*Önümüzdeki hafta TBMM de Erdoğan’ın 4 Bakanı için “Soruşturma Komisyonu” kurulacak. Hırsızlıklar-Yolsuzluklar-Rüşvetler ve Başbakan’ın emri ile yapılan “İmar Yolsuzlukları” hepsi ortaya dökülecek. TOKİ Bakanına, niçin “Ben ne yaptıysam, Başbakan Erdoğan emrettiği için yaptım. Onun da istifa etmesi gerekir” dediği ve Başbakan’ın kendisine hangi emirleri verdiği sorulacak.

*Ekonomi tıkanma noktasına geldi. AKP tarafından yabancılara satılan Türkiye’deki Bankalar ve dıştaki finans kuruluşları, Türkiye’de yapılacak olan büyük projelere artık doğrudan kredi vermeyeceklerini açıkladılar. Dışarda ekonomik itibarı kalmayan AKP Hükümeti, bu tip projeler için
“Hazine Garantisi” verileceğini Resmi Gazetede yayınladı. Gelinen nokta, Başbakan’ın sürekli olarak kullandığı, “IMF’ ye artık biz borç veriyoruz” “Merkez Bankası rezervleri doldu-taştı” balonlarının patladığını gösteriyor.

*Türkiye Otomobil ve Hafif Ticari Araç Toplam Pazarı, 2014 yılı Ocak- Mart döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre % 24,46 azalarak 115.272 adet olarak gerçekleşti.

*2014 yılı Mart ayında konut satışı % 10 azalarak 87,617 olarak gerçekleşti.

İşsizlik sürekli olarak artıyor. İstihdam sağlayacak ciddi yatırımlar yok.
Her 5 gençten 2 si işsiz. Ekonominin ana motoru olan “Sanayi Üretimindeki Büyüme” beklenenin çok altında.
Yukarıda yazdığımız, İnşaat ve otomotiv sektöründeki gerileme, biraz akıl ve ülke sevgisi olan herkesi endişeye sevk etmektedir.

Bu durumda, İlme- Hukuka- Dünya ve Ülke Ekonomik Gerçeklerine, yani pozitif ilimlere inanan iktidarların yapacağı iş, uzmanlara danışarak çözüm üretmek olmalıdır.
Niyeti bu olmayanların yapacağı iş ise, ileride her biri kangren olacak bu problemlerin üzerlerini örtmek ve kamuoyunun dikkatini başka yönlere çekmek olmalıdır.

Erdoğan ve AKP’ nin de yaptığı tam da budur.
Sırtındaki “Yolsuzluk-İhaleye Fesat Karıştırmak-Kalpazanlık” gibi dosyalarla, kolundaki sepette Bakanları ve aile yakınlarıyla ilgili yolsuzluk iddialarıyla, Çankaya Köşküne çıkıp-kurtulmayı amaçlayan Erdoğan, gerçekleri gizlemek için devamlı olarak sorun yaratmakta ve dikkati başka yöne çekmek istemektedir.

-1 Mayıs İşçi Bayramı için Taksim Alanını kapatmak ve yok yere kargaşaya sebep olmak bunlardan biridir.
-Kürtçü-Bölücülerin, PKK Narko-Terör Örgütünün Güneydoğu Bölgemizdeki, “Ayrı Bir Devlet Yapılanmasına” hükümet tarafından izin verilmesinin bir sebebi de budur.
-Son olarak, “1915 Ermeni olayları” ile ilgili tüm Türk Milletini gönülden yaralayan Başbakanlık açıklaması da bu yüzdendir. Erdoğan, Başbakan sıfatıyla “Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği 1. Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayr-i insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması” gibi bir tanımlama yaparak Ermenilerin torunlarına taziye mesajı yolladı.
Osmanlı dört cephede vatan savunması için savaşırken, Fransız Üniforması giyerek, Rusları-İngilizleri arkasına alarak 23 yerde isyan çıkaran, silahsız kadın-çocuk-yaşlı Müslümanları işkencelerle öldüren, tecavüz eden Ermenileri akladı. Ermenilerin katlettiği 520 Bin Müslümanı ve Asala’nın katlettiği
Şehit Diplomatlarımızı ağzına bile almadı…

Erdoğan’ın paylaştığı anlayışa göre biz Türklerin yaşamaya bile hakkımız yok!
Ermenileri kesen biz, Rum-Pontus mensuplarını katleden biz, Kürtlere işkence eden biz, Alevileri bombalayan biz, taa Avustralya’dan Çanakkale’ye gezmeye gelen (!) Anzakları süngüleyerek öldüren biz, Kudüs’te Filistin’de, çöllerde Arapları arkalarından hançerleyen biz! Utanmasalar Kızılderili soykırımını da, İnkaların yok edilmesini de, Kuzey Kutbundaki fokların katledilmesini de, Türklerin üzerine yıkacaklar.

Eyy Erdoğan;
Sen kendini Türk Milletinin onurlu bir bireyi saymayabilirsin. Hatta “Ben Türk değilim, Gürcü’yüm” diyebilirsin. Öcalan’ı, Barzani’yi “Onur Konuğu” yapacak kadar sevebilirsin.
Her şeyi yapabilirsin ama Cumhurbaşkanlığına aday olmak istiyorsan, mertçe-erkekçe bunları Türk Milletine anlatıp, öyle oy istemelisin. Üstünü örtmeye çalıştıkların, kokmaya başladı, artık Türk Milletinin dayanma gücü kalmadı…

Rıfat Serdaroğlu