NECDET BULUZ
Toplumda müthiş bir gerginlik var ve bu gerginlik giderek tırmanıyor. Başbakan için “Toplumu ikiye böldü” deniliyor. Özellikle son günlerde artan Alevi-Sünni gerginliği, neredeyse Kürt sorunu unutturacak boyutlara taşınıyor. Her ne kadar Başbakan Erdoğan “Biz hiçbir zaman mezhep ayırımcılığı yapmıyoruz” diyorsa da, ortaya çıkan olaylar, iddialar bunun hiç de böyle olmadığını gösteriyor.
Son günlerde yaşanan toplumsal olaylarda polisin şiddeti, ölen ve yaralananların Alevi olması, daha da tartışılır hale geldi. “Neden hep Aleviler hedef alınıyor ve öldürülüyor?” soruları tartışılıyor. Bu tür iddialar ve Hükümet olanların tutum ve davranışları gerginliği daha da artırıyor.
Bir sorgulanan konu da şu:
“ Başbakan, Alevi kesiminden ölen ve yaralanan olunca çok duyarsız kalıyor. Ölenler için başsağlığı bile dilemiyor. Hâlbuki bu ülkede hayatını kaybeden kim olursa olsun bu toprağın insanıdır. Böyle bir ayırımcılığı özellikle Başbakanın yapmaması gerekiyor. Hem mezhep ayırımcılığı yapmadığını söyleyip, hem bu kadar ilgisiz ve duyarsız kalması da toplumun bir kesimini üzmektedir.”
Herhalde bu konular Başbakanlık makamında da tartışıldı ki, geçen gün Erdoğan Okmeydanı olaylarında hayatını yitiren Uğur Kurt ile Ayhan Yılmaz’ın ailelerini arayarak başsağlığı diledi. Yaralanan polisleri de telefonla arayarak acil şifalar diledi. Bekleneni ve doğru olanı da yapmış. Bir Başbakan, toplumun her kesimi ile barışık olmalı, kucaklamalı ve ayırım yapmamalıdır.
Erdoğan’ın ölen aileleri araması sırasında “Olayın aydınlanması ve suçlu olanların bulunması yolunda çalışma yapılıyor” demesi de hiç kuşkusuz yanan yüreklere su serpmiştir.
Şu hareket bile toplumda memnunluk yaratmaya yetiyor da artıyor bile. Bu ülkede yaşayan kim olursa olsun bizim çocuğumuzdur. Polis bizim canımızdır, güvenliğimizdir. Toplumu bölüp, vatandaşı polisle çatışma noktasına getirmek, bu ülkenin altına dinamit koymak demektir. Başbakan’ın daha önce söylediği “Ölen ölmüştür” açıklamasının toplumda nasıl tepki yarattığı birlikte gördük. Başbakan da olsa bu tür tahrik edici, onur kırıcı, toplumu bölme noktasına getirici açıklamalardan kaçınması gerektiği görüşündeyiz. Hep kin kusan,herkesi azarlayan,ayırımcılık yapan bir Başbakan görüntüsünün toplumun tepkilerini artırdığını da görmekteyiz.
Konu ile ilgili olarak dikkatimizi çeken ve iyiye yorumladığımız bir konuyu daha paylaşalım:
Başbakan, geçenlerde Koç Grubun’ nun bir fabrikasının açılışına katıldı. Daha önce Gezi’deki tutumu ve davranışları nedeni Koç Grubu’nu karşısına alan Başbakan, fabrikanın açılışına neden gittiği konusunda “Ben yatırımcıyı severim, desteklerim ve kin tutmam. Başbakan olarak ülkemde yatırım yapacak bir gruba, bir kişiye karşı kin tutacak halim yok. O benim için yanlış olur. Bu da büyük bir yatırımdı, görmezden gelemezdim ve gitmem gerekirdi” demiştir.
Doğru bir harekettir, Başbakan’ın da böyle hareket etmesi, böyle düşünmesi gerekir, bunu kesinlikle doğru bulduğumuzu söyleyelim. Çünkü üzerinde “Toplumu ikiye bölüyor” gölgesi ve iddiaları var. Bunu silmesi ve bu olumsuzlukları gidermesi gerekiyor. Toplumun her kesiminin beklentisi de bu doğrultuda görünüyor.
Toplumdaki ayrışmayı önlemek, tansiyonu düşürmek, yönetenlerin görevidir. Eğer gerçek anlamda toplumun her kesimini kucaklamak, her kesimi ile barışık olmak gerekiyorsa bazı hassasiyetlere de dikkat etmek gerekiyor. Bugünkü yazımıza aldığımız iki konu, toplumdaki hassasiyetin ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor. Başbakan, isterse tansiyonu düşürebiliyor. Hep böyle olunsa ne olur, ne kaybedilir?
Bazıları “Başbakan Cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor, böyle hareket etmek durumunda” diyebilir. Diyenler ve yorumlayanlar da var. Kim ne düşünürse düşünsün, kim nasıl yorum yaparsa yapsın, bizim için toplumun tümü önemlidir. Bizim için hukukun üstünlüğü, barış ortamı önemlidir. Biz, gerçekten toplumsal barış istiyorsak, toplumu bölme gibi hareketlerden ve açıklamalardan kaçınmamız gerekiyor.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com