PİRE BERBER, DEVE TELLAK İKEN
HÜSEYİN MÜMTAZ
Tekerlemenin aslında “tellal” kelimesi geçer ama bir baktım, bu da hiç fena oturmadı doğrusu..
Bir düşünsenize, devenin sırtınıza oturup kese yaptığını!
Kadınların yaşı sorulmaz, söylenmez, merak da edilmezmiş, ben “ekşi sözlük”ün yalancısıyım, hadi 60’lı yılların başıymış diye geçiştirelim.
Fakat hatunun suretini görünce inkâr edilemez gerçek kabak gibi ortaya çıkıyor; meğer Markulli dünya güzeliymiş de haberimiz yokmuş diyorsunuz..
Hanım Episkopi doğumlu.. Gerçekten etkileyici bir CV’si var.
Yükseköğrenimini Cenova’da; tarla bitkileri/bahçe, bostan ürünleri üzerine tamamlamış. Aynı zamanda sanatın da her dalına bulaşmış bir “üstün sanatçı”..
Cenova’da iken; Lüzinyenler, Cenevizliler’e özel ilgi duymuş, Kıbrıs’ın bütünüyle ama özellikle SOLİ Antik Kenti, Vuni Sarayı dolayısı ile Yedidalga/Ksero bölgesinin geçmişte bir Cenova Kolonisi olduğu, bundan sonra da olması gerektiği yolunda fikir yürütmüş, çalışmalar yapmış.
Ada’ya dönünce “PIK-Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu”nda çalışmış. (Rum tarafındadır)
Oradan Kıbrıs Üniversitesi’ne yatay geçiş yapmış.. (Rum tarafındadır)
Oradan, “dikey geçişle” “kuzeydeki” bir üniversiteye atlamış.
Hanımefendi kuzeyin havasından fazlasıyla sıkılmış olmalı ki kısa bir süre sonra aslına rücu edip, tekrar Rum tarafına dönmüş.
Rum tarafında “devlet memuresi” olmuş. Rum Tarım Bakanlığının yurt dışı teşkilatında görev yapmış.
Dönüp, tekrar Rum tarafındaki üniversitesinde görev almış.
Linobambakiye’miz bir defa daha sıkılmış olmalı ki yine “kuzeye” gelmiş, “kuzey”deki bir üniversitede tekrar ve tekrar ve tekrar “görev” almış (verilmiş?)..
Nasıl ama?
Peki, bu yaşta bu kadar kimlik karmaşası ve gel-git yaşayan (belki de hiç yaşamayan) böyle bir “üstün sanatçı”nın ders verdiği üniversiteye göndereceğiniz çocuğunuzun ruhî aidiyetinin nasıl gelişeceği konusunda hiç şüpheniz olmaz mı?
O üniversiteyi çocuğunuzun tercih listesine yazar mısınız?
Hadi o sizin probleminizdir diyelim; ama embedildiği bu kadar aşikâr, çok uluslu/çok yönlü bir hanımefendinin hangi kaynaklardan “ekstra” aldığı da oldukça şaibeliyken, (pek de şaibeli olmamalı) onu kadrosuna sıkılmadan dâhil eden böylesine “üniversal” üniversitemizin işkembesine ne demeli?
Hazımsızlığına?
Ne demeli?
Meydan bu kadar mı boş; devletin, kurumların, üniversitelerin hiç mi ölçüsü-“ilkesi” yok?
Mütevelli heyetleri, yönetim kurulları?
Nasılsınız efendim? Sıhhat ve afiyettesinizdir inşallah..
Sağlığınıza duacıyız..ama…
“Sorma-gir Hanı” mı burası? 21 Nisan 2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın