2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı tarafından Kalıcı Eserler projesi kapsamında yer alan Türk Dünyası Meydanı taslak proje tanıtımı Mart ayı sonunda yapılmıştır.
Türk Dünyası Meydanı proje sunumu öncesi bir konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Nabi Avcı, kent meydanının nasıl olması gerektiği hakkında daha önce bir anket çalışması yaptıklarını hatırlatarak, “ben yaptım oldu” zihniyeti taşımadıklarını, Eskişehir halkının düşüncelerine önem verdiklerini belirterek şunları söylemiştir:
“Şehir ile ilgili bir konu geliyor, hepimizi ilgilendiren bir konu ve bu konu herkese soruluyor. Anketlerle soruluyor, çalıştaylarla soruluyor…belediyeler tartışacak, üniversitelerimiz tartışacak, mimarlar odası da tartışacak.”
Yalın Mimarlık tarafından hazırlanan proje sunulduktan sonra Eskişehir Valisi Sayın Tuna sürecin devam ettiğini ve önerilere açık olduklarını söyleyerek, “Hala görüş, önerilere, eleştirilere açık olduğumuzu ifade ediyoruz” demiştir.
Gerek Sayın Bakan ve gerekse Sayın Vali konunun tartışılması ve önerilere açık olduklarını belirttikleri için bu köşede 6 Eylül 2013 tarihinde yayınlanan yazımda “Türk Dünyası Meydanı düzenlemesi yapılırken mutlaka Paris’teki Republique meydan düzenlemesinden yararlanılmasında yarar vardır” görüşümü dile getirdim.
TEPAV’da yayınlanan bir yazıya atıf yaparak, Haziran ayında Paris’te Place de La Republique (Cumhuriyet Meydanı) meydanının yeniden düzenlenen şekliyle açılışının Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoë tarafından yapıldığını, halkla yürütülen bilgilendirme ve istişare sürecinin sonunda Paris’te başarılı bir meydan çalışması gerçekleştirildiğini, iyi bir yönetişim sonucunda uzman görüşleriyle birlikte halkın görüşlerini de içine alan proje sonucunda Paris’in yeni bir kent meydanına kavuştuğunu açıkladım. )
Bu meydana Türk Dünyasını simgeleyen bir anıt eserin (Paris Republique meydanında olduğu gibi) yapılmasının şart olduğunu özellikle belittim.
30 Aralık 2013 tarihli yazımda da Paris’te görev yaptığım beş yıl boyunca Paris’e gelen dost ve arkadaşlarımın en fazla görmek istedikleri meydanın Place de La Republique meydanı olduğunu açıkladım.
Şimdi, Sayın Bakan ve Sayın Vali’nin talepleri doğrultusuna Place de La Republique meydan düzenlenmesindeki deneyimlerden yararlanılmasını, meydana 31 Mart tarihli “Türk Dünyası Kültür Başkenti ve İsmail Gaspıralı” yazımda söz ettiğim İsmail Gaspıralı’nın (ölümünün 100. Yılı UNESCO’nun anma ve kutlama yıldönümleri programı kapsamına alınmıştır) heykelinin dikilmesini öneriyorum.
Çünkü, bir Kırım Türkü olan Gaspıralı’nın “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK” özdeyişi Eskişehir’de sadece “duvar afişlerinde” ve de “YHT’de” yazılı kalmamalı, Kırım’ı uluslararası hukuku yok sayarak işgal eden Rusya’ya bir mesaj da Eskişehir’den verilmelidir.
Moody’s’den Türkiye’ye Uyarı
Geçen hafta kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirmiş, notunu ise mevcut BAA3 sevisinde korumuştur. Moody’s kararının ardından dolar kuru 2.12 TL’ye kadar yükselmiş, Borsa güne yüzde 1.38 kayıpla 72 bin 144 puandan başlamıştır.
Moody’s not görünümünün negatife çevrilmesini “Türkiye’nin dış finansman durumu üzerindeki artan baskı, yerli ve küresel yatırımcıların güvenini olumsuz etkiliyor, belirsiz politika ortamından dolayı Türkiye’ye ilişkin büyüme beklentileri orta vade için zayıfladı” gerekçesine bağlamıştır.
Türkiye’nin diğer benzeri notu alan ülkelere göre ekonomisinin daha güçlü ve büyük olmasının, notunun korunmasında etkili olduğu açıklanmıştır. Moody’s 31 ülkede ofisi olan 5 binin üzerindeki çalışanıyla önemli bir kuruluştur.
Diğer kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s da 7 Şubat’ta, Türkiye’nin durağan olan not görünümünü negatif seviyesine düşürmüş, Türkiye’nin BB+ olan kredi notunu ise korumuş, Fitch ise bir değişiklik yapmamıştı.
Kredi derecelendirme kuruluşları, bir ülkede kredi riskini ölçen ve finansal hizmetler sunan şirketlerdir. Diğer bir deyişle hazine bonosu ya da tahvil alarak yatırım yapmayı düşünen yatırımcılara, yatırmış oldukları pazarlarının geri dönmesi konusundaki riskleri ölçerek bildirir.
Kredi riski, bir değerlendirme göstergesi ile belirlenir. Genelde bu risk AAA veya Aaa derecesinde sıfır, D derecesinde ise en yüksektir. Kredi derecelendirme kuruluşları ülke riski, sektör riski ve kuruluş riski olmak üzere üç farklı değerlendirme yaparlar.
Günümüzde 30 civarında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları vardır. Bu kuruluşlardan biri olan S&P’un spekülatif dereceleri iki temel gruba ayrılır. BB notları (BB+, BB ve BB-) ülkenin spekülatif özellik taşıdığını ve belirsiz olduğunu simgeler. Bir alt gruptaki B notu ise (B+, B ve B-) ülkenin borçlanma şartlarına uymama ihtimallerinin yüksekliğine işarettir.
CCC notları ise, ülkenin kısa dönemdeki risklerinin yüksek olduğunu gösterir. (CCC+, CCC ve CCC-) CC ise tamamen spekülatif nottur. Bu notu alan ülkenin geri ödeme yapması imkansızdır.
Kredi derecelendirme kuruluşları açısından notu düşürmek kolaydır, yükseltmek ise zaman alır.
Bu kuruluşlar riskli görüp de aslında o kadar riskli olmayan durumlardan yara almışlardır ama, aslında riskli olup da daha az riskli gösterdikleri durumlardan itibarları sarsılarak çıkmışlardır.
Türkiye’de kredi derecelendirme kuruluşları SPK’nun Sermaye Piyasasında Derecelendirme Faaliyeti ve Derecelendirme Kurumlarına İlişkin Esaslar tebliğine göre faaliyet gösterir. (S. Rıdvan Karluk, Türkiye Ekonomisi, Beta Basım A.Ş., 12. Baskı, İstanbul, 2009. s. 429-431.)
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Görünümün değişmesi notun değişmesi anlamına gelmiyor, bunu tespit etmek lazım… Kredi derecelendire kuruluşları da er veya geç piyasayı takip edecektir diye düşünüyorum” diyerek Moody’s’i eleştirmiştir.
SPK Başkanı Vahdettin Ertaş’ın dediği gibi Moody’s’i protesto etmekle bir yere varılmaz. Eğer Cumhurbaşkanlığı seçiminde yerel seçimlerde olduğu gibi bir kutuplaşma olur ve siyasi ortam çok gerilirse, kredi derecelendirme kuruluşları Türk ekonomisinin performansını göz ardı ederek not düşürmesine gidebilirler.
Kırımoğlu’na “Cumhuriyet Nişanı” Veriliyor
Kırım Tatarlarının milli lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na, Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Cumhuriyeti arasındaki dostça ilişkilerin geliştirilmesini, iki ülke halkını birbirine yakınlaşmalarını sağladığı için “Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı” verilmesinin uygun olacağı konusunu bu köşede 18 Kasım 2013 tarihinde gündeme getirmiş idim.
Kırım Haber Ajansı teklifimi 21 Kasım 2013 tarihinde abonelerine geçmiştir.
Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’den bir davetiye aldım ve Kırımoğlu’na 15 Nisan’da Cumhuriyet Nişanı verileceğini öğrenince çok memnun oldum.
Bu Nişan, Rusya’ya bir mesajdır ve Türkiye’nin Kırım Tatarlarının (Türklerinin ) arkasında durduğunun göstergesidir.
Yazıları posta kutunda oku