ABD Başkanı Obama’nın,” Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir” düşüncesi,
Rusya Devlet Başkanı Putin’in “SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi ardından Batı’da bize karşı oluşan hırsın ve tek kutuplu dünyanın sağırlık döneminin sözde değil uygulamada sona ermesi gereklidir” düşüncesi bileşkesinde;
Rusya, BM merkezinde adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statü, bunu belirleyen yeni bir uluslararası hukuk talep ediyor.
*
ABD ise uluslararası sistemi oluşturan Avrupa-Atlantik odaklı işleyişe karşı,Rusya’nın bu talebinden doğan yakın çevre politikası ve Avrasyacı dış politika kalıpları doğrultusunda çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma oluşturma isteğine karşı duruyor.
Bu suretle,giderek Rusya ile ABD ve AB arasında oldukça zor ve karmaşık sorunlar oluşuyor.
*
İşte, Ukrayna’da Soğuk Savaş benzeri gerginlik yaşayan iki küresel güç diyalog yolları arıyor.
ABD, Rusya’nın Ukrayna’daki güçlerini silahsızlandırmasını, askeri varlığını azaltmasını ve Kırım’daki Rus askerlerinin üslerine geri çekilmesini talep ederken,
Rusya, Ukrayna için Rus nufusunun yoğun olduğu ve Rusça konuşulan bölgeler için özerklik önerisinin desteklenmesini talebindedir.
*
Rağmen Kırım’ın referandum düzenleyerek Rusya’ya bağlandığını açıklamasının yarattığı kriz durmaksızın tırmanıyor.
Ukrayna’nın doğusunda Harkiv ve Luhansk şehirlerinde hükümet binalarını ele geçiren Rusya yanlıları,Rusya’ya bağlanmak için referandum talep ederken,
Donetsk şehrini ele geçiren göstericiler,bölgesel yönetimin bağımsızlığını ilan etmiştir,11 Nisan’da Rusya’ya katılmak üzere bir referandum düzenleneceği açıklanıyor.
*
ABD yönetimi,”Ukrayna’da gerilimi artırıcı adımlardan endişe duyuyoruz. Eğer Rusya, ister açık ister gizli olarak doğu Ukrayna’ya girerse bu gerginliği çok ciddi biçimde artırır. Rusya’yı Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmaya yönelik tüm gayretlere son vermeye çağırıyoruz” açıklaması yapıyor.
Ukrayna’nın doğusundaki gerginliği yatıştırma çabası kapsamında Ukrayna, Rusya, ABD ve AB arasında 10 gün içinde bir görüşme yapılacağı bildiriliyor.
*
İki küresel güç arasında gerginlik tırmanırken,Rusya;
ABD’nin Şubat 2008’de Kosova Meclisi’nde okunan bağımsızlık bildirgesi ardından Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti’nin tanınmasına dayanak yaptığı, Başkan George Bush uluslararası hukuk yorumu,
“Bağımsızlık bildirgeleri,iç yasaları ihlal edebilir. Ancak bu,uluslararası hukukun ihlal edildiği anlamına gelmez” beyanını,
Ya da BM Uluslararası Mahkemesinin 2010’da aldığı, “Genel uluslararası hukuk bağımsızlığın ilan edilmesine uygulanabilen yasağa sahip değildir” kararını bir koz olarak kullanıyor.
*
İspanya,Kosova’nın bağımsızlığını özerk Bask ve Katolonya bölgelerine örnek olmaması nedeniyle tanımıyor.
Hakeza Yunanistan,bu bağımsızlığın gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasına yol açabileceği,
Slovakya ve Romanya ise kendi içlerindeki azınlıklara emsal teşkil edebileceği düşüncesiyle karşı çıkıyor.
Fakat Rusya, “Kosova’da Arnavutlara tanınan haklar, nedense Kırım’daki Rus, Ukraynalı ve Kırım Tatarlarına tanınmıyor.
Batı uygulamalarının sonuçlarını öngöremeyecek şekilde siyasi öngörü ve ölçme duyusunu kaybetti ve biz geri adım atamayacak eşiğe geldik” noktasındadır.
Uluslararası hukukta oluşan kakofoniye işaretle, uluslararası hukukun üstünlüğünde adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statünün oluşmasını istiyor.
*
Rusya, kendi dilini konuşan azınlıkları koruma hakkına sahip olduğundan yanadır.
ABD ise Kırım referandumun tekrarlanması halinde Asya’da bir çok toplumun Rusya’ya bağlanmasından endişe ediyor.
Asya’da referandumla toprak anlaşmazlıkları yaşanması halinde bölgedeki müttefiklerini destekleyeceğini duyuruyor.
ABD,Almanya birer federal devlettir ama Rusya’nın Ukrayna’da ya da Asya’nın başka bölgelerinde desteklediği federal yapılara karşı çıkıyor, bunun ülkelerin dağılmasına yol açacağını iddia ediyorlar…
O sırada Moldova’nın en doğusunda, Dinyester ırmağı ile Ukrayna sınırı arasında uzanan, incecik bir alana sahip, bağımsızlığı hiç bir devletçe tanınmamış bir ülke olan Transdinyester Cumhuriyeti, artık Moldova resmi dili Romence’yi konuşmak istememeleri nedeniyle bir referandumla Rusya’ya bağlanmak talebinde bulunuyor.
*
Ukrayna etrafında oluşmuş jeopolitik durum,ABD ve Rusya’nın konumlarını kanıtlamak üzere mütemadiyen uluslararası hukukun norm ve ilkelerine atıfta bulunmasına yol açıyor.
Bağımsızlığın ilan edilmesinde başka bir kriter,ulusal egemenlik konusunda başka bir kriter uygulanırken,kimin işine gelirse o esas alınıyor.
Büyük güçler uluslararası hukuku hep kendi çıkarları doğrultusunda uyguluyor,o yüzden hiçbir çatışma çözülmüyor.
Böylece uluslararası hukukla ilgili her tartışma mutlaka bir çifte standarda ulaşıyor.
Çifte standart ise BM’nin uluslararası barış ve güvenliğin gelişimine katkıda bulunan uluslararası kanunların,teamüllerin,anlaşma ve standartları geliştirmesine, bu suretle ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkısına engel oluyor.*
En büyük zarar küçük ülkelerin sırtına biniyor.
Ya da Ermeni Sorunu, AB ilişkileri, İnsan Hakları, Azınlıklarla ilgili uluslarası hukukla ilgili sorunları beklemede kalıyor.*
Sonuçta, ABD’nin Hazar Havzası ve Orta Doğu kaynaklarından talebi, o alanda öngördüğü istikrar ve güvenliği sağlamak üzere siyasi,ekonomik,askeri etki gücünü kullanması güvenlik alanında ortağı ve dengeleyici güç olma stratejik işbirliğinde olması gereken Rusya ile arasında çok sorun oluşturuyor.
Bu sorunların yılların birikimi,güçlükleri deneyimiyle küresel ölçekte sağlanmış saldırı ve savunma silahları dengesini bozabileceği öngörülürken,
Bir çok ülkede halklar da kendi kaderleri belirlemeye yöneliyor.
Bir yanıt yazın