Şiddet görüntüleri bize yakışmıyor…

NECDET BULUZ

 

31 Mayıs Gezi olaylarının yıldönümü nedeni ile birçok yerde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Gezi olaylarında ölenler için de anma toplantıları yapıldı. Gezi olaylarının merkezi konumunda olan Taksim Parkı’nın kapatılması ve Taksim’e giden bütün yolların polis çemberine alınması tartışmaların yanı sıra zaman zaman çatışmalara da neden oldu. Önümüzdeki tabloya baktığımızda birçok yerde polis şiddetini görüyoruz. Bazı yerlerde sanki bir iç savaş görüntüsü yaşandığı izlenimi de görülüyor.

 

Burada polis şiddetinden söz ederken, polisin emir aldığı, bu emri uyguladığı gerçeğini görmekteyiz. Başbakan da yaptığı açıklamada“Tüm halkıma sesleniyorum… Eğer buraya gelme gibi bir duruma gelirseniz kusura bakmayın güvenlik güçleri kesin talimat almıştır gereği neyse a’dan z’ye yapılacaktır. Geçen Gezi olaylarında olduğu gibi oralara gelemeyeceksiniz. Yasalara uymak zorundasınız. İstediğim yerde istediğim gibi yaparım yok, burası yolgeçen hanı değil.” demiştir. Polisin önü açılınca, işin iyice çığırından çıktığı da görülmüştür.

 

Şiddete başvurmadan, kırıp dökmeden, barışçıl gösteri yapmak da demokrasinin temel direğidir. Bu durum dünyanın her tarafında böyledir. Bunun için de izin almaya gerek yoktur. Anayasada bunun tanımı yapılmış, sınırları da çizilmiştir. Polis de, göstericiler de sağduyulu olmak, şiddetten kaçınmak, demokrasinin kuralları çerçevesinde hareket etmek durumundadırlar. Bazı yerlerde bu hoşgörü ortamı sağlandı, olaysız geçen gösteriler de oldu.

 

Gezi olayları yıldönümünden önce bir grup izinsiz bir gösteri yaptı. Bu grup, Ayasofya’nın önünde de toplu namaz kıldı. “Ayasofya cami yapılmalıdır” diye de sloganlar atıldı. Çevreye toplanan yerli ve yabancı turistlerce de bu eylem ilgi ile izlendi. Dikkat ediniz, izin alınmaksızın yapılan bu eylemde polisin sağduyulu hareket etmesi, hoşgörülü davranması eylemin sessiz sedasız sona ermesine neden oldu.

 

Şiddeti hiçbir zaman savunmuyoruz. Şiddet kimden ve nereden gelirse gelsin kesinlikle karşıyız. Eylemcilerin, gösteri yapanların arasına bölücü ve anarşistler sızmıyor mu? Bunlar provokatör olarak görev almıyor mu? Bunlar oluyor. Bunları ayıklamak, bunlara meydan vermemek de devletin görevidir. Nitekim, göstericileri izleyen polisler içinde sivil giyimli istihbaratçılar da,polisler de oluyor. İstihbarat birimleri bu yüzleri kapalı, şiddet yanlısı provokatörleri meydanlara inmeden de etkisiz hale getirebilir. Bunlar biliniyor. Bunlara karşı verilen ve verilecek olan mücadelelerde biz de güvenlik güçlerimizin ve devletimizin yanındayız. Devlete karşı işlenen bir suç varsa bu da hiç kuşkusuz savunulamaz ve cezasız kalmamalıdır.

 

Taksim’de Gezi Parkı eylemlerinin yıl dönümü sebebiyle toplanan gruplara polis müdahale etmişti. Ara sokaklarda bazı göstericiler tekme tokat gözaltına alınırken, Tarlabaşı Mis Sokak’ta göstericileri coplamaya başlayan polisleri kendi arkadaşları araya set kurarak engellemesi polisin içinde de sağduyulu, şiddet yanlısı olmayanların var olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Şu unutulmasın: Polis de bizim çocuğumuz ve içimizden biridir, şiddet yanlısı olmayan, demokratik eylem hakkını kullananlar da bizim çocuklarımızdır. İki karşı düşman birbiri ile savaşmıyor. Polisin de görev yaparken suç işlememesi gerekmektedir.

Ancak, yaşla-kuru ayırt edilmiyor. Demokratik haklarını kullanan, şiddetten yana olmayan, hedefleri sadece seslerini duyurmak olanlarla, anarşist kılıklı bu insanlar birbirinden ayırt edilmeli ve demokrasimiz yara almamalıdır. Polis, ne kadar emir alırsa alsın, şiddetten kaçınmalıdır. Olay çıkaran varsa, kırıp döken, şiddete başvuran olursa bunların da gözaltına alınması tabiidir. Ancak, ellerinde sopalarla, tekmelerle şiddet sergilememelidir. Kafa göz yaran, elinde silahla öldürmeye kadar varan şiddet uygulayan polis istemiyoruz. Bu, bizim polisimize de yakışmıyor. Suçlu varsa, yakalarsın, kelepçeyi takar savcının karşısına çıkarırsın. Eğer ortada bir suç varsa, bu suçun cezasını verecek olan kurum da yargıdır.

 

Güneydoğu’da bölücü unsurlara, şiddet uygulayanlara, güvenlik güçlerimize saldıranlara karşı bile hiçbir şey yapmayan güvenlik güçlerimizin, şiddetten uzak, demokratik haklarını kullanan masum göstericilere karşı aşırı şiddet uygulaması toplumun ayrıştırılmasını da hızlandırıyor. Buna da çok dikkat edilmesi gerektiği görüşündeyiz.

 

Biz eğer her türlü toplantı ve gösteriyi şiddetle bastırma yöntemini uygularsak, bu işin içinden çıkamayız. Kaldı ki, ortaya çıkan görüntüler demokrasimizi de tartışma konusu yapar. Türkiye’nin dışarıdaki imajını da gölgeler.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

            necdetes@mynet.com

 

 

 

 

 

NECDET BULUZ - KADIN VE SIDDET

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir