NECDET BULUZ
Başbakan Erdoğan’ın 1915 sözde Ermeni soykırımı ile ilgili yayınladığı bildiri bir anlamda 99 yıl sonra bir taziye anlamı taşıyor. Ermenilere dostluk eli olarak da görmek mümkün. Başbakan, özenle hazırlanmış metinde “20.yüzyılın başlarındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimi iletiyorum” diyor.
Bu bildiri öyle görünüyor ki daha çok tartışılacaktır. Çünkü uzatılan bu dostluk elinin Ermenilerce nasıl karşılanacağı ve sonucun ne olacağına bakmak gerekiyor. Türkiye, geçmişte de böylesine dostluk elini uzatmış, Cumhurbaşkanı Gül Bursa’daki Türkiye- Ermenistan Milli maçını Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile elele izlemiş, kamuoyuna önemli bir mesaj vermişlerdi.
Biz, Ermeni halkına karşı değiliz, olmadık da. Sorun Ermeni yönetimi iledir. Aramızda bizim gibi yaşayan, hatta bizden çok daha olabildiğine inandığımız Ermeni vatandaşlarımız da var ve yıllardır kardeş gibi de yaşantı sürdürüyoruz. Düşman da değiliz.
ASIL SOYKIRIMCI KİM?
Sonuç değişmedi. Çünkü Ermenistan’ın Türk düşmanlığı bitmiyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın ağzında sakız ettiği” Osmanlı Türkiye’sinin takipçileri inkar politikalarını sürdürdükçe soykırım devam ediyor demektir” açıklamaları bugün de devam ediyor.
Amerika’daki Ermeni Ulusal Komitesi Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları karşısında “Yalnızlaşan Ankara inkârı yeniden ambalajladı” diyerek bu dostluk elini geri çevirmiştir. Azılı Ermeni militanları Türk Bayrağını yakarak bu açıklamalara karşılık vermiştir.
Şimdi asıl konuya geçelim:
Ermeniler, asıl soykırımı bundan 20 yıl önce Dağlık Karabağ’ı işgal ederek yapmışlardır. 99 yıl önce Osmanlı döneminde yapılanlarda da Ermeni mezalimi vardır ve bunlar belgelerde de mevcuttur. Asıl soykırımcı olan, çeteleri ile Türkleri öldüren, görülmemiş katliamlara imza atanlara bugün “haklısınız” konumuna gelirsek, bu işin içinden çıkamayız. Kendimizi suçlu sandalyesinde buluruz.
ERMENİLERİN İSTEKLERİ FARKLI
Zaten Ermeniler ve destekçileri de Türkiye’yi bu noktaya getirmek istiyor. Birçok noktada Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar, baskı kuruyorlar. Her yıl sözde Ermeni soykırımı yıldönümünde “Amerikan Başkanı ne diyecek?” diye ağızlarının içine bakmıyor muyuz? Geçmişte Ermenistan ile ilgili yazdığımız birçok yazıda bunu detayları ile yazdık. Bugün de kısaca anımsatalım.
Ermeniler, destekçileri ile şu 3 istekten asla vaz geçmiyorlar. Sözde Ermeni soykırımını tanımamız isteniliyor. Yetmiyor tazminat konusunu önümüze sürüyorlar. Yetmedi, daha sonra sırada toprak talepleri bulunuyor. Bu noktada olan Ermenistan en kısa zamanda da sınırı açmamızı talep ediyor. Bunların hiç biri yeni değil, yıllardır gündemde sıcak tuttukları istekleridir.
Başbakan’ın mesajını algılamada Ermenistan bunu bir “özür”, bir “taviz” olarak görecektir. Bilindiği gibi konu ile ilgili Türkiye’nin birçok tezi vardır ve bu açıklama, ya da Ermenilerce algılanması bu tezlerimizde de sıkıntılar yaşamamızı gündeme getirebilir.
Yıllardır söylediğimizi yineleyelim:
1915 olaylarında en fazla mağdur olan Türklerdir. Bu işi tarihçilere bırakalım, arşivler incelensin, gerçekler ortaya çıkarılsın. Kimin soykırımcı olduğu görülecektir. Peki, buna bugüne kadar Ermenistan niye yanaşmıyor? Niye kaçıyor? Asıl sorgulanması gereken bu değil midir?
Ermeni çeteleri onlarca diplomatımızı suikastlarla şehit etmişlerdir. Biz bunları nasıl unutabiliriz? Bunların hesabı sorulmayacak mı?
DAĞLIK KARABAĞ UNUTULUR MU?
İçimizi ferahlatan bir konu var, onu da paylaşalım:
İşgalci Ermeniler bir Türk toprağı olan Dağlık Karabağ’ı işgal etmişlerdir. Yapılan tüm baskılara rağmen işgal ettikleri bu topraklardan çekilmiyorlar. Başbakan Erdoğan, bu konuda yaptığı açıklamada “Ermenistan Dağlık Karabağ’dan çekilmedikçe iki ülke arasındaki ilişkilerde beklenen düzelme olmaz, sınırın açılması da söz konusu değildir” demiştir. Temennimiz bu konuda Türkiye’nin kararlılığını sürdürmesidir.
Açık söyleyelim, Ermenistan Dağlık Karabağ’dan çekilmekle de sorun bitmez. Çünkü bu çeteler bu topraklarda katliam yapmışlardır, bölgede çok büyük bir soykırım gerçekleştirmişlerdir. Hocalı’daki katliamları unutmak mümkün müdür? Bunlar daha sıcaklığını koruyor. 1 milyondan fazla Azeri kardeşimiz topraklarından göç etmişlerdir. Bunların hesabı sorulmayacak mı?
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın