YAŞAR KİRAZ
Vamık David Volkan, psiko-politik teorileri üzerinde çalışma yapmış, 27 ülke tarafından Nobel barış ödülüne aday gösterilmiş, dünyada “politik psikolojinin dehası” olarak tanınan, ABD’de eğitim hayatına devam etmiş ve halen ABD’de ”psikanaliz” ve “politik psikoloji” konularında eğitim veren Kıbrıslı bir ailenin çocuğu ve Sigmund Freud’cu biridir.
Malum çözüm süreci için, Cumhurbaşkanlığının ricası (!) ile bir çalışma yapan Vamık David Volkan, hükümetin ve bazı kuruluşların desteği ile “çözüm süreci” için “Ekopolitik” isimli bir düşünce kuruluşu ile ağaç modeli önermiştir. “Ağaç modeli” kavramına çoğumuz aşinayızdır. Rockfeller Vakfı, Tavistock Enstitüsü ve en önemlisi BOP’un temelini oluşturan felsefi bir öğretidir. Tek din, tek millettir.
Bu modeli uygulamaya başlayan Vamık Volkan, çekirdek kadrom dediği aşağıdaki kişilerle Cumhurbaşkanlığına sunduğu ve adına da “reçete” dediği bir rapor sunmuştur.
- Ekopolitik düşünce kuruluşu başkanı Tarık Çelenk
- Ekopolitik yöneticisi Murat Sofuoğlu
- Prof. Murat Belge
- Emekli subay Mete Yarar
- 1999’da kandilden Türkiye’ye gelen grupta yer alan Seydi Fırat
- Eski MİT Müsteşar yardımcısı Cevat Öneş
- BDP eş başkanı Gültan Kışanak
- Gazeteci Avni Özgürel
- Kürt aydın Ümit Fırat
- BDP milletvekili Altan Tan
- Eski dışişleri bakanlığı müsteşarı Özdem Sanberk
- İstanbul Türk Ocağı başkanı Cezmi Bayram
- MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin danışmanlığını yapmış olan Prof. Vedat Bilgin
Birde bu çekirdek kadroya katkı sağlayan isimler vardır;
Eski İç İşleri Bakanı Muammer Güler başta olmak üzere, Tarık Çelenk, Muhsin Kızılkaya, Yavuz Arslan Argun, Turan Sarıtemur, Deniz Ülke Arıboğan, Bekir Berkay Türkay, İdris Ağacanoğlu, Halit Yalçın, Tahirhan Taş, Zeynep Besi, Mehmet Alaca, M. Duran Özkan, Metin Aktaş, Yasmina Lokmanoğlu, Yaşar Erdem ve Erdoğan Günal.
Çözüm sürecinde toplumun pek aldırış etmediği, ayrıntı veya detay gibi görünen çok önemli bir gelişmedir, bana göre Vamık Volkanın bu kadroyu kurup çalışmaya başlaması.
Neden önemli;
Amerika ve Emperyalist bir kuruluş olan D.Rockfeller grubunun öncelikle; böl, parçala ve yönet felsefesi.
Yani, bölmeyi planladığı ülkelerde veya coğrafyalarda, bölünmeden önce ve bölünmeden sonra Vamık Volkan’ı oralarda görmek mümkündür.
Mesela;
- Arap İsrail çatışmasından sonra İsrail ve Arap ülkelerinde
- Filistin İsrail çatışmasında Filistin’de
- Yugoslavya parçalanmadan önce Yugoslavya da
- Kafkaslarda, Bosna Hersek’te
- Arnavutluk’un kargaşa dönemlerinde Arnavutluk’ta
- Ukrayna’da, Lübnan’da Gürcistan’da, Kıbrıs’ta, Amerika adına bu görevleri üslenmiştir.
Şimdilerde Türkiye’de bu çalışmayı yapıyor olması manidar ve düşündürücü değil midir.?
İşin ilginç ve korkunç tarafı ise Cumhurbaşkanlığına sunduğu ve adını “reçete” koyduğu o malum raporun, David L. Philips tarafından hazırlanan Amerikan ulusal dış politik komitesinin (NCAFP) 15 Ekim 2007 tarihli “PKK’nın topluma kazandırılması” başlıklı araştırma raporu ile birebir örtüşmesi ise nazar-ı dikkate alınacak önemli bir husustur.
Prof. Vamık Volkan’ın bir diğer çalıştayı ise, David L. Philips’le birlikte “Türk-Ermeni uzlaşma komisyonu” dur. Bunu da özellikle belirtmekte fayda görüyorum.
MALUM RECETEDEN SATIRBAŞLARI:
(Cumhurbaşkanlığına sunduğu “reçete”)
- Türklük kavramı yerine Türkiyeli kavramı kullanılmalıdır.(Hayata geçirildi)
- Dünyanın en iyi, en kaliteli Kürtçe eğitim veren üniversitesi Siirt ve Mardin’e kurulmalıdır. (Eğitime başladı)
- Özerklik sistemi de artık tartışılır hâle getirilmelidir. (Hayata geçiriliyor, az kaldı)
- Ana dilde eğitim yapılması için demokratik sınırlar içinde düzenlemeler yapılmalıdır. (Hayata geçirildi)
- PKK’yı dağdan indirme çalışmalarında realiteye uygun çözümler geliştirilmelidir. (Alternatif üretiliyor)
- Anayasanın özellikle ilk üç maddesi değişmelidir. (AKP teklif etti, üzerinde çalışılıyor)
- Barış sürecinin, çatışmasızlık sürecinin devam edebilmesi için halâ devam eden sınır ötesi operasyon ve bombalamalar durdurulmalıdır. (Çok oldu, durduruldu)
- Adalet Bakanlığı, örgüt propagandası ve toplantılara muhalefet konusunda 7-8 yıldır devam eden davalar hususunda hızlı adımlar atılması için çaba sarf etmelidir. (KCK davasında şu an içeride kimse kalmadı)
- Özellikle anayasamızda, kanunlarımızda ve diğer mevzuatta Türklüğü ön plana çıkaran, üst kimlik olarak vurgulayan hükümlerin ivedi olarak düzeltilmesi, çıkartılması ve daha kapsayıcı hâle getirilmesi gerekir. (Hayata geçirilmesi için çalışılıyor)
- Dağlara, taşlara yazılan “Ne mutlu Türküm!” yazısı ayrışmalara yol açtığı için silinmelidir. (Teker teker silindi)
- Andımız kaldırılmalıdır. (Kaldırıldı)
- YAŞ kararı ile terfi ettirilemeyen askerlerin yanında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da suça karışmış asker ve polisler de görevden alınmalıdır. (Hayata geçirildi)
- Hakikatleri araştırma komisyonu kurulmalıdır. (Kuruldu)
- Sonradan değiştirilen coğrafya isimleri iade edilmelidir. (Teker teker değiştiriliyor)
***
Peki, kim bu adam;
Soykırım iddiası Ermeniler için “psişik gerçektir, vazgeçiremezsiniz” diyen, ”İslam bağı gelecekte hayal” diyen, “fabrikadan çıkmış gibi inşa edilen tek tip camiler, dini gasp etmenin bir örneği” diyen, yeni bir “Türklük kimliği” çıkacak, çıkmalıdır diyen; Biri…!
Türk mü?
Ermeni mi?
Yahudi mi?
Müslüman mı?
CIA görevlisi mi?
Mossad ile ilişkisi var mı?
Malum ABD’li kuruluşlarla ne tür ilişkisi var?
???
***
TÜRK olmadığı kesin. Olsa 27 ülke tarafından değil, Türkiye tarafından Nobel’e aday gösterilirdi. Türk olsa, ”yeni bir Türklük ortaya çıkacak” demezdi.
Türk olsa, “bu süreç Türkiye’yi aşılama süreci. Bu on iki kişi artı gözlemciler olarak biz Türkiye’yi aşılayacağız” demezdi. Müslüman olsa, bu kutsal dine hakaret etmezdi.
Sigmund Freud’cu olması, ABD’li vakıflarla ilişkisi, ABD vatandaşı olması, kuvvetle ihtimal “Sabetayist” olduğu yönündedir. Çünkü saydığım bütün kişi ve kuruluşlar Yahudi’dir.
***
Türk milleti nasıl bir ihanetin kıskacında, görün…!!!
***
Hepiniz Allah’a emanet…
Bir yanıt yazın