Terör ve mahkemeleri, MİT tabelasıyla devrede

21042014

19 Nisan 2014 Cumartesi
Ömer Faruk Eminağaoğlu

İktidar partisi, kendisini karşı konulamaz bir güç olarak görüyor. Sandıktan çıkmanın, bunu sağladığına inanıyor. Sandığın kurallarının 12 Eylül’de konulduğunu, kendisince de demokrasinin bu tabloda sürdürüldüğünü, hiç dile getirmiyor. Bu da zaten kendi durumunu özetlemeye yetiyor.

Bu arada iktidar TBMM’de, kafasına koyduğu yasaları yine bildiği gibi çıkarmaya devam ediyor. Muhalefet, AKP’nin yaptıklarına meşruiyet kazandırmamak için, AKP’yi TBMM’de yalnız bırakıp, her olayı, her konuyu, seçim mitingleri gibi, seçim çalışmaları gibi ülkeyi karış karış gezip, halka anlatmaktan, halkın sorunlarını halkla birlikte olarak dinlemekten, dillendirmekten uzak duruyor.
İşte bakıyoruz MİT Yasa değişikliği bu tabloda yine iktidarın istediği gibi tam bir dehşet halindeki içeriğiyle kabul ediliyor. Sırada böyle nice yasalar bekliyor. Halka bunlar ne kadar anlatılıyor. MİT Yasası’na bu hükümlerin eklenmesi, ülkeye ne kazandırıyor, ne kaybettiriyor, ülkeyi nereye sürüklüyor! İktidara bunlar sorulup, yanıtlarının açık açık ortaya konulması bile istenilmiyor. Dönüp bunlar halka anlatılmıyor. İktidar da zaten böyle bir tabloyu istiyor.

Sınır dışına operasyon yapabilen bir MİT! Niye buna gerek duyuluyor! Türkiye, emperyalist mi, emperyalizmin ön karakolu mu! MİT, bu tabloda doğası gereği bu işleri elbette silahla ve de gizli yapacak! O halde bilelim ki iktidar partisi, kendi gizli ordusunu kuruyor! Sınır dışındaki gizli savaşlara hazırlanıyor, gizli savaşlara alet oluyor! Hatta sınır dışındaki terör unsurlarına destek olup, o unsurların bulunduğu ülkeler yönünden, kendisini terörist güç durumuna da sokuyor! Türkiye terörist devlet konumuna sürükleniyor!

MİT’in görev alanının genişletilmesiyle ne amaçlanıyor! Bu düzenlemenin gereklilik boyutunu, kim, ne ölçüde bilebiliyor! Yıllardır nice acılara neden olan derin yapılanma, bu yolla daha derinlerde ve de daha denetimsiz biçimde kurgulanıyor!

Daha önce adli sorumluluk konusu Başbakan’ın görev alanına sokulup, bu kurum üzerindeki yargısal denetim etkisiz kılınırken, şimdi MİT Müsteşarı konusunda Cumhurbaşkanı yetkili kılınıyor. Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlemler yargı denetimine tabi olmadığından, istihbarat örgütünün başı, ülkede tam sorumsuz kişi haline geliyor! Peki neden buna gerek duyuluyor!

MİT faaliyetleri, artık TBMM’de denetlenecekmiş, o nedenle sorun olmazmış! Yasa çıkarken, neyin niçin çıktığını denetleyemeyen bir TBMM, MİT’in örtülü ödenek kapsamındaki hangi faaliyetini, hangi yolla, nasıl etkin denetleyecek! Bir yandan MİT Müsteşarı hakkında soruşturma izni vermeme işlemi bile söz konusu olduğunda, buna karşı şimdi yargı yolu da tamamen kapatılıyor, öte yandan etkili denetimi yaratan irade sergilendiğinden bahsediliyor! İktidar, yine yazdığını oynuyor!
Ülke içine bakınca neler olacağını görmek için, müneccim olmak gerekmiyor. Eşitlikçi siyaset, yerini emperyalizmin oyunuyla, MİT de devreye sokularak 12 Eylül ortamında, nasıl silahlı hal yaratılıp yok edildiyse, uzaklaşma yaratıldıysa, şimdi de yine emperyalizmin oyunuyla iyice uzaklaşmaya yol açacak yeni bir ortam hazırlanıyor.

İktidarın beklentileri çerçevesinde ülkenin batısında son altı yedi yılda terör mahkemeleri üzerinden yapılanlar, bütün ülkeyi isyan noktasına taşıyınca, bu mahkemeler kaldırıldı, ama sözde tabiiki. Ancak bu mahkemelerin, benzeri tabloyu, faaliyete geçtikleri ta 1984 ten buyana, ülkenin doğusunda da ortaya çıkardığı ve oraları o kadar süre içinde ne hale getirdiği görülmüyor. İşte bunun gibi daha önce 12 Eylül’ün yarattığı baskının yaşandığı alan olan, şimdi ise 12 Eylül’den kalan seçim mevzuatı sonucu farklı renkte ortaya çıkan ve de örtüşen bu haritalar içinde, sanki güçle örtüşen o mahkemeler o acıları yaşatmamış gibi, yargıyı iyice baskı altına alan 2010 Anayasa değişikliği, iktidar partisince bölgede siyasetin indirgendiği sığ yapı içinde, o bölgede adeta 1982 deki gibi yine yüzde 90’larla kabul edilince, değişen bir şey olmuyor, ortaya adeta yeni bir darbe çıkıyor, bunun sonucunda tekrar biçimlendirilen yargıyla da, o bölgede 12 Eylül, bir başka görünümle yine bir uzaklaşmaya zemin yaratırcasına daha etkin biçimde kendini gösteriyor ve bu durum seçim sonuçlarıyla da görülüyor. 12 Eylül, siyaseti böyle biçimlendirince ve sonrasında da yapı değişmeyince, halk yine dışlanıyor.

Terör mahkemeleri dahil yargı gibi organlar üzerinden belirli noktaya taşınan, ancak her yönüyle tamamlanamayan oyun, şimdi MİT üzerinden ve yargısız biçimde aynı güç ve siyasi aktörlerin sayesinde, gizlice oynanmaya hazırlanıyor. Bu da darbelerin sonlanmadığını, sadece kullanılan güçlerin değiştiğini, sürecin özgürlük ve demokrasiye gitmediğini, emperyalizmin istekleri doğrultusunda ilerlediğini gösteriyor.
SOL Portal

19 Nisan 2014 CumartesiÖmer Faruk Eminağaoğlu - 21042014

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir