NECDET BULUZ
Dünya’nın her yerinde yeşil, yaşanabilir ve temiz bir çevre için çok yoğun mücadele ediliyor. Okullarda bile bu konu ders olarak veriliyor. Hedef, gelecek nesillere yeni, soluk alınabilecek, çevresi ile kirlenmemiş bir dünya bırakabilmek. Yok, edilen ağaçların yerine yenilerini dikmek, daha bol oksijen, daha kirlenmemiş bir deniz, çevre ve parkları, bahçeleri ile yaşanabilir bir çevre herkesin hakkıdır.
Biz, temiz çevre kuralına uyabiliyor muyuz?
Bu soruya verilecek yanıt tek kelime ile “hayır” olacaktır. Çevre kirliliğinin yok edilmesi konusunda bir Amerikalı, Avrupalı, Japon kadar duyarlı değiliz. Oturduğumuz yeri kirletmede, yediklerimizden geriye kalanları ortada bırakmamızda üstümüze yoktur.
BODRUM SAHİLLERİNDEKİ DURUM
Yaşantımızın büyük bölümünü Bodrum’da geçiriyoruz. Sabah yürüyüşlerimiz de deniz kenarlarında yapıyoruz. Geçen gün yürüyüşümüzü Bodrum’da yaptık. Kumbahçe önünden sahili rıhtım bölgesine kadar geçtik. Sahil boyunda belediye tarafından konulan oturma yerleri var. Hepsi pislik içinde. Belli ki geceden buralarda oturulmuş, yenilip içilmiş. İçilen biraların şişeleri bile kırılıp ortalara atılmış. Bizim geri dönüşümüzde belediye temizlik işçilerinin buraları temizlemeye çalıştığını gördük.
Sahilde balıkçı tekneleri var. Tutulan balıkları satıyorlar. Bazıları ile konuştuk. Sahilde oturup, yedik içtiklerini denize boşaltanları bile olduğunu söylediler. Çokları, zaman zaman denizlerdeki pet şişeleri, atılan diğer zararlıları toplayıp attıklarını söylediler.
Bodrum’u çevreleyen sahil temizliği ile biliniyor. Yaz aylarında bu sahilden denize giriliyor. Yapılan analizlerde deniz suyunun temiz olduğu raporları da var. Ancak, bu şekilde bu denizi kirletmeyi sürdürürsek sonuç ne olur sanırım bunu hepimiz tahmin edebilmekteyiz.
MAVİ BAYRAĞIN ÖZELLİĞİ
Bitez sahilinde de yürüyoruz. Bu sahilin durumu da diğerlerinden farklı sayılmaz. Bodrum’a gelen yabancılarla karşılaştık. Sahildeki pet ve diğer zararlıları gördüklerinde temizliyorlar. Bizim yapmamız gerekenleri yabancılar yapmaya çalışıyor. Kaldı ki, böylesine çevreyi katletme girişiminde olmamamız gerekiyor.
Bitez sahili ortasında belediye ait bir tesis var. Tesisin tuvaletleri açık. Keşke kapatsalar. İçeriye girilecek gibi değil. Buradan yerli-yabancı her türlü insan geçiyor. “Dünya kenti” olarak gösterdiğimiz Bodrum ancak bu kadar karalanabilir.
Ortakent-Yahşi sahil bandı da bizim yürüyüş yaptığımız yerlerin başında geliyor. Burada “mavi bayraklı” çok sayıda otel ve tesisi var. Ama gelin görün ki, burada da çevre kirliliği almış başını gidiyor. Kimse alınıp gücenmesin ama çevreyi de denizleri de bilinçsiz belki de kasıtlı biçimde kirletme yarışındayız.
Şuna açıklık getirelim:
“Mavi bayrak” neye göre veriliyor? Denizin temiz olması ile de pek ilgili değil. Çevrenin de temiz olması ile bağlı. “Mavi bayraklı” tesis olabilmenin en önemli koşullarından biri tuvaleti ile çevresi ile denize girilebilirliliği ile tesislerin temizliği ve güvenliği ile de yakından ilişkilidir.
Bodrum’un diğer tarafları nasıldır bilemiyoruz. Ancak, bu saydığımız yerlerden pek farklı olmadığını sanıyoruz.
HADİ TEMİZLİK KAMPANYASINA
Bu nedenle topyekûn bir temizlik kampanyası başlatılmalıdır. Sezon başlamadan, Bodrum dolmadan bu dünya kenti çevresi ile, denizleri ile çevreye olan saygısı ile ortaya çıkarılmalıdır. Bu konuda otel yöneticileri, belediyenin öncülüğünde diğer sivil toplum kuruluşları ile bu çalışmayı hemen başlatmalıdır. Geçmiş yıllarda bunun örneklerinin var olduğunu da söyleyelim. Bizim de katıldığımız bir çevre temizliği kampanyasında denizlerden neler çıkarıldı neler burada yazmak istemiyoruz. Çevre böyle mi korunur? Denizler böyle mi kirletilir? Söylenecek söz bulmakta zorlanıyoruz.
Sorun sadece Bodrum’la sınırlı değil. Diğer bölgelerimizde de çevre kirliliğinin boyutlarının nerelere vardığını hep duyduk, gördük ve yaşadık. Bunun da eğitimden geçtiğini biliyoruz. Peki, ama bunun eğitimi nerede?
Pek çok olumsuz konuda olduğu gibi, ne acıdır ki çevre kirliliğinde de dünyada ön sıralardayız. Bu olumsuzluktan kurtulmak için Çevre Bakanlığı’na da önemli işler düşüyor. Ama yazımızın başında da vurguladığımız gibi bu işin eğitimden geçtiğini unutmayalım.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com