Doç. Dr. Gül CELKAN
Bugun Anneler Gunu,
Her anneler gününde düşünmüşümdür, aynen 8 Mart Dünya Kadınlar gününde yaptığım gibi; sadece tek günde mi anmalıyız diye. Elbette herkesin yanıtı buna ”hayır” olacaktır. Peki neden kutluyoruz o halde? Yanıt kolay: anımsama bilincini yaratmak, düşündürmek ve annelerimizin kadınlarımızın ne denli el üstünde tutlması gereken varlıklar olduğunu her an aklımızdan çıkarmamak için.
Barış Manço’nun ”Bugun Bayram” şarkısının dizeleri aslında bugün melek olmuş anneleri bir demet kır çiçeğiyle mutlu edelebileceğinin en somut ve güzel örneklemelerinden biridir.
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ”Anne” siirii anımsamadan geçmek olmaz diye düsünüyorum.
l
Annelik…dizelerde bu yüce duygu bu kadar anlam bulurö değer kazanır ama aslında ondan cok derindir. Büyuk bir bağdır, bir asştır annelik. Hiçbir duygunun yerini alamıyacağı yüce bir duygu.
Tüm bu güzel annalik duygularını bana yaşatan aslında biricik oğlum. Elbette kendi annemi annem olduğu için farklı bir bağla sever ve onun bana olan sevgisini, sevincimle sevinip üzüntümle üzüimesini ben kendim anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Belki de, biz bu özel günde yavrularımıza bize bu en yüce duyguyu tattırdıkları için teşekkür etmek durumundayız diye düşünürüm. Karşılık beklemeden sevgi bağlarının en güçlü olduğu ilişkidir anne-evlat ilişkisi. Bir tek beklentimiz vardır evlatlarımzdan: içinde bulundukları ortamda saygın kişilik sahibi olup yaşamlarında çok iyi yerlere gelmeleri. Onların başarıları bizim başarımız. Onların mutlulukları en büyük sevinç kaynağımız. Onların sağlıklı olmaları en büyük duamız.
Sekiz yıl önce oğlum universiteden mezun olurken tüm mezunlar adına konuşma yaparken söyledikleri hala kulağımda; hem gururla izliyor hem de yaşlar sel gibi akıyordu gözlerimden:”doğduğum günden başlayarak benim bugünlere gelmemde hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, yaşamını benim üzerine kuran canım anneme huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.” On bin kişi çılgınca alkışlamıstı yavrumu. İŞTE EN BÜYÜK ÜDÜL.
Her yıl Mayıs ayının ikinci pazarını Anneler Günü olarak niye kutluyoruz diye düsündünüz mü? Işte yanıtı:
Anneler Günü Tarihi
Birçok uluslarda her yıl mayısın ikinci pazar günü Anneler Günü olarak kutlanmakta; o gün annelerin toplum ve insanlık hayatındaki kutsal yeri ve önemi belirtilmektedir. Böylece insanlık ailesinde ortak bir anneler bayramı doğmuş bulunmaktadır.
Bu geleneğin ilk kurucusu Jarvis adında duygulu bir genç kızdır. Jarvis, Amerika’nın Philadelphia şehrinde yaşayan orta halli bir ailenin kızıydı. 1906 yılında annesi öldüğü zaman hayatının en büyük yıkıntısına uğradı. Ona öyle geliyordu ki, annesinin ölümünden sonra dünyanın bütün düzeni bozulacaktır. Kendisini bu karanlık düşünceye kaptıran genç kız, bütün bir yılı üzüntü içinde geçirdi. Annesi 1906 yılının 6 mayıs günü ölmüştü. Jarvis 1907 yılının 6 mayısında bütün yakın arkadaşlarını toplayarak annesini andı ve her yılın 6 mayısını annesinin günü olarak kutlamayı arkadaşlarına teklif etti. Arkadaşları bu düşünceyi kabul ettiler. Derken o çevrede Jarvis’in propagandası sonucu, her mayıs ayının ikinci pazarı anneler günü olarak kabul edildi. Bu akım kısa bir süre içinde haklı taraftarlar buldu. 1912 yılında Teksas valisi, bu akımı resmî bir niteliğe ulaştırdı. Her yılın mayıs ayının ikinci pazar günü anneler günü olarak kabul edildi. Böylece anneler günü doğmuş oldu. Kısa süre içinde bütün Amerika eyaletleri, her yılın mayısının ikinci pazar gününü Anneler Günü olarak kabul ve ilân ettiler. Anneler Günü düşüncesi, kısa zamanda, Avrupa’ya ve Uzak Doğu’ya geçti. 1923 yılında, başta Almanya olmak üze re, birçok Avrupa ülkeleri, anneler için yılın bir gününü adamayı uygun gördüler. Böylelikle duygulu bir genç kız olan Jarvis’in ve fakarlığı, aradan yirmi yıl geçmeden, birçok ülkede de bir gelenek halini aldı.
Türkiye’de Anneler Günü
1956’da yayınlanan bir kararına ile her yılın mayıs ayının ikinci pazar günü Türkiye’de de Anneler Günü olarak kabul edildi. Bu kararnamenin bir hatırası olarak o yıl, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın resmini taşıyan bir hatıra pulu çıkarıldı. Anneler Günü’nün en büyük özelliği, o gün, millet, aile ve insan olarak, annenin değerini belirtmektir. Anne, insanlık hayatında, bir benzeri daha bulunmayan kutsal bir varlıktır. Başka hiçbir varlık onunla ölçülemez ve ona benzetilemez, Anneler gününde, her çocuğun, annesine, gücü yettiği ölçüde, bir armağan vermesi, o günün yerleşmiş ve çok güzel bir geleneğidir.
Bu yeni geleneğe benzer törenler eski çağlarda da vardı. İlk çağlarda Tanrıların Ulu Anası Rhea için 15 Martta yapılan şenlikler bir çeşit anneler günü sayılırdı. Bu adet o çağda Anadolu’da çok yaygındı. Sonraları Hıristiyanlarda buna benzer törenler yapmaya başladılar. O gün çocuklar, kilisedeki törenden sonra, annelerine armağanlar verirlerdi.
Atatürk’ün Annesinin Mezarı Başındaki Konuşması
Valdemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna müteahhit olduğum vicdan yeminini tekrar edeyim.
Valdemin medfeni önünde ve Allah’ın huzurunda aht ve peyman ediyorum. Bu kadar kan dökerek milletin istihsal ve tesbit ettiği hakimiyetin muhafaza ve müdafaası için icap ederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim.
Hakimiyeti milliye uğruna canımı vermek, benim vicdan ve namus borcum olsun.
Bir yanıt yazın