Bu “entel” takımını hem anlıyorum , hem de anlamıyorum… Anlıyorum , çünkü , o lüks yaşamı karşılamak için , çok uğraşmadan para kazanmaları , bunun için de gerekiyorsa ruhlarını satmaları lazım… Anlamıyorum , çünkü , eğer bunlar “insan” ise , nasıl olur da , ülkenin ve insanlarının zarara uğrayacakları “proje”lerin içinde yer alıp borazanlığını yapabilirler… Sözüm , elbette , gerçek “entellektüel” meclisinden dışarı…
Geçmişte , modacıların “trend”leri vardı , hala da var… Son 20-30 yıldır , bu “trend”ler , hayatımızın , gizli veya açık , her yerine girdi… Akıl , mantık , vicdan , hepsi gerilerde kaldı… Varsa , yoksa , ve de illa “trend”… Hedef , “özel hayat” olsa , kişisel tercihtir deyip geçmeye çalışalım… Fakat , vahim olan , bu “trend”ler , toplumu ve kamuyu da esir aldı… Kendine ait bir fikri olmayan herkes , devletin yöneticileri de dahil , “trend”lerin peşine takılmış gidiyor…
Son 10 yıldır , “Kürt” ve “Ermeni” trendleri toplumu esir almış tam gaz ilerliyor… İçimiz dışımız , “Kürt” ve “Ermeni” doldu… Peki , bu topraklarda yaşayan 55-60 milyon Türk’ü ne yapalım , buharlaştıralım mı… Gören de , bilinen insanlık tarihinin en büyük katliamcısı olduğumuzu ve direkt cehennemden indirildiğimizi sanacak… Peki ama , ya Tarih denilen müspet ilim , onu ne yapalım… “Kim takar tarihi” dediğinizi duyar gibiyim… Varsa , yoksa , “trend”…
Hala yapıyorlar mı bilmiyorum , ama , eskiden , bir suçlu yakalandığında , faili meçhul diğer suçları da onun üstüne yıkmaya çalışırlardı… Bu da , o hesap… Osmanlı’nın hüküm sürdüğü topraklarda , olumsuz ne varsa , “otomatik suçlu” , Türkler…
Avrupa ve Rusya ile aramızda , bin küsur yıldır süregelen bir “savaşlar dizisi” var . Sonuncusu da 90-95 yıl önce… Tamam , devir değişti ama , toplumların ve devletlerin hafızalarını ne yapacağız… Sorunlar , yok olmadı , sadece buzdolabına kaldırıldı… Zaten , devletlerin arasında “dostluk” olmaz , işbirliği olur , müttefiklik olur… Koşullar değiştiği zaman , devletlerin ilişkileri de değişir…
Her türlü olumsuz durumu , ABD , AB , Rusya , vesaireye bağlayana da karşıyım… Sen , salak salak , ortalıkta sereserpe yatarsan , başkaları da açıkları değerlendirir… “Devlet” olup , zayıflıklarını kapatıp, güçlü yanlarını ortaya çıkarıp , daha da güçlenmenin yollarını bulacaksın… Bunu yapamayan adamların , devlet yönetiminde ne işleri var…
Herkesin ağzında “demokrasi” ve “seçim” lafları dolaşıp duruyor , sakızdan beter olmuş… Öncelikle , demokrasi , elitlerin , öncelikle kendileri için ve ardından halk için tasarladıkları bir sistemdir . Diğer bir deyimle , aristokrasi ile burjuvazinin , ortak mutabakat sistemidir . Var olan , yok olan , rağbet gören veya görmeyen , bütün sistemler , yönetimden pay alma kavgasıdır… Ve de statik değildir , dinamiktir ; yani değişir , gelişir , etki gruplarına göre , çeşitli yönlere doğru eğim kazanabilir… Ancak , demokrasinin , mutabakat senedine göre , bazı değişmez kuralları vardır… “Seçimi kazandım” diyerek , kafanıza göre , mutabakat senedi ile oynayamazsınız… Eğer oynarsanız , sistemin adı “demokrasi” olmaktan çıkar , “otokrasi” olur… Daha açık bir ifade ile , çoğunluğun tahakkümü olur… Bir sonraki adımı telaffuz etmeyeyim , ama Hitler döneminin Almanya’sını incelemenizi öneririm .
Siyasetin , gerçekte kimler için yapıldığını kısa yoldan görmek isterseniz , parlamenterlerin varlık durumlarına bakınız… Büyük çoğunluğun , milletin servet ortalamasının çok üzerinde olduğunu göreceksiniz… Bu , sadece bize özgü değil… Amerikan Kongresi’nde yer alan parlamenterlerin yarısından fazlası “dolar milyoneri” sınıfına giriyor…
Malum olduğu üzere , Türkiye Cumhuriyeti , üniter bir devlet… Yani , ÜLKE ve MİLLET , tek bir bütün… Böyle olunca , bu toprakların üzerinde , başka bir idari yapılanma olması mümkün olamaz… Olursa , bunun adı üniter devlet olmaz… Aynı şekilde , millet de tektir , o da Türk Milleti’dir… Etnik kökenlerde farklılıklar , dünyanın her yerinde var ; fazla uzağa gitmeyin , Avrupa’ya bakın yeter… Terminolojide , milletin adı Türk’tür… Bireysel bazda , herkesin , kendini istediği gibi ifade etme özgürlüğü vardır ve de olmalıdır… Bilinen insanlık tarihinin , bu en eski topraklarında , üniter devletin dışındaki bir yapılanma , bölünme getirir…
Aynı şekilde , üniter devlette , “halkların kardeşliği” olmaz , olamaz… Sadece , “milletin kardeşliği” olabilir… Nerede yaşıyoruz biz… Aynı toprakların üzerinde ve birbirimizle iç içe mi , yoksa ayrı ayrı gettolarda mı…
* * * * * *
Siyaset sözcüğünü ciddiye alıyorum… Ama bugünkü milletvekillerine bakınca , politikacı sözcüğünü kullanmayı çok daha uygun buluyorum… Malum , politika kelimesinin kökeninde , “çok yüzlü” olma durumu var…
Fakat , artık “siyaset” konuşmak da pek istemiyorum… Zira , geldiğimiz noktada , atılan her adım , Türkiye Cumhuriyeti’nin aleyhine işliyor… Gelişmeler , artık , “vatana ihanet” noktasına vardı… Teröristbaşı ile pazarlıklar yapılıyor , Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da , bölünmenin taşları döşeniyor… Son olarak da , Jandarma’nın , Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılması için adımlar atılıyor… Anlayacağınız , Sevr anlaşması , 100 yıl sonra hayata geçmiş olacak… Millet deseniz , eğitimlisi de eğitimsizi de , büyük çoğunlukla ayakta uyuyor…
Siyaset konuşma devri çoktan geçti de , kimsenin haberi yok maalesef…
Muhittin Kepekli
04/06/2014