Zenginleşmeyi nasıl sağlayabiliriz?..

NECDET BULUZ

 

Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Türkiye’nin ekonomisi ile ilgili yazdığımız bir yazıda, “kırılgan bir ekonomiye sahibiz “demiştik. Türk ekonomisini araştıran iç ve dış ekonomistler de bizim bu görüşümüzü destekleyen açıklamalar yaptı. Bizi yönetenler her ne kadar sağlam bir ekonomiye sahip olduğumuzu söylüyorlarsa da görüntü bunun böyle olmadığını gösteriyor.

Geçenlerde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Başkan Obama’nın sözcüsü Douglas Frantz -kendisi halkla ilişkilerden sorumludur- İstanbul’a geldi. Çeşitli temaslarda bulunan Konuk Bakan Yardımcısı özellikle altını çizerek şu görüşü yansıttı:

“Türkiye bugün ekonomik açıdan zor bir noktada. Büyüme iki yıldır düşük. Dış yatırım ve ihracat için dünya ile iyi ilişkilere ihtiyaç var. Dış yatırımcı, bir ülkede hukukun üstünlüğü ve özgür basının olup olmadığını bilmek ister. “

                                                   AĞIR ELEŞTİRİ

Şimdi Amerika gibi sıkı bir müttefikimizin Bakan Yardımcısı bu durumu çok açık biçimde ifade ediyor, dikkatleri çekiyor. Bunu görmezden gelemeyiz. Kaldı ki, bu eleştirilerin altında ABD tarafından sıkı takipte olduğumuzu da görmekteyiz.

İstanbul’daki temaslarında medya ile de bir araya gelen konuk Bakan Yardımcısının şu sözlerinin de altını çizmek istiyoruz:

Sosyal medyayı kapatma yönündeki etkisiz uğraşların, basını kutuplaştırmanın ve bazı durumlarda yasalar arasından sadece istenenin seçilerek uygulanmasının Türkiye’nin imajına verdiği zarar hakkında, hangi eğilimden olursa olsun Türkiye’deki tüm insanların kaygılı olmaları gerektiğini düşünüyorum. Demokrasi halkın liderleri ve hükümetleri hakkında güvenilir haber alabilmesine dayanır. Bu olmayınca sonunda bir sözde demokrasi haline gelirsiniz.Türkiye’deki demokrasi gerçeğiyle bunun ABD ile Batı Avrupa’daki algısının, yani bu gerçek ve onun algısının birlikte, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik büyümesi için kritik olduğunu düşünüyorum.”

Bu açıklamaların tercümesi “Teknolojiyi cezalandırmayın “demektir. Twitter ve You Tube’nin yasaklanması, karartılması çalışmalarına dışarıdan yoğun bir eleştir bombardımana böylece ABD Bakan Yardımcısı da katılmış oluyor.

GÜVENİLİR BİR ÜLKE OLMAK

Burada asıl üzerinde durulması gereken konu, Türkiye’nin sürekli olarak cari açık vermesi ve bunun da alınan tüm önlemlere rağmen kapatılamamasıdır. Peki, bu cari açık nasıl kapanır? Bu açık finanse edilebilirse yüksek ve devamlı büyüme oranını yakalayabiliriz. Peki, bunun için gereken nedir?

Türkiye güvenilir bir ülke olmak durumundadır. Güvenilir ülke olunursa doğrudan yabancı sermaye ve yatırımı çekebilir ve bunun üssü de olabiliriz. Bunun için öncelikle tarafsız, sağlam ve dürüst bir yargı sisteminin oluşması gerekiyor. Demokratik bir ülke olduğumuzu göstermemiz gerekiyor. Özgür medya ve sosyal medya da bunun bir parçası olarak görülüyor.

                                                     İşte Başkan Obama’nın sözcüsü konuk Bakan Yardımcısı, medya ile yaptığı sohbet toplantısında bunlara vurgu yaparak bizi yönetenleri uyarmıştır. Açıklamaların ve uyarıların dostça olduğu görüşündeyiz. Kaldı ki, AB’den de bu tür uyarılar sıkça yapılıyor. Batı medyası söz konusu konularda eleştiriler yapmaktan kaçınmıyor, raporlar yayınlıyor.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Bugünkü yönetim, halkın desteği ile iş başındadır ve seçilmiş yönetimdir. Halk bu yönetimi iş başına getiriyorsa, yapılanlara da yeşil ışık yakıyor, başkasına ne oluyor?”

                                                       HALKIN TERCİHİ ÖNEMLİ AMA

Buna biz de katılıyoruz. Hiç kuşkusuz halkın tercihi önemlidir. Konuk Bakan Yardımcısı bu konuya da değiniyor ve Türkiye’nin içinde bulunduğu (olumsuz) durumun istisnai ve düzeltilebilir bir eğilim mi yoksa daha otoriter bir geleceğe doğru giden yolda bir ilk durak mı olduğuna Türkiye halkı ve liderleri karar verecek”diyor. Özetle, halk bir şeye karar veriyorsa, bu da olumsuzluk yaratıyorsa, buna karar veren halk, ortaya çıkabilecek olumsuzluklara da katlanmak durumundadır. Biz, bu sözlerden bunu anlıyoruz.

Cari açık varken, büyüme hızı düşükken, yabancı sermaye ve yatırımcı gelmezken, ihracatımızda istenilen randıman alınmazken zengin bir Türkiye düşünülebilir mi? Zenginleşebilmemiz için gerekenler vardır ve bu adımlar atılmadan bu da imkansızdır. Geçenlerde Kadri Gürsel de Milliyet’teki köşesinde bu konuda yazdığı yazının sonunda nasıl zenginleşebileceğimizi şu cümlelerle dile getirdi, bunu sizlerle paylaşmak istedik:

                                                       “ İşte bunun için çalışmak, üretici ve yenilikçi olmak, düzgün ve bağımsız işleyen bir hukuk sistemi kurmak, kısacası özgür ve demokratik olmak zorundayız ki zenginleşebilelim.”

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com

 

 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir