BULGUR’DAN NE HABER?
HÜSEYİN MÜMTAZ
Değil “teşebbüs etme”nin, “teşebbüsü düşünme”nin bile cezalandırıldığı günümüz Türkiye’sinde bir belediye başkanı uluorta, açıktan açığa “isyan” kelimesini kullanabiliyor.
Kullanabiliyor ve…hiçbir şey olmuyor.
BDP’nin kazandığı yeni kurulan Artuklu Belediyesi’nin hangi binayı kullanacağının sorulması üzerine Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ahmet Türk şu yanıtı vermiş:
“Mazbatamı aldıktan sonra Mardin Belediyesi olarak bilinen belediyede oturacağım. Yasal olarak o bina Büyükşehir Belediyesi’ne geçmiştir. Artuklu Belediyesi kendisine yer bulacak. Bina kiralayıp yerleşebilir. Büyükşehir varken, büyükşehirin bu potansiyeli varken binasız kalınır mı? Büyükşehir başlı başına bir eyalettir. 16 adet daire başkanlığı vardır, nereye yerleştireceğim ben bunları? Özel İdare’nin bu kadar taşınmazını dağıtıyorlar, ben bunları nereye yerleştireceğim? Hepsi hakkında suç duyurusunda bulunacağım ve taşınmazları geri alacağım. Büyükşehir Belediyesi’nin bina sorunu çözülmezse isyan çıkarırım.”
Belediye Başkanı “eyalet” diyor, “isyan” diyor..
Neler oluyor, neler olabilir?
Bir süre önce “has…tir”le beraber sarf edilen “Meşe ağacının dalları nerenize girdi?” veciz hitabesinden sonra neler olduysa herhalde daha fazlası olmaz..
Ama mevcut “konjonktür”; hele hele seçimlerden sonra şekillenen harita, “isyan” ve “eyalet” sözcükleri ile bir araya gelince, “devletin, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü” konusunda endişelerim artıyor.
İlişik fotoğrafa iyi bakın, iyice bakın ve düşünün..
Çok düşünün.
Hakkari’ye 60 kilometre uzaklıkta, Kato Dağı’nın karşı tarafında bulunan 2 bin 600 rakımlı Mesken Dağı’nda askeri operasyonların yapılacağı ve aynı bölgede karakollar yapılacağı bilgisi üzerine, aralarında BDP Hakkari İl Başkanı, Çukurca Belediye Başkanı, BDP Merkez İlçe Başkanı ve “bazı” STK temsilcilerinin de bulunduğu yaklaşık 200 kişi, sabah saatlerinde araçlarla bölgeye gitmiş. Bölgeye 5 kilometre kala, kalabalığın önü burada önlem alan jandarma ve çevik kuvvet ekipleri tarafından kesilmiş.
Görevli bir binbaşı, tepelerde güvenlik sağlayamayacaklarını belirterek, kalabalığın burada demokratik bir şekilde eylemlerini yapmalarını söylemiş. Bunun üzerine BDP Hakkari İl Başkanı ise bölgede söz konusu tepede karakol inşaatının yapılacağını ve aynı bölgede operasyonların olduğunu söyleyerek bölgeyi görmek istediklerini belirtmiş.
Grup dağılmamakta direnip taş atan göstericilere, güvenlik güçleri cop ve göz yaşartıcı bombalarla müdahale etmiş. Yaklaşık 20 dakika süren olayların ardından BDP’li yöneticiler tekrar askeri yetkililerle görüşerek, kalabalığın yukarıya gitmelerine izin vermelerin istemiş. Bunun üzerine askeri yetkililer, sadece İl Başkanı ile yanında bulunan 4 STK temsilcisinin bölgeye gitmelerine izin verince gerginlik sona ermiş.
Fotoğrafa iyi bakın..
Türk güvenlik güçlerinin bulunduğu yerde başka bayrağın dalgalandırıldığı yer, “memleket toprakları”dır.
“Süleyman Şah Türbesi’ndeki bayrak inmez” derken, memleketin başka köşelerindeki başka bayrakları gözden kaçırıyoruz.
BDP’li Buldan, Kandil dönüşü; “Kandil’deki KCK Yöneticileri, ‘Çözüm süreci için yasal çerçeve uygun değil’, sözüne çok öfkeliler, acilen müzakere yasal çerçevesi çıkarılmasını istiyorlar” diyor.
PKK, KCK, Kandil ne varsa devleti, milleti tehdit ediyor. “Demokratik özerklik ilan ederiz ha!” diyor.
“Demokrasi” lafını araya sıkıştırınca akan sular duruyor ya..
İşte tam da bu arada Peşmerge Barzani’nin söylediklerinin altı çizilmez mi?
İngiliz Sky News televizyonuna konuşan Mesud Barzani, Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkilerin ‘konfederalizme’ doğru gittiğini bunun bir sonraki adımının da bağımsızlık olduğunu söyleyerek, “Bağımsız Kürt devletinin kuruluşu yakın” demiş.
Irak’taki mevcut durumun sürdürülemeyeceğini söyleyen Barzani, “Bana göre en iyi çözüm konfederasyon seçeneğine yönelmek. Böylece herkes hakkını bilir” demiş. “Diğer milliyetlere saygı duymakla beraber” Irak’ın “Kürtler ve Araplar olmak üzere iki ana milliyetten oluştuğunu” söyleyen Barzani, sözlerini şöyle sürdürmüş: “Irak şimdi bölünmüş durumda. Tüm ülkeyi kontrolü altında tutan merkezi bir hükümet bulunmuyor.”
O böyle söylerken, Bu arada Yakın Doğu Haber portalının, Kuzey Irak’tan yayın yapan Xendan adlı internet sitesinden aktardığı habere göre Kürdistan Bölgesel Yönetimi Ekonomi Bakanı Yardımcısı Reşid Tahir, Bağdat ve Erbil arasındaki sorunların çözümü için uluslararası arabuluculuk girişimleri başlatıldığını açıklamış ve arabuluculuk için Amerika, Türkiye ve İran’ın yanı sıra Iraklı bazı milliyetçilerin de çaba gösterdiğini ifade etmiş..
Ben mi yanlış anlıyorum?
Barzani “bağımsız Kürdistan” diyor, “Irak; Kürtler ve Araplar’dan oluşur” diyor, bilmem ne bakan yardımcısı da “Bağdat ve Erbil arasındaki sorunların çözümü için Türkiye arabulucu” diyor?
Yahu Irak Türkmenleri ne oldu?
Musul, Kerkük, Süleymaniye, Tuzhurmatu ne oldu?
“Türk”ün, “Türkmen”in adının geçmediği, hiç anılmadığı bir çözüm için Türkiye nasıl “arabulucu” olur, olabilir?
Ben olanca saflığım ve bütün iyi niyetimle, dışişlerinden bir düzeltme, bir yalanlama bekliyorum.
Halâ beklemekteyim.
Yukarıda yazdıklarıma, BDP “sorumlu”larının dillendirdiği; “seçimden sonra demokratik özerklik ilan ve inşa, eyalet-kanton” söylemlerini de ekleyin..
Sonra bakın bakalım “bulgur kaynamış” mı?
Ve bir karar verin artık..
Ya ocağın altındaki aleve benzin dökün, yahut hala daha vakit varken itfaiyeyi çağırın.
Yalnız çağıracağınız itfaiyenin hangi belediyeye ait olduğuna da dikkat edin.. 11 Nisan 2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ