmıyorum, ..zaten siteler benden aç ve hep amatör site
Kimseye yaranmak gibi bir derdim de yok, yani afferin almaya;
Onlar Bana yaransın.. Hatta paraya boğarım
..Aman uzun oğlanın kulağına gitmesin…
…..
..Peki ne yapalım kardeşim, Hakikatleri söylemeyelim mi ..birileri ayıkmasın veya Birilerinin (ukde sahibi) tekerine taş konmasın diye? 🙁
Ben söylerim.. 🙁
Bir fıkra:
…Adamın biri sünnetçi imiş ve şehrin göbeğinden bir küçük dükkan kiralamış. Yani öyle denk gelmiş :
Çünkü kelepirmiş ve o anda tutmuş!
Dükkan da eski bir saatçıya aitmiş ve küçük bir de vitrini 🙁
..Derken adam işe koyulmuş ve (Vitrin boş durmasın kabilinden oraya da kötü bir saat koymuş, örn. kolundaki saatı)
..ve yoldan geçen mukallit biri sormuş;”Hemşerim başka saat yok mu yani Çeşitleriniz? Hayır kardeşim Biz sünnetçiyiz! 🙁 Peki, ha,ydi hayırlı işler 🙁
..Derken adam yine gelmiş 3-5 gün sonra ; Hemşerim saat çeşitleriniz yok mu ? Yok! 🙁
Peki o vitrindeki saat ne, madem saatçi değilsiniz?
Sinirlenen adam (Sünnetçi):
Peki kardeşim ne koyalım!!! 🙁
……
Yazı uzun olacak, ayaklarınızı uzatın okuyun; Yani hem yastık hem yorgan.. 🙁
Hatta size bir kış yeter, inanın doğru söylüyorum; (Bol resimli olması hasebiyle ve uzun) Derhal A-4’ten bir çıktı alın (ebat, yazıcı) ve Koca kış size “iliştirmeye yeter yani sobanızı”.. 🙁
(Kürdün türküsü gibi “le le le le le leh deyince bizim Türk, “Yahu yeter artık ne kadar uzattın” 🙁 Kürt “Daha bunun “Lo , Lo’su da var demiş”) 🙂
Kart Kurtlarla, Tark Turklar birbirine hep takılır 🙂
Hani onların en çok da “Soğan var, Ekmek var Bu adam niye ölmüş” Diye bir mesel’i var ya hep anlatılır.. Yani Meâl ve Orj. :”Nam heyeee, Piyvaz Heye; Ez dı çı mamır “( Yani Ekmek vaaar soğan var, bu adam niye ölmüş” (En spesial şeyler var, neye daraldı da öldü 🙁 Harika bir tabir ve yıllardır söyleriz Kürt arkadaşlarla 🙂 ..Tabi bildiğim kadarıyla yazdım Kürtçesini, affola 🙂
……
Şimdi isterseniz şöyle yapalım,
..Ama önce bir ağzınızı tatlandıralım.. 😉
Ispanaklı Böreğin Tarifi
5 adet yufka
1 baş soğan
1 kg ıspanak
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ
tuz
karabiber
pul biber
Ispanakları temizleyerek haşlayın. Soğanı yemeklik doğrayarak sıvı yağda kavurun. Salçasını, tuzunu ve baharatlarını ekleyin. Haşlanmış ve suyu süzülmüş ıspanakları ilave edip biraz karıştırın ve ocaktan alın. Bir yufkayı ortadan ikiye keserek bir parçasını tezgahın üzerine yayın ve üzerine fırça ile sıvı yağ sürün. Hazırladığınız ıspanaklı harcı yufkanın üzerine gelişigüzel serpiştirin. Uzun kenarından başlayarak rulo şeklinde sarın. Sardığınız ruloyu yağlanmış fırın tepsisine ortadan başlayıp dolayarak yerleştirin. Tüm yufkalar bittiğinde böreğinizin üzerine çırpılmış yumurta sürerek fırına verin. 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Afiyet olsun.
..Sonra,
“bir resim bir yazı, yani ufak ufak aralara”.. 🙂
OK.?
Thanks.. 🙂
(3 gün sonra okur’a sorarmışım, “Benim yazıyı nasıl buldun, Son yazıyı?
Okur: “Abi yaaa harikaydı, inan ilk işim bir çıktı alıp eve koşmak oldu ve Hanıma; Derhal şu börekten yapıyorsun ve bir saat içinde önümde istiyorum!!! 🙁 Ve börek geldi, elin artığı çayla içtim 🙂
İyi afiyet olsun 🙁
Bilinçli okur işte; işi teoride bırakmıyor …uyguluyor 🙁
Hep derim, ezbere okumayın Düşünün ve uygulayın,
….bu olsa gerek!
Devamı var..
Sevgiler.
4.6.2014
YaLNıZ
(Eshabil Üstündağ)
adanams@gmail.com
Bir yanıt yazın