Erdoğan adaylığını açıkladı

4514-1-

Ömer Faruk Eminağaoğlu
3 Mayıs 2014 – 09:16

MİT Yasası’ndaki değişikliğin içeriği, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday olduğunu fiilen ortaya koydu. Şöyle ki, bu değişiklikle MİT’in sadece görev alanı genişletilmedi. Bu kurum, hükümetin sorumluluğu altında olmasına rağmen, kurumun başındaki müsteşar hakkındaki adli soruşturma izinlerinde, ilginç bir biçimde artık cumhurbaşkanı son söz sahibi yapıldı.

MİT ile ilgili olarak yapılan bu düzenlemeden iki ay önce de, kamuoyunun dikkatinden kaçırılarak çıkarılan bir başka yasa ile genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları ve jandarma genel komutanıyla ilgili soruşturmalarda da yine cumhurbaşkanı son söz sahibi yapılmış, konu askerler olunca buna yasama organında ses çıkaran da olmamıştı. Şimdi de askerlerle ilgili o yasa gerekçe gösterilerek, aynı düzenleme MİT müsteşarı yönünden getirildi!

Bulunduğundan hep bir üst basamakta olmayı kendisine hedef seçtiği için, başbakanlık sonrasında da cumhurbaşkanlığını hedeflediği bilinen, cumhurbaşkanının anayasadaki mevcut yetki ve görevlerini de yeterli görmediğini geçmişte dillendiren Erdoğan, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yolundaki anayasa değişikliğini kolaylıkla gerçekleştirebilmek için, yapılanın sadece seçim yönteminin değiştirilmesi olduğunu, bu anayasa değişikliğinin cumhurbaşkanının anayasal konumunda bir farklılık veya çatışma hali yaratmayacağını belirtmiş, cumhurbaşkanının anayasada sayılan yetki ve görevlerine dokunulmamasını da, bu düşüncesine dayanak olarak göstermişti.

Cumhurbaşkanının anayasadaki mevcut yetki ve görevlerini yeterli görmeyen Erdoğan, amaçladığı başkanlık modelini içeren bir anayasayı ortaya çıkaramadı. Ancak cumhurbaşkanını halkın seçmesi yolundaki anayasa değişikliği, açıkça ifade edilmese de fiilen cumhurbaşkanına etkin ve güçlü bir model rolünü de kendiliğinden yükledi.

Şimdi bir adım daha atılıp, cumhurbaşkanına yasalarla yetki ve görev taşınması dönemi de başlatıldı. Bu bağlamda çıkan ve çıkarılacak yasalar cumhurbaşkanına ayrıca güç sağladığından, halkın seçiminin yarattığı fiili güç te düşünüldüğünde, anayasadaki Cumhurbaşkanlığı modeli kağıt üzerinde bırakılıp, yeni bir anayasa yapılamadığı için o yolla geçilemeyen başkanlık sisteminin, şimdi fiilen yaşanacağı bir ortam yaratılmakta, Erdoğan da hedefine doğru adım adım yürümektedir.

Cumhurbaşkanının yetki ve görevlerinin yasa ile artırılması süreci, böylelikle ve nedense öncelikle komutanlar ve MİT müsteşarı ile ilgili olarak başlatılmıştır! Bu birimler üzerinde son söz sahibi yapılmakla da, bir yandan bu birimler denetimi altında tutulurken, öte yandan da bu birimler üzerinden dilediği yeri hizaya sokma gücü de sağlanmıştır. Cumhurbaşkanına, demokrasi gereği temsili veya açıklıkla ortaya koyabileceği görevler değil, kapalılığın öne çeken otoriter görevler yüklenmiştir.

Cumhurbaşkanının ve cumhurbaşkanlığı teşkilatının, anayasal sistem ve özellikle yürütme erki içindeki yeri gözetilerek, 2014 öncesinde soruşturma izni yönünden hakkında cumhurbaşkanının söz sahibi olduğu tek kişinin, doğal olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olduğu düşünülürse, şimdi buna eklenenlerin ne anlama geldiği, nasıl bir cumhurbaşkanı modeli yaratıldığı daha iyi anlaşılabilecektir.

Daha önce laik ve demokratik cumhuriyete aykırı olduğuna karar verilen partiye, laik ve demokratik cumhuriyet hükümeti görevi yüklenmesiyle sivil darbe denilecek bu hale meşruiyet kazandıran, üstünlüğünün hukukunu hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olarak dayatan, sosyal devleti sadaka devlet haline getiren, cumhuriyetin bu niteliklerini kağıt üzerinde bırakan anlayış; şimdi de cumhurbaşkanlığı makamını, sorumsuz ve tarafsız kimliğinin de ötesinde, ancak bu niteliklere de sığınarak, yargı denetiminin de etkisizleştirildiği gözetildiğinde, adeta bir saltanat yerine çevirme hazırlığı içinde hareket ettiğini açıkça ortaya koyup, buna uygun adayını da göstermiştir. Diğer partiler, yıpranmasın diye henüz kendi adaylarını açıklamazken, bu aday ise seçim çalışma ve mitinglerine de başlamıştır.

Yukarıda belirtildiği gibi gerek komutanlar, gerekse MİT müsteşarı hakkında cumhurbaşkanına yüklenen görevler, cumhurbaşkanının tarafsız ve sorumsuz konumuyla da açık bir çatışma yaratmıştır. Cumhurbaşkanı için, mevcut anayasal durumun da ötesine geçilerek, bir başkan gibi yetki ve görevlerle donatılma iradesi sergilenmişse de, bu tabloda ortaya çıkanın başkanlığı dahi aşan bir görüntü olduğu, 12 Eylül’den kalan demokrasi tanımı ve siyaset kurallarının da ısrarla sürdürüldüğü gözetildiğinde, 1980’ler de hatırlanacak olursa ortaya çıkan bu görüntü, aynı zamanda sivil bir Milli Güvenlik Konseyi Başkanlığı görüntüsü de olmuştur.

Dikkat çekici bir diğer boyut ise; AKP, cumhurbaşkanı adayını üstelik MİT Yasası üzerinden açıklarken, devletin başını ordunun da ötesinde gizli servisin de başına çevirmektedir.

Demokrasi açıklık rejimi olmasına rağmen, adaylık açıklaması işte böyle yapılınca, hedeflenenin nasıl bir demokrasi olduğu sorusu da yanıtını kendi içinde barındırmaktadır.
soL Portal

Ömer Faruk Eminağaoğlu3 Mayıs 2014 - 09:16 - 4514 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir