Düşündüm de muhalefetin “Çatı Adayı” ben olabilirim!

Evet, yanlış okumadınız ve sakın “kulaklarıma ve gözlerime inanamadım” ayaklarına yatmayınız; cumhurbaşkanlığı konusunda muhalefetin “Çatı Adayı”nın ben olabileceğimi düşünüyorum! Hatta bu konuda biçilmiş kaftanım dersem hiç de abartma yapmış olmam! Neden mi? Nedenini biraz sonra anlatacağım. Eminim ki o zaman sizler de bana hak vereceksiniz!

Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı Kriterleri ve Bizim Köyün Tarhana Çorbası

Bildiğiniz gibi; MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli, Hürriyet Yazarı Şükrü Küçükşahin’e vermiş olduğu röportajda muhalefetin ortak adayı olabilecek kişilerde aranacak vasıfları “Milliyetçi olacak, muhafazakar olacak, manevi değerlere bağlı olacak, laiklik ilkesini özümsemiş olacak, demokrat olacak, hukukun üstünlüğüne inanmış olacak…” şeklinde açıkça ortaya koymuş bulunmaktadır. Devlet Bey’in cumhurbaşkanlığı konusundaki bu kırmızı çizgilerini ve yaygın tabirle söyleyecek olursak, bu konudaki olmazsa olmazlarını duyunca, bundan 70-80 yıl önce bizim köyde yaşanan ve halen darbı mesel olarak anlatılan bir hadise geldi aklıma.

Belki bilenleriniz vardır; eskiden tahıl ürünleri ve canlı hayvanlar üzerinden vergiler alınırmış. Tahıl ürünleri üzerinden alınan vergiye Aşar (Öşür), canlı hayvanlar üzerinden alınan vergiye de “Ağnam Vergisi” denirmiş. Bu vergilerin Tarh ve Tahakkuk işlerini yapmak üzere de gezici devlet memurları görev yaparmış o tarihlerde. “Şıhne” veya “Şahna” adı verilen bu adamların birçoğu, ceberrut ve devletin soğuk yüzünü temsil eden adamlar olduğu halde, aralarında insani yönü ağır basanları da varmış. Osmanlı döneminde ihdas edilen bu tür vergiler; Cumhuriyetin ilk yıllarında da alınmaya devam etmiştir ki; anlatacağımız olay Cumhuriyet’in ilk yıllarında geçmiştir.

Akşam köylü, köy odasında toplanmıştır. Misafirleri ağır mı ağır. Kolay değil, köşede oturan çam yarması kılıklı ve pos bıyıklı adam bir Şahna imiş! Köye ilk defa geldiği için köylüler haliyle adama yaranma uğruna her türlü yalakalığı yapıyorlarmış. Maksat ekinleri birkaç ölçek noksan, koyunları üç beş koyun eksik yazsın ki; daha az vergi ödesinler! Bira ara sohbet, yeme içme konusuna gelmiş. Sohbet “Tarhana Çorbası”nın lezzeti, faydası ve faziletlerine yoğunlaşmış. Deminden beri köylülerin çorba muhabbetini izleyen iri kıyım şahna dayanamayıp bodoslama dalmış söze:

-“Tarhana çorbası güzel olur! Ancak güzel bir tarhana çorbasının içinde salçası olacak, kıyması olacak, mercimeği olacak, biberi olacak, nanesi olacak….” diye sayıp dökerken, köy odasının diğer köşesinde oturmakta olan köyün güngörmüşlerinden Mustafa Çavuş hemen atılmış;

-“Efendi efendi, biraz yavaş gel! Senin tarif etiğin Tarhana Çorbası, tarhana çorbalığından çıktı, başka bir yemeğe dönüştü! Senin tarif ettiğin Tarhana Çorbası’nı herkes yer. Hatta saraydaki padişah bile. Bizim için Tarhana Çorbası, su ve tarhanadan ibarettir. Salçayı, kıymayı, biberi, mercimeği kim kaybetmiş ki; biz bulalım…”

Köylüler ister istemez basmışlar kahkahayı. Şahna sırf bu yüzden ekinleri ve koyunları noksansız yazıp köylüleri daha fazla vergi ödemeye mecbur bıraktı mı bilinmez ama anlatılan hikaye tam tamına böyledir.

Marjinal Hüso’dan Bahçeli’ye Pisagor Benzetmesi!
Sayın Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı tarifi, biraz da bizim Şahna Efendi’nin “Tarhana Çorbası” tarifine benzemekte ise de ben, Devlet Bey’in, bu konudaki uzlaşmacı yaklaşımının, Türkiye’yi kaostan ve özellikle hızla sürüklenmekte olduğu diktatörlükten kurtaracağına inanıyorum. Hele hele Sayın Bahçeli’nin “Bu konuda dayatmacı olmayacağız. Diğer partilerce gösterilen aday bizim önereceğimiz adaydan çok daha makul ve birleştirici vasıflara sahipse, ona destek verebiliriz. Bu konuda CHP, BBP ve Saadet Partisi gibi partilerle ve STK’larla görüşmeler yapacağız…” anlamında sarf etiği sözler, birçok kişinin MHP’den beklemeyeceği ve bu yüzden de şok olmuş balıklar gibi alıklaştığı sözlerdir.

Şok durumundakilerden birisi de, MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın, dün vasfını “Marjinal” olarak tavsif ettiği AKP Sözcüsü Hüseyin Çeliktir. Hüseyin Çelik, Bahçeli’nin sözlerinin üzerinde yaratmış olduğu şokun etkisiyle dün bazı açıklamalarda bulundu. Onun Şükrü Küçükşahin’e geometrik şekillerden de istifade ederek yapmış olduğu açıklamalar üzerine şunları söyledi Marjinal Hüso:

“… Önce Sayın Bahçeli’nin bu çok matematik dehasından söz etmek istiyorum: Hatırlıyor musunuz, ‘Yıl 2009, aradaki iki sıfırı atın, kaldı 2 ve 9. Toplayın 11. 29 ile 11’i toplayın 40. Efendim, 2011’de MHP’nin kuruluş yıl dönümü, 40. kuruluş yıl dönümünde MHP iktidar. Yaşasınlar.’ Bahçeli bitirdi. Sonra evvelki gün yayınlanan bazı haberlerde biz şikayet ediyorduk, ‘Niçin Türkiye’den Pisagor çıkmıyor? Meğerse Pisagor’umuz Sayın Bahçeli’ymiş. Üçgen çizmeyi de biliyormuş. Buradan cumhurbaşkanlığında, çatı matı işlerini bitirmiş…. MHP ve CHP’nin birleşmesinden de çatı matı çıkmaz; olsa olsa tencereye kapak olur.”

Görüldüğü gibi Hüseyin Çelik, MHP lideriyle açıkça dalga geçiyor, kendisini alaya alıyor. Türkçe ve Edebiyat Doçenti olduğu halde yukarıda kurmuş olduğu cümlelerin hemen tamamının bozuk ve devrik olduğuna aldırmaksızın Devlet Bahçeli’ye “Pisagor” benzetmesi yaparak onu makaraya sarıyor. Elbet bu çıkışıyla bütün Ülkücülerle dalga geçiyor Marjinal Hüso.

Bu Hüso’nun, Ülkücülere ve onların liderlerine saldırıp sataşması ilk değil tabi. Vaktiyle Kıbrıs’ta yapılan referandum öncesinde Rahmetli Denktaş’ın “HAYIR” kampanyasına destek vermek için bu ülkeye giden Ülkücüleri “BİR AVUÇ ZİBİDİ VE ÇAPULCU” olarak nitelendirmiş, bir tv programında ise, vaktiyle terörle kahramanca mücadele eden Özel Tim polisleri içindeki Ülkücüleri kasıtla onların bıyıklarını tarif ile onlardan tiksinti ile bahsetmişti! Ayrıca Devlet Bey hakkında “Bahçeli’nin evladı yoktur, evlat acısını bilemez” diye de dalga geçmişti. Bu bakımdan Sayın Oktay Vural’ın, Hüseyin Çelik hakkında dün yapmış olduğu “Marjinal” benzetmesini oldukça anlamlı ve yerinde buluyoruz.

Düşündüm de muhalefetin “Çatı Adayı” ben olabilirim!

Sayın Bahçeli’nin (3M+1L+1D=C) olarak verdiği formülü duyan hemen herkes, şöyle bir kendisine bakmış olmalıdır. Çünkü dün akşam boy aynasının önüne geçip ben de öyle yaptım! Hatta hatta, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Devlet Bahçeli’nin önerisine sıcak baktıklarını ve Bahçeli’nin önerdiği formüle bir de (E) eklediğini duyunca ben biraz daha ümitlendim! Çünkü bu durumda şansım bir hayli yükselmiş sayılır benim! Üstelik iki muhalefet liderinin gündeme taşımadıkları başka hasletler de var bende! Mesela sizler, “5V”, “5H” ve “1Ç” yi de rahatlıkla ilave edebilirsiniz yukarıda önerilen formüle(*).

Üstelik, hatırı sayılır oy desteğim de var benim!Yani popülaritem de hiç fena değil! Zira dün akşam, facebook’ta “Cumhurbaşkanlığı adaylığımı” ilan ettikten bu yana, yani yaklaşık 10-15 saat içinde 1515 oya ulaştım! Hatta birçok arkadaşım gaza gelip, benim için aktif çalışma yapacaklarını bile önerdi. Bir arkadaşım da sülaledeki 1500 adet oyu bana yönlendirebileceğini vaat etti! Eminim ki; mecliste bu kadar kısa sürede bu miktar ve desteğe ulaşabilecek pek az vekil vardır. Onların da liderlerinden habersiz ve onların onayı olmadan ortaya çıkabileceklerini hiç sanmıyorum ben.

Öte yandan, Tayyip Bey’in 4 yıllık okul mezunu olup olmadığı şüpheli olduğu halde, benim kapı gibi üniversite diplomalarım var. Hem de 2 tane. Beğenin beğendiğinizi. Tayyip Bey sadece “One Minute” diyecek kadar İngilizce bildiği halde ben buna ilave olarak çat pat da olsa Arapça da biliyorum. Kılıçdaroğlu’nun “ESER SAHİBİ OLMAK” tan maksadı nedir emin değilim ama benim küçük bir çölü vahaya çevirme ve bilimsel yanı tartışılsa da beş tane kitap sahibi olmak gibi bir yanım da vardır. Sanırım Tayyip Bey de bunlar da yok.

Bütün bu sebepleri alt alta getirince; bu konuda kendimi bir hayli şanslı buluyorum ben. Geçmişte ve bugün MHP ve CHP saflarında siyaset yapmış bir adayın “Çatı Adayı” olmasının fiyasko ile sonuçlanacağını yakinen bilen birisi olarak, bu iki partinin yönetimlerine kendimi şiddetle öneriyorum…

.rıtşımlızay niçi kamla ey’it ıralno ev kemçeg aglad elrelibig mineb ev elmidnek nemamat ızay uB


(*)3M=Milliyetçi, Muhafazakar, Manevi değerlere bağlı. 1D=Demokrat. 1L=Laiklik ilkesini benimsemiş. 1 E=Eser sahibi. 5V=5 vakit namazında, 5H=5 kere hacca gitti, 1 Ç: Çocukluğunda çobanlık yaptı, C= Cumhurbaşkanı.

Evet, yanlış okumadınız ve sakın "kulaklarıma ve gözlerime inanamadım" ayaklarına yatmayınız; cumhurbaşkanlığı konusunda muhalefetin "Çatı Adayı"nın ben olabileceğimi düşünüyorum! Hatta bu konuda biçilmiş kaftanım dersem hiç de abartma yapmış olmam! Neden mi? Nedenini biraz sonra anlatacağım. Eminim ki o zaman sizler de bana hak vereceksiniz! - oktay vural

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir