Gelişmeler, George Orwel’ın 1984 adlı romanında baskıcı merkezi tek bir partinin yönetiminde halkın ve yaşamın korku,propaganda ve beyin yıkamayla manipüle edilmesini hatırlatıyor.
Limanlarda, havaalanlarında,telefonlarda, internette,alışveriş mekanlarında,her yerde ve evinizde bitmez tükenmez kontroller, her alanda kendini hissettiren güvenlik tedbirleri,etrafta şüpheli bakışlarla dolaşan kara gözlüklü ajanlar,her sokakta kameralar, insansız uçakların kullanıldığı ve mütemadiyen insanların mahrem haklarının çiğneneceğinden endişe duyduğu bir istihbarat ülkesi görüntüsü beliriyor.*
AKP iktidarının yaşamın tüm aktivitelerini neredeyse bir Milli Savunma, Dış Güvenlik,Terörle Mücadele,Siber Güvenliğe ilişkin konu olduğu anlayışından gelişen bir sonuçla Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) görev ve yetkileri genişletilmiş,
MİT,Bakanlar Kurulu’nun vereceği görevler için her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmak görev ve yetkilerle donatılmış bulunuyor…
*
Bundan böyle MİT yerli, yabancı her türlü kurum, kuruluş, tüm örgüt veya oluşumlar ve kişilerle doğrudan ilişki kurabilecektir.
Kamu kurum ve kuruluşları,meslek kuruluşları, Bankacılık Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlar ile diğer tüzel kişiler ve tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşlardan bilgi, belge, veri ve kayıtları alacak,bunlara ait arşivlerden, elektronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim alt yapısından yararlanacaktır.
Telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma, terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri toplayacak,
Yabancı unsurların ülkenin ve vatandaşların iletişim güvenliğini tehdit eden faaliyetlerinin engellenmesine yönelik çalışmalar yapacaktır.
MİT mensupları görevlerini yerine getirirken ceza ve infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerle önceden bilgi vermek suretiyle görüşecek,görevi gereği terör örgütleri dahil olmak üzere milli güvenliği tehdit eden bütün yapılarla irtibat kurabilecektir.
Yurt dışında veya yabancılar tarafından gerçekleştirilen iletişim ile ankesörlü telefonlarla gerçekleştirilen iletişim ve MİT mensuplarının iletişimini tespit edecek, dinleyecek, sinyal bilgilerini değerlendirerek kayda alabilecektir.
*
Elbette bir ülkenin bağımsızlığı, güçlü oluşu, toplumsal anlamda istikrarı, barış ve huzurla yaşıyor oluşunda istihbaratın gücü önemli bir unsurdur.
Ne ki, uzun yıllardan beri Türkiye’de ekonomik, siyasi, askeri alanda olduğu gibi istihbarat alanında da başta ABD ve İsrail olmak üzere diğer emperyal güçlerin etkisinin ülke bağımsızlığı ile bağdaşmayacak boyutta devam ettiği de biliniyor.
*
ABD’nin Ortadoğu’da kurumsal demokrasinin eksiklerini tamamlamakta müttefiki Türkiye’nin İslam dünyası içinde demokratik açıdan yol gösterici olma karakterini kullanmaya karar vermesiyle,
Türkiye’de uyuşturucu kaçakçılığı ve uluslararası terörle mücadeleyi daha etkin yürütebilmek için CIA’nın MİT ile resmî çalışması, FBI’ın Türkiye’de büro açması, giderek CIA’nın sahip olduğu yüksek istihbarat yeteneğiyle MİT’te egemen oluşuna,
Hakeza, Türkiye’nin İsrail’i tanıdığı 1950’lerde başlayan MOSSAD’ın MİT ile ilişkileri,1958’de imzalanan Türkiye-İsrail- ABD üç taraflı anlaşmayla giderek bu süreçte MOSSAD’ın MİT içinde bir diğer egemen kanadı olmasına yol açılmış bulunuyor.
*
Nitekim AKP hükümeti 12 yıldan bu yana Fethullah Gülen cemaatiyle birlikte CIA ve MOSSAD’ın desteğiyle Emniyet ve İstihbarat’ta örgütlenmiş, ekonomik,siyasal ve toplumsal güç kazanmış, yargıda,merkezi,yerel ve özerk idarelerde, sivil-askeri bürokrasi, üniversite, medya,siyasi partilerde tüm sistemi işgal ederek Türkiye’yi kontrol altına almıştır.
Şimdi AKP Parti devleti ve cemaatin derin devleti ittifakı, İslamcı komplikasyonları yüzünden lağvediliyor.
*
Bu hengamede siyasi lider Erdoğan kendisiyle ilgili bazı belge,ifade ve ilişkilerin deşifre olması halinde kendisine soruşturma açılacağı ve parti devletine ulaşabileceği ihtimaline karşı tedbirler alıyor.
Çok büyük yolsuzluk,rüşvet iddiaları ve bununla ilgili bir soruşturmaları önlemek ve olayların üstünü örtmek için Ceza Yargılama Yasası hükümlerini gözardı etmiştir ve dini lider Fethullah Gülen’in derin devletine mütemadiyen sertleşen büyük bir tasfiye operasyonu yapıyor.
Özel yetkili mahkemeleri kaldırILmıştır, ama özel yetkili bir Adalet Bakanı belirlenmiş, HSYK, internet düzenlemeleri ardından görev ve yetkileri arttırılan MİT ile parti devleti kendini iyice güçlendiriyor.
Türkiye demokrasi ve özgürlükler anlamında ciddi sorunlara yol açacak bir istihbarat devletine doğru yuvarlanıyor.*
Halbuki çağdaş devletler rejimleri ve işleyişlerinde sınırsız uygarlık için oluşturdukları sistematiklerde vicdan ve düşünce özgürlüklerini amaçlayan özgür insanlar yetiştirmeyi planlıyor.
Türkiye Cumhuriyeti de kuruluşunda esas olarak bağımsızlıkçı,antiemperyalist olmak temelinden milletinin varlık sebebini oluşturan zengin kültürü,vicdan ve düşünce özgürlükleri üzerinden ulusal kimlik ve bilincin güçlenmesi sistematiğinde özgür insanlar yetiştirmeyi amaçlıyordu.
*
Bugün,TBMM çatısı altında hiç bir siyasi parti;
Bağımsızlık’tan bahsetmiyor, bu suretle Ulus,Ulusal Bütünlük ve Ulusal İrade’nin ya da kısacası Atatürk Milliyetçiliğinin mücadelesini vermiyor.
Antiemperyalist karakter ağızlara alınmıyor,böylece Türk halkının emeğine sahip çıkılmıyor, halk yok oluyor.
Bu yüzden hiçbir siyasi parti, Türk milletinin varlık sebebini oluşturan zengin kültürü,vicdan ve düşünce özgürlükleri üzerinden ulusal kimliği ve bilinciyle güçlenmesi sistematiğinde özgür insanlar yetiştirme amacında samimi olamıyor.
Yazıları posta kutunda oku