Bu kişilik analizi, RTE’la ilgili olarak basında ve televizyonda yer alan gerçek haberlere, mecliste, katıldığı tv programlarında kendi ağzından çıkan sözlere, kendi yaptıklarına, basında çıkan kendi fotoğraf ve videolarına (sahte, kurgu, montaj değil), kızının, oğlunun kişilik ve yaptığı eylemlere, bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim sözünden yola çıkılarak kendi vekil, bakan, sağ kolu, akil (!) adamları ve müsteşarlarının sözleri ve yaptıklarına dayanılarak yapılmıştır. Kısaca hepsi gerçektir. O yüzden bu analize Tayyip Erdoğan’ın kendisi bile itiraz edemez.
KUTUPLAŞTIRICI
Ülkenin insanlarını ‘biz’ ve ‘onlar’, ‘başörtülü bacılarım’ ve ‘başörtüsüzler’ olarak iki kutba ayırmıştır. Anladık başörtülüler bacın, peki başörtüsüzler neyin?
2002’de başa geldiğinde “bize oy vermeyenler de endişe etmesinler’ deme gereğini neden duyduğunu zamanla anladık. Ayağına yer edince, ona oy vermeyenlere bu ülkeyi zindan etmeyi düşünüyormuş. Daha ilk günden kuşu ürkütmemek istemiş ki, iyice kafese girsin. Daha en başından sadece başıörtülülerin başbakanı olmayı kafasına koymuş. O kadar ayrımcı, o kadar kutuplaştırıcı ki, kendi taraftarı bir genç ölürse sahip çıkıp, kendi karşıtı bir çocuk ölürse ‘terörist’ ilan ediyor, 14 yaşında, 16 kiloya düşerek hastanede ölen Berkin Elvan, toprağa verilirken, çocuğun anasını yuhalatabiliyor!
ÇAĞDIŞI KAFA YAPISIna SAHİP
Kadıköy vapurundan inen kadınlara bakıp tasvip etmiyormuş, (başı açık, kısa kollu, belki mini etekli veya şortlu kadınları kasdediyor) Bu da beyninin iki bacağının arasında olduğunu gösteriyor. Bankta elele oturan sevgilileri görünce de kızıyormuş. (kendisi hiç aşık olmamış, bankta elele oturmamış belki de kıskanıyor, yaşayamadığı gençliğini, yaşayamadığı aşkları kıskanıyor)Yönetime getirdiği kişiler hamile kadınların sokakta dolaşmasının ayıp olduğunu söyleyerek böyle çağdışı kafa yapısına sahip bir başbakana uygun olduklarını isptalıyorlar! Çünkü onların da beyni iki bacaklarının arasında.
KURBAN ROLÜ OYNUYOR
Sürekli şikayet ediyor. ‘Haremime girdiler’, ‘bana şunu yaptılar’, ‘bana bunu yaptılar’, ‘bunlar şöyleler’, askerler ‘darbeci’, cumhuriyeti kutlayanlar ‘holigan’, Gezi’ciler ‘çapulcu’, eski işbirlikçisi, hoca efendisi ‘çeteci’, Bodrum’a birlikte tatile çıktığı Esat ‘zalim’, şikayet edecek hiçbir şey bulamazsa zaman makinesine binip, 1945 yılına gidiyor! 1945 veya 1960 yılındaki chp’den şikayet ediyor, sürekli mağduriyet edebiyatı yaparak acındırmaya ve sempati kazanmaya çalışıyor. Dinleyenler de “Yahu 1945’i bırak! Ben o tarihte daha doğmamıştım bile! ” diyemiyor. Sürekli ‘benim türbanlı kızım okuyamadı’ ‘benim türbanlı bacımı okutmadılar’ diyerek türbanlılar üzerinden oy topluyor.
DEĞERİNİN BİLİNMEDİĞİNDEN YAKINIYOR
Sanki yol yapmak, metro yapmak, konut yapmak her hükümetin görevi değilmiş gibi, ‘yol yaptık’, ‘şunu yaptık’, ‘bunu yaptık’ diye böbürleniyor ve ‘biz neler yaptık değerimizi bilmiyorsunuz’ ‘ben çok kıymetli adamım ama siz benim kıymetimi bilmiyorsunuz nankörler!” demeye getiriyor. Yol yapmış, şunu yapmış, bunu yapmış e seni oraya okeye dördüncü diye getirmediler herhalde yapacaksın! Ya da bunları yaptın diye diğer hatalarını görmezden gelmemizi bekliyor. ‘çalıyorlar ama iş de yapıyorlar’ mantığı! !
DİN SÖMÜRÜSÜ YAPIYOR
Sadece din sömürüsü yapmakla kalmıyor. İnsanları dini kullanarak korkutuyor. Öyle bir hava yaratıyor ki, sanki akp’den önce herkes Katolikmiş, akp gelince Müslüman olmuş gibi. Sanki akp giderse din gider, herkes kiliseye gidip haç çıkartacak ya da Budist olup öküze tapacak!:) Bu ülke yüzyıllardır Müslüman. akp gelmeden önce de Müslüman’dı, gittikten sonra da Müslüman olmaya devam edecek. Ama sürekli 1945 yılında yapılan Türkçe ezan, ve 28 şubattaki başörtüsü yasağını kullanarak “akp giderse yine ezan Türkçe okunur, yine başörtüsü yasaklanır’ yalanıyla insanları korkutuyor. Aklıbaşında kimse buna inanmaz.
KÜLTÜRSÜZ,CAHİL
Hiç klasik roman, bilimsel yapıt, kültür, sanat dergisi, edebi eser, dünya edebiyatı okumadığı, yabancı dil bilmediği, sinema, opera, bale, heykelden anlamadığı ve anlamadığı için bu tür sanatları küçümseyip, baleye ‘seks’, heykele ‘ucube’ diyecek kadar kültürsüz, entellektüel birikimi sıfır yani cahil. Bir araştırma yapılsa Avrupa’nın en cahil, en kültürsüz başbakanı olduğu ortaya çıkar.Dünya siyaset tarihine ‘ucube’ diyerek heykel kaldırtan başbakan olarak geçti bile. Sanki heykelden çok anlıyor! Sanki güzel sanatlar okumuş! Yıllarca heykel yontmuş! Resim sergileri açmış!
(Ek bilgi: ABD ve Avrupa’da başbakanlar, devlet başkanları o ülkenin en ünlü üniversitelerini bitirmiş, bir değil birkaç üniversite bitirmiş! doktoralar yapmış, tezler sunmuş, mesleklerinde en iyi yerlere gelmiş, bir müzik aletini iyi çalan, entellektüel, kültürlü, bilgili kişilerdir. Böyle olmayanları zaten başbakan, başkan yapmazlar. Örnek: Clinton: Üç üniversite (Georgetown, Oxford, Yale)bitirmiş, ardından valilik yapmıştı, gayet iyi saksafon çalıyordu, eşinin ondan kalır yanı yoktu; Amerika’nın en iyi avukatlarından biriydi, yazdığı iki kitap ‘çok satan’ kitap olmuştu, Condolezza Rice konser verecek kadar mükemmel piyano çalıyordu. Çekoslavakya başkanı şairdi, Ecevit keza. İngiliz, Fransız başbakanlar, bakanlar hepsi çok iyi eğitim almış, entellüktüel, kültürlü, sanatsever kişilerdi. )
KISKANÇ
Kendisi entellektüel olmadığından, kültürsüz ve cahil olduğundan eğitimli, kültürlü, entellektüel insanları kıskanıyor ve küçümsüyor. Hayatı boyunca dörtbine yakın kitap okumuş, geometri, matematik, dilbilgisi kitapları yazmış, Avrupa’yı gezmiş, operalara gitmiş, Viyana valsi yapan, şık giyinen entellektüel aydın bir insan olan Atatürk’ü bu yüzden çok kıskanıyor. Halkın Atatürk’e olan büyük sevgisini de kıskandığından 19 Mayıs, 23 Nisan gibi bayramlarda sudan sebeplerle ‘hastalanıp’ katılmayarak, ‘sizin entellektüel ve sevilen liderinizi iplemiyorum’ mesajı veriyor.
GERİLİMDEN BESLENİYOR
Gezi olayları ile ilgili teyp kayıtları yayınlanınca, ortalığı yatıştırmak değil, tam tersine yangına körükle giderek, gerilimden, çatışmadan beslendiği ortaya çıktı. Normal bir başbakan bu tür olaylarda eylemci gençlerin yanına gider, onlarla konuşup, iletişim kurmaya, olayları tatlıya bağlamayı seçer. “siz kim oluyorsunuz?”, “ben sizi takmam”, “hepinizi ezerim” mesajı veriyor. Olaylarda 8 kişi ölüp, onlarca kişinin gözü kör olduktan sonra “emri ben verdim’, ‘polis destan yazdı’ demesi de gerilimden beslendiğinin kanıtı. Ne kadar çok kişi ölürse, yaralanırsa kendisini daha güçlü hissediyor, bir yandan da eylemcileri “bakın bunlar yakıp, yıkıyorlar” diyerek kötüleme fırsatını kullanıyor.
DEVLETİN KURUMLARINI DARMADAĞIN EDİYOR
Kendi ağzıyla ‘safmışım, ne istediler de vermedim?’ diyerek Amerika’nın güdümünde, merkezi Amerika olan, din maskesi altındaki siyasi hareketin mensuplarını her kuruma yerleştirip, (bak: emniyeti cemaate bağladık)sonra da ucu kendisine, oğullarına, bakanlarına dokununca onları temizlemeye çalışıyor. Böylece ülkenin kurumlarını bir çeteye teslim ettiğini itiraf etmiş oluyor. Bunun vatan hainliği sayılmaması için de ‘safmışım’ ayağına yatıyor! Yarın bir gün Yüce Divan’da yargılanırsa ‘madem bunlar çeteyse niye vaktinde her yere kendin yerleştirdin?’ diye sorulunca ‘ehem çok safmışım aptalmışım’ diyecek. Kendi oğulları soruşturma geçirmesin diye 8000 polisi sürüyor! Müdürler oradan oraya tayin ediliyor. Savcı polisi şikayet ediyor, polis savcıyı tutuklamak istiyor, TIR’larda esrarengiz şeyler kaçırılıyor, asker, jandarma arayamıyor! Tüm kurumlar birbirine girmiş vaziyette!
ERGENEKONUN SAVCILIĞINA SOYUNUYOR
Balyoz ve Ergenekon gibi siyasi davaların savcısıyım diyen takunyali Hitler birkaç yıl sonra suçu Fethullah’çılara atıyor. İnsanlar suçsuz yere yıllarca yattıktan, itibarları zedelendikten, onuruna dokunanlar intihar ettikten, yakınları (abiler, babalar, anneler)kahırlarından öldükten sonra, hükümetten bakanlar ‘bunlar orduya kumpas kurdular’ diye itiraf ediyorlar. Balyoz ve Ergenekon’un kanıtları, belgelerinin sahte, üçkağıt, düzmece olduğu bilimsel olarak ispatlanıyor. cd’ler sahte çıkıyor, cami bombalayacaktı denilenlerin sadece bilgisayarda word belgesi olduğu görülüyor. Tanıklar pkk’lı çıkıyor! Öz yeğenini pazarlayacak kadar ahlaksızların Ergenekon tanığı olduğu ortaya çıkıyor! Kısaca savcısı olduğunu söylediği Balyoz, Ergenekon tamamen çöküyor.
SOSYOPAT
Sosyopat kişilik özelliğinde insan yaptığı kötü şeylerden, suçlardan ötürü asla pişmanlık duymaz. Bugüne kadar yaptığı hiçbir şeyden pişmanlık duyduğunu duymadık. Ne Habur rezaleti, ne Gezi’de ’emir vermesinden’, ne pkk ile müzakereler yapmasından, ne şehitlere ‘kelle’ demesinden, ne heykeli kaldırtmasından, ne ‘iki ayyaş’tan, ne cumhuriyet bayramında vatandaşa biber gazı sıktırmasından, ne Andımız’ı kaldırtmasından, ne yolsuzluklardan pişman olduğunu duymadık. Tam tersine bunlardan gayet memnun bir izlenim çiziyor ve yolsuzlukları ortaya çıkaranlara kızıyor. Bu arada sosyopat kişilik tehlikelidir.
KİNDAR
“Kininize sahip çıkın” diyerek ne kadar kindar olduğunu kanıtlamıştır. Oysa İslam ve diğer kitap inen dinlerde kin tutmak doğru değil hatta günahtır. Ayrıca herhangi, sıradan, sokaktaki bir insanın kindar olmasına karışamayız ama bir ülkenin başbakanının vatandaşlarına karşı kindar olması tehlikelidir ve kabullenemez. Bu kindarlığının derinlerinde çocukluğunda despot babasından gördüğü şiddet yatıyor olabilir. Sevgisiz büyümüş, hiç aşık olmadığını beyan etmiş. Bir kedisinin, köpeğinin olduğunu da hiç görmedik, hayatında belki bir kedinin başını bile okşamadı hatta belki de tekme attı. Katil omla olsailigi %90 ve ustunde.
KORKAK
O bir korkak. Televizyondaki açık oturum, tartışma programlarına tek başına katılıyor. Muhalefet partileri, ana muhalefet partisi lideri ve muhalif gazeteci, köşe yazarların karşısına çıkacak cesareti yok. Çıkarsa, soracakları sorulara yanıt veremeyeceğinden, rezil olacağından korkuyor. Seçim konuşmalarında bile muhalefet için suçlayacak bir şey bulamayıp 1945’te chp şunu yaptı, 1960’da chp bunu yaptı, deyip Menderes döneminden medet umuyor. Korkak olduğu için facebook, twitter, youtube gibi sitelerden de korkuyor. İnsanların sosyal paylaşım siteleri sayesinde birleşip, haberleşmeleri de onu korkutuyor. Korkan insanlar başkalarını korkutmaya çalışırlar. O da öyle yapıyor. Zaten baskıcı, despot ve diktatörler korkaktır. Korkutarak güçlü görünmeye çalışırlar. Altta fotoğraflı kanıtı, ispatı da var: 1991 yılından bir seçim programı ve Tayyip’li seçim programı. Bakın o fotoğrafa nasıl korktuğunu göreceksiniz.
DİKTATÖR
Tüm diktatörler gibi onu, bunu yasaklamaya çalışıyor. ‘aile mahremiyetime giriyorlar”, “devlet sırrını ifşa ediyorlar” “küfür ediyorlar” gibi bahanelerle hırsızlıklar, yolsuzluklar, ahlaksızlıklarının ve vatana ihanetin ortaya çıkmasını facebook, twitter, youtube’ yi yasaklayarak önlemek istiyor. Diktatörlüğünün bir kanıtı da kendisini desteklemeyen ve muhalefet yapan herkesi (köşe yazarı, gazeteci, karikatürist, tv programcılarını(Uğur Dündar, Ruhat Mengi), rektör, subay, müdür, camii imamı, sanatçı (dizi oyuncusu Mehmet Ali Alabora, piyanist Fazıl Say ve vatandaşlar) sürdürerek, işinden attırarak, vergi borcu koyarak(Aydın Doğan), hapse attırarak (Tuncay Özkan, Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve diğerleri), şantaj yaparak bertaraf ediyor. Vatandaşları ise biber gazı, toma, polis şiddeti, fişek, fişleme, dava etme (blog yazarı dava etmiş ve kaybetmiştir)yine kendi veya muhalif vekilleri, liderleri kasetlerle bertaraf etmiştir. (Deniz Baykal ve mhp’liler)
Şimdi aynı yöntem kendisi, oğlu, bakanları için kullanılmaktadır. Ne demişler? Etme-bulma dünyası.
işten atılan köşe yazarları o kadar çok ki, google’da yazın Hürriyet, Milliyet, Sabah, Akşam tüm gazetelerde köşe yazarları Tayyip’e karşı oldukları için, Gezi olaylarını destekledikleri için işten kovulmuşlardır ilk aklıma gelenler:
Emin Çölaşan, Bekir Çoşkun, Rahmi Turan, Tufan Türenç, Oktay Ekşi, Soner Yalçın…en son bir radyocu Berkin Elvan’dan söz ettiği için işten kovuldu.
ÇELİŞKİLER İÇİNDE
Bülent Arınç’ın başrolünde oynadığı ‘bana suikast yapacaklar, kroki bulduk, adamı polis yakaladı, krokiyi yutmaya çalıştı’ senaryosunu hatırladınız değil mi? İşte o senaryo – bahane sonrasında devletin en büyük sırlarının gizli olduğu genel kurmay Kozmik Oda’ya girilmiş, talan edilmişti. Dün (27 Mart 2014)çıkan ses kaydında devletin Suriye hakkındaki sırları ifşa edilince ‘devlet sırrıdır” diye ağlaşıyor. Kozmik oda talan edilirken ağlamıyor seviniyorlardı. Kozmik oda devlet sırrı değil miydi?
YALANCI
“Terör örgütü ile görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir, alçaktır” diyordu. Sonra yıllardır pkk ile görüştükleri ortaya çıktı. Hatta bizzat “Fidan’ı Oslo’ya da, İmralı’ya da ben gönderdim” dedi. NATO’nun Libya’ya müdahalesi hakkında önce ‘Ne işi var NATO’nun Libya’da? Böyle şey olur mu?’ derken, birkaç gün sonra ‘NATO Libya’ya Libya’nın Libya’lılara ait olduğunu teyit için girecek” gibi komik, abuksabuk cümleyle kendisiyle çelişti. chp’nin camileri ahır yaptığını söylüyordu – hala da söylüyor- gerçekte camileri Yunan işgalinde Yunanlıların ahır yaptığı, chp’nin sonra bunları tekrar eski haline getirip, onarttığı ortaya çıktı. (Yılmaz Özdil). chp’nin Kuran’ı yasaklattığını söyledi. Ezan’ı yasaklattığını söyledi. Kuran’ı bu ülkede kimse yasaklatmamıştır, ezanı da, sadece bir süre ezan herkes anlasın diye Arapça değil, Türkçe okutulmuş. Sonra bu uygulamadan vazgeçilmiştir. 1930’ların chp’siyle ilişkin söylediği ve yalan olmayan, doğru olan tek şey, İnönü zamanında paradan Atatürk’ün resimlerinin kaldırılmasıydı ki, bunun da sebebi Atatürk düşmanlığı değil, yasadaki bir maddeydi. Sonunda bu yasa ve uygulama değiştirildi.
RUH HASTASI
70 milyonun gözü önünde, öfkeden kudurmuş, kıpkırmızı olmuş bir yüzle, kürsüde konuşmakta olan konuşmacının sözünü kesmiş, hakaret etmiş, bağırıp çağırmıştır. Yalakalık derecesinde ona biat eden vekil, bakan, danışmanlarına da böyle bağırıp, çağırıp, azarladığı hatta tokatladığı söylenmektedir. Sürekli olarak kendi yaptığı şeyleri başkaları yapmış gibi göstermeye çalışmaktadır, edepsizlik yapıp karşısındakini ‘edepsiz’ olarak nitelemek; suçluluk psikolojisi içinde olup karşısısndakini ‘suçluluk psikolojisinde’ diye nitelemektedir, yine pkk ile görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir dediği halde Oslo, Habur, İmralı müzakereleri, akil adamlar! ortaya çıktığı halde başkalarını şerefsizlikle suçlayabilmektedir. Buna psikolojide ‘yansıtma’ denirdi yanlış aklımda kalmadıysa. Ayrıca sürekli Menderes’i konuşmaktadır. Aklı fikri Menderes’tedir. Menderes vatan hainliğinden asıldığından, kendisinde de psikolojik olarak bu korku vardır.
KRONİK BİR YALANCIDIR, SALDIRGANDIR, EGER HITLERIN IMKANLARINA SAHIP OLSAYDI HITLER BUNUN YANINDA MELEK KALIRDI