Geçen haftaki yazımın başlığı “Putin Kırım Türklerine Taziyelerini Neden İletmedi?” idi ve ilk üç paragrafı şöyleydi:
“Bu köşede 27 Nisan’da yayınlanan yazımın başlığı ‘Erdoğan Taziyelerimizi İletti Sıra Putin de’ idi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 1915 olaylarının yıldönümü vesilesiyle Başbakan seviyesinde Ermenilere taziye mesajı yayınlanmıştır. Başbakan adına Başbakanlık tarafından yazılı olarak yayınlanan mesajda Ermenilere taziye dilekleri şöyle iletilmiştir: ‘Hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.’
Kırım’ı ziyaret eden Putin, 18 Mayıs 1944 tehcirinde hayatlarını kaybeden Kırım Türklerinin çocuk ve torunlarına taziyelerini iletmemiştir. Madem Türkiye Cumhuriyeti Ermenilere taziyelerini iletiyor, Rusya da Kırım Tatarlarına taziyetlerini neden iletmesin?
Putin, Başbakan Erdoğan gibi ‘18 Mayıs’ta 1944 tehcirinde hayatlarını kaybeden Kırım Tatarlarının huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz’ dememiş ve Çarlık Rusya’sının Türkler, Osmanlı ve Türkiye’ye karşı olan duygularına teslim olmuştur.”
Yazımı, 19 Mayıs Pazartesi günü saat 18.21’de Rusya Büyükelçiliğine gönderdim. Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği yazım üzerine 19 Mayıs Pazartesi günü saat 23.02’de Face Book’ta aşağıdaki mesajı yayınlamış ve altına da 18 Mayıs 2014 tarihini koymuştur.
Açıkça söylemek gerekirse, benim yazımın Büyükelçiliğe ulaşmasından 4.5 saat sonraBüyükelçi Karlovbir mesaj yayınlamak ihtiyacını hissetmiş, yazının altına 18 Mayıs 2014 tarihini atmıştır. Fakat nedense Büyükelçiliğin sayfasına bu mesaj konmamıştır. ()Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Gennadiyeviç Karlov’un mesajı şöyledir:
Kırım Tatar Halkı Sürgününün 70. Yılı
18 Mayıs anma ve acı günüdür, Kırım Tatar halkının trajedisi günüdür. Bu günde 70 sene önce 1944 yılında yüz binlerce Kırım Tatarı insanlık dışı şekilde kendi evlerinden, kendi Vatanından Orta Asya’ya zorla sürgün edilmiştir. Erkekler ve kadınlar, yaşlı ve çocuklar… On binlerce o zor çilelerde hayatını kaybetmiştir.
18 Mayıs gününde kurban düşenleri için matem tutuyoruz, vatan topraklarına ayak basamayacakları anıyoruz. Evet tarihte bir dönem vardı ki Kırım Tatarlarına ve SSCB’nin diğer bazı halklarına acımasız adaletsizlik gösterildi. O yıllarda Stalin baskılarından Ermeni, Alman, Yunan ve tabii ki Ruslar gibi farklı ulusları temsil eden milyonlarca insan acı çekti.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra sürgün edilmiş halkın Anavatanına uzun ve zor dönüş süreci başladı. Bugüne kadar da devam edilmektedir. Ancak özellikle son aylarda, Kırım Rusya Federasyonu’na döndükten sonra Kırım Tatarları trajedilerinden sonra geçmiş yıllarda elde edemedikleri sonucu elde ettiler. Rehabilitasyonu, itibarını ve haklarını, dilinin ve kültürünün korunması garantileri, Vatana dönme yardımını aldılar. Bütün bunlar ne Sovyet döneminde, ne de Kırım’ın bağımsız Ukrayna’nın parçası olduğu yıllarda oldu.
16 Mart’ta Kırım Rusya’ya, evine dönme kararı aldı. Bunu referanduma katılanların mutlak çoğunluğu destekledi. Kırım Tatarlarının birçok temsilcisi bu karara destek verdi.
Artık 11 Nisan Kırım Cumhuriyeti’nin yeni kabul edilen Anayasası bu bölgede yaşayan tüm halklara eşit hak ve hürriyetleri tanıdı, ulusal kültürlerin korunması, geliştirilmesi ve karşılıklı olarak zenginleştirilmesini garantiledi. Anayasanın 10.Maddesi yarımadada Rusça ve Ukraynaca ile birlikte Kırım Tatarca’nın devlet dili statüsünü sabit tuttu.
21 Nisan 2014 tarihinde Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Kırım Tatar Halkının rehabilitasyonu, bu halkın yeniden doğuşu ve gelişine ilişkin 268 sayılı Kararnamesini imzaladı. Söz konusu Kararnamede kaydedilen hedeflere ulaşmak için belgede geniş sosyal, ekonomik, kültürel ve insani programlar öngörülmektedir.
Mesela, sürgün edilenler için federal konut programına bu yılın sonuna kadar 800 milyon ruble ayrılacaktır. Bu para artık somut projelere yatırıldı. 10 Mayıs’ta Simferopol (Akmescit) Fontanı mahallesinde 180 dairelik yeni yapım konutunda sürgüne maruz kalan halkların temsilcilerine 34 dairenin anahtarı törenle verildi.
Rusya yönetimince yapılan bu adımların Kırım Tatarları arasında anlayış ve takdir bulduğu sevindiricidir. 30 Mart’ta Milli Meclis Kırım Cumhuriyeti’nin makamlarındaki görevlere başlamak üzere iki temsilcisinin adaylığını sundu. Bugün Kırım Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı görevinde Lenur İslamov bulunuyor, Halklar arası İlişkiler ve Sürgüne Maruz Kalan Vatandaşların İşleri Cumhuriyet Komitesinin Başkanı mevkiindeki çalışmalara Zaur Smirnov ise başladı.
Sürgünün 70.Yılı arifesinde 16 Mayıs’ta Kırım Tatar temsilcileriyle görüşmede Rusya Devlet Başkanı V. V. Putin’in kaydettiği gibi, Rusya, Kırım Tatarlarının kendi topraklarının öz ve gerçek sahipleri hissetmeleri için elinden geleni yapmaya hazır. Ancak Kırım Tatarları olmadan, kendi Vatanında daha iyi yaşam yaratmaya samimiyetle çalışanların katılımı olmadan bu amaca etkin bir şekilde ulaşılamaz.
Kırım asırlar boyunca kültürlerin ve geleneklerin halitası olarak, farklı etnik ve mezhep insanlarının yan yana oturdukları ve emek verdikleri bir yer olarak ünlüydü. Rusya Kırım Tatarlarının tarihinin karanlık sayfasını kapatmış oldu. Bugün, 18 Mayıs’ta anma ve acı gününde sadece geçmişe değil, geleceğe bakmaya davet ediyoruz. Kırım’ın tüm halklarının yalnız ortak çabalarıyla bu gelecek parlak yapılabilir, karşılıklı anlayış ve ortak yaşam gelenekleri yeniden kazandırılabilir, bu güzel bölge restore edilebilir.
18 Mayıs 2014 ()
Büyükelçi’nin yazım üzerine de olsa mesaj yayınlaması olumludur ama bu mesajın Büyükelçiliğin sayfasına konulmaması, Rusya Federasyonunu bağlamamak için olsa gerektir ve de Putin’in de Stalin’den çok farklı olmadığını ortaya koymaktadır.
Bu durumda,Başbakan Erdoğan’ın neden Rusya’nın çok etkin olduğu Şanghay İşbirliği Kuruluşuna girme ısrarını anlamış değilim.
BM’deki Anma Toplantısına Türkiye Büyükelçisi Neden Katılmadı?
Kırım Tatarlarının Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden sürgün edilişinin 70’nci yılı sebebiyle New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıya Ukrayna’nın BM Daimi Temsilcisi Yuriy Sergeyev katılmış ve bir konuşma yaparak Kırım Tatarları ve diğer etnik azınlıkların Stalin’in kararıyla zorla sürgün edilmesinin büyük bir insanlık suçu olduğunu belirtmiştir.
Bu suçun, totaliter Sovyet gücünün insanlık dışı yüzünü gösteren en büyük örneklerden biri olduğunu belirten Büyükelçi Sergeyev bunun, “1948 BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre, soykırım olarak tanımlanması gerektiğini” açıklamıştır.
Toplantıya Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Yaşar Halit Çevik’in katılıp katılmadığını merak ettim. Daimi Temsilciliğin sitesine yazarak bu konuda “iki defa” bilgi talep etmeme rağmen yazım yayınlanana kadar bir cevap alamadım ve çok şaşırdım.
Kırım Türkleri ikinci bir sürgün ile karşı karşıya kalırken Kırım Türklerinin BM’de haklarını savunmak Ukrayna’nın BM Daimi Temsilcisi Yuriy Sergeyev’e kalmış!
Çok yazık…
Türkiye’nin Notu Tehlikede
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) Türkiye’nin kredi notunu geçen hafta BB+ olarak onaylamıştır ama görünümü negatifte tutarak Türkiye’yi ikaz etmiştir.
S&P’dan yapılan açıklamada, Türkiye’de politik ortamın daha az öngörülebilir durumda olduğu ve bu durumun ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığı üzerinde baskı oluşturabileceği şöyle belirtilmiştir: “Not ve görünüm teyidimiz, Türk ekonomisinin ihracatının gelişerek kademeli olarak yeniden dengelenmesini öngören temel senaryomuzu yansıtmaktadır.”
Siyasi gerginlik eğer devam ederse, Standard & Poor’s Türkiye’nin kredi notunu kırabilir. Bu sebeple siyasi tansiyonun biran önce giderilmesi, ekonomik istikrar için gereklidir.
Bir yanıt yazın